Konya ile Akdeniz bir türlü birbirine kavuşamadı. 1954 yılından bugüne Konya’nın Akdeniz’e gerek karayoluyla, gerek demiryoluyla bağlanma macerası sürüyor!
Her şey 19 Eylül 1954 tarihinde Konya Şeker Fabrikasının açılışında rahmetli Başbakan Adnan Menderes’in vermiş olduğu bir sözle başladı.
Ve sonrasında Konya Milletvekili rahmetli Kemal Ataman’ın büyük gayretleriyle devam etti.
Ancak olmadı, gerçekleşmedi…Araya önce 27 Mayıs 1960 İhtilali girdi…
Sonra muhtıralar, sonra bir ihtilal daha, yine muhtıralar, yine kesintiler, ötelemeler, rafa kalkmalar ve geçip giden onlarca yıl…
Konya demiryoluyla Akdeniz’e inmeyi denedi…
8 Şubat 2021’de test sürüşleri yapılmaya başlanacak olan Konya- Karaman arası Yüksek Hızlı Tren, Akdeniz’e gidebilmenin, ulaşabilmenin önemli bir ayağı..
Karaman olmazsa, Akdeniz’e demiryoluyla ulaşamıyorsunuz.
Sonra Karaman-Mersin arası var! Yine yıllar araya girecek, Konya umutla bekleyecek, bekleyecek…
Kara yolundan da, kestirmeden, Akdeniz’e inebilmek için Akdeniz’le aramızda Toroslar var.
Toroslar aşıldı aşılacak diye bekliyoruz!
Çünkü, Alacabel açılmazsa, Toros tünelleri tamamlanmazsa kendinizi bir anda Akdeniz’de bulma, Akdeniz’de olma ihtimalinden uzaklaştırıyorsunuz!
Akdeniz Konya’nın Mavi Tünel gibi, bir başka mavi rüyası…Çok beklediği, çok bekletildiği ve bir türlü kavuşamadığı bir rüya…Bu projeler Konya için, daima hayal projeler oldu…
Bu projeler için sabırla, ısrarla, umutla beklemekten hiç vazgeçmedi Konya…
Konya’nın bu haline bakanlar, acaba bu şehir beklemeyi mi çok seviyor diye düşünebilir!
Kim beklemeyi, hasreti, kavuşmayı sevebilir ki? Kim umutlarını bekleme üzerine inşa edebilir ki?
*****
Konya Akdeniz’e ulaşamadıkça çok şey kaybetti…
Kaybettiklerinin en önemlisi Otomobil Fabrikası…
Otomotiv yedek parçası üretiminde bir numara olan Konya’ya yerli otomobilde dahil olmak üzere, bir otomobil fabrikasının yakışacağını bilmeyen yoktu!
Bu konuda istekli olanda vardı, isteksiz olanlarda…
Konya geçen zaman içerisinde başta fizibilite çalışmaları olmak üzere dersine en iyi şekilde çalışma yolunda önemli adımlar atmadı değil…
Birçok meselede konu denize ulaşıma geldi takıldı.
İstanbul’a yakın olan Bursa gibi, İzmit gibi şehirler, Ege’de İzmir’e yakın Manisa gibi şehirler daha uygun olan şehirler olarak dikkat çektiler.
Konya, şöyle yeterli ama, şöyle güzel ama, aslında iyi-hoş ama diye laflar uzadı, cümlelerin sonu bir türlü getirilemedi. Ve otomobil fabrikaları birer, birer başka şehirlere doğru yelken açıp gittiler.
Biz ise bu fabrikaların sadece arkasından baktık kaldık!
*****
Akdeniz Konya için, “bir ihtimal daha var, denize açılmaya” der gibi hep. 2021 göz önüne alındığında 67 yıllık bir bekleyiş. 2023 bu bekleyişin cevabı olabilir mi?
Şayet, bu uzun süreçte Konya ihracat bazında Akdeniz’e ulaşım konusunu çözebilmiş olsaydı, bugün ihracat rakamlarımız şöyle-arttı-böyle attı denen rakamların kaç katına ulaşacaktı tahmin bile edemezsiniz!
Kapalı bir havzanın içinde çırpınan, buna rağmen, kendi çapında kendisinden beklenmeyen sonuçlar alan bir şehir Konya…
Basınımızın rekor diye takdim ettiği rakamlar, denize ulaşmış bir Konya’ya gelecek yatırımlarla, onu aşkın OSB’si ile otomobil fabrikasının yanına gelecek markalarla hayaller ötesi bir şehrin olması muhtemel rakamlarının yanında solda sıfır kalır!
Anadolu’nun tam ortasında Türkiye’nin gerek nüfus olarak, gerek sanayi olarak Anadolu’da atan kalbi olabilirdi Konya!
Bu yıllar Konya’nın nafile yılları…Nafile turları!
Her iktidarın söz verdiği, tam her şey olup bitecekken vazgeçtiği, yönünü başka şehirlere döndüğü anların, yılların, tarihlerin hüsranını yaşayan Konya’nın yılları!
*****
Yıllardır bu şehirde şahit olduğumuz bir konu var. Bu konu, “ Bizi seviyorlar” konusu. Her iktidar döneminde kendini buna inandırmış bir Konya var!
Bizi seviyorlar, ancak her nedense gelmesi gerekenler bize, oldukça geç geliyor!
Beklemekten canı çıkan, daralan, bunalan bir şehir burası aslında…
Başka şehirlerin beş yıl bile beklemediği bir hizmeti biz 50 yıl bekliyoruz!
Örnekler o kadar çok ki…
Mavi Tünel için bir asırdan fazla bekledi Konya…
Hızlı treni yarım asra yakın bekledi…
Akdeniz’e inmeyi, ihracatını geliştirmeyi neredeyse 70 yıldır istediği ölçüde yapamadı!
Siyasilerimiz, her defasında ne diyorlar?
Bizi seviyorlar!
Sevdiklerinden şüphemiz yok!
Ancak, bizi sever görünürken, ne kadar önemli yatırım varsa, sever göründükleri bize değil, başka şehirlere gidiyor. O kadar çok yarım kalmış, tamamlanamamış yatırımımız var ki. Çok değil, şöyle etrafınıza bir bakın anlarsınız!
*****
Konya’nın en büyük hastalığı ve handikabı el ele verememek, birbiriyle barışamamak, konuşamamak, birbirine güvenememek!
Gözümüzü diğer şehirlerin birlik ve beraberliği de açamadı!
Büyükşehir statüsü yaygınlaşmaya başladığında, Kayseri, Gaziantep, Eskişehir ve Denizli gibi şehirler Konya’yı örnek alıyor, Konya’yı kendilerine referans olarak gösteriyorlardı.
Konya’nın hiç nüksetmemesi gereken hastalığı yeniden nüksetti. Hoşgörü yerine, kardeşlik yerine anlayış yerine, hasetlik, kıskançlık, çekememezlik tohumları ekildi. Sıkıntımız ondan!
Onun içindir ki, Konya, o eski Konya değil! Devran o devran değil…
Bu şehrin hastalığı sen-ben hastalığı…Sizden-bizden hastalığı…
Liyakata, tecrübeye, şehir için güzel ve olumlu fikirleri olanlara itibar etmeme hastalığı…
Kabiliyetli ve ufku olan insanları baltalama hastalığı, önünü kesme hastalığı…
El ele vererek, bambaşka bir Konya inşa etmekten yani “Birlikte Konya’yız” demekten imtina eden yaklaşımların hastalığı…
Bu hastalıklar devam ettiği müddetçe, tren Konya istasyonunda durmaz, sadece el sallar geçer.
Bizi çok seviyorlar, el salladılar diye avunur durur Konya…
*****
Konya Akdeniz’e kavuşsun artık! Konya Akdeniz’le buluşsun artık!
İnanın bu şehir çok bekledi, bu anı.
Akdeniz’e kavuşursa güller açacak yüzünde Konya’nın. Konya şenlenirse, Orta Anadolu şenlenecek. Konya’dan Anadolu’nun her yerine Antalya, Mersin, Tarsus, Anamur, Alanya ve Silifke’den deniz esintileri gidecek kucak kucak. Ve Anadolu Konya ile Akdeniz’le buluşacak, kucaklaşacak.
Yeter ki, Konya Akdeniz’e ulaşsın, Akdeniz’le buluşsun, kavuşsun, inanın gerisi çok kolay!