Konya Aydınlar Ocağının organize ettiği Selçuklu Salı Sohbetlerinde bu hafta eğitimci İsmail Gökdoğan, kayınpederi de olan Konya’nın meşhur sanayicilerinden hayırsever Niyaz Ildırar’ın hayatını anlattı.
Niyaz Usta’nın 13. vefat yıl dönümü sebebiyle İl Halk Kütüphanesi Salonda gerçekleştirilen programın açılış konuşmasını yapan Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü Konya’nın en renkli simalarından biri olan Niyaz Usta ile sık sık görüştüklerini hatırlatarak, “Coşkulu, hörflü, Konya şivesiyle konuşan, Konya ağzına ve aksanına hâkim bir insandı. Keşke günümüzde de Konya şivesiyle Konya’nın örfünü, geleneklerini anlatan; mesela kız isteme ya da spor yorumları gibi televizyon programları yapılabilse de yaşatabilsek” şeklinde konuştu.
Niyaz Usta’nın yaşadığı devirde inşa ettirdiği evin Konya’nın en lüks villası olduğunu kaydeden Güçlü, “Niyaz usta o evde Turgut Özal, Necmettin Erbakan gibi pek çok siyasetçiyi, Vehbi Koç gibi pek çok iş adamını misafir edip, on beş çeşitten oluşan meşhur Konya yemeklerini ikram etti. Konya’nın önde gelen renkli kişiliklerinden biriydi ve biz 13. vefat yılında kendisini saygıyla anıyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.
Daha sonra kürsüye gelen eğitimci İsmail Gökdoğan sözlerinin başında kendisine ait bilgiler vererek, “Karaman’da dünyaya geldim ve İmam Hatip Lisesini bitirdikten sonra Yüksek İslâm Enstitüsü tahsili için Konya’ya geldim. Bir daha ziyaretlerim dışında Karaman’a gitmedim. Yurdun çeşitli yerlerinde öğretmen olarak çalıştıktan sonra 2022 yılında Meram Yıldız İmam Hatip Okulundan emekli oldum” açıklamasını yaptı.
Daha sonra Niyaz Usta ile ilgili bilgiler veren Gökdoğan, “3 Mart 1938’de Aksinne mahallesinde dünyaya gelen kayınpederim henüz üç yaşındayken babası ölünce yetim kalmış ve annesi Şerife hanım tarafından büyütülmüş. Annesi, geçimlerini sağlamak için komşuların hizmetine gider, yaptığı tandır ekmeklerini satarmış. Niyaz usta da çocukluk devrinde mahallelerinden biçtikleri otu sırtında taşıyarak Eski Garaja götürür orada, hayvanlarına yedirmek üzere köylülere satarmış” diye konuştu.
Niyaz Usta’nın Sanat Okuluna devam ettiği sırada ailesinin geçimini sağlamak üzere okulu bırakıp sanayi işinde çalıştığını kaydeden Gökdoğan, “Kayınpederim, askere gitmeden önce evlenmiş. Askerliği sırasında komutanı, ödül olarak dağıtımda onu istediği yere göndereceğini söyleyince, (Bor’a gönderin) demiş. Çünkü kayınvalidesi oradadır ve hanımı da ona bakmak üzere yanındadır. Bor’da iken bir süre futbol oynayıp kalecilik yapmış ama devam etmemiş. Bize anlatırken (Devam etseydim çok meşhur bir kaleci olurdum) derdi” diyerek sözlerine devam etti:
''Niyaz Usta’nın çalışkan bir insan olduğuna vurgu yapan Gökdoğan, Etrafındakilere, tavsiyede bulunurken (İşiniz ilacınızdır) derdi. Beğenmediği bir işi yapmazdı. Merhamet abidesi ve yufka yürekli bir insandı. Bir gün yaptıkları kapıda kusur gören müşterisi şikâyette bulununca, kapıyı incelemiş ve kalfanın, o kapıya uygun olmayan bir menteşe taktığını fark edip ilave ücret almadan, büsbütün yeniden yapmıştı'' dedi.
Niyaz Usta’nın kendi iş yerini nasıl kurduğu hakkında da bilgi veren Gökdoğan, “Ustası, ona hak ettiği maaşı veremediğini söyleyince, dükkân açmak üzere müsaade istemiş. Kerpiç evlerinin altındaki tek göz odayı dükkân yapmış ama kaynak makinesi alacak parası dahi yokmuş. Kayınvalidesinin hediye ettiği iki çift halıyı satarak kaynak makinesi almış ve o bayramı hasır üzerinde geçirmişler. On üç yıl o dükkânda çalıştıktan sonra Meram Sanayiindeki dükkâna taşınmış” şeklinde konuştu.
Niyaz Ildırar’ın, Suudi Arabistan’dan gelen bir aydınlatma siparişi üzerine armatür işine girdiğini, siparişlerin alınmaması üzerine Bozkır’a o ürünlerin satıldığını da anlatan Gökdoğan, “Bu süreçte demircilik işini bırakıp aydınlatma armatürleri işine başladı. Bugünde halen oğulları tarafından aynı faaliyet sürdürülüyor” dedi.
Ildırar’ın siyasi görüşüne dair de konuşan Gökdoğan, “Tek parti devrinin ardından Adnan Menderes’i desteklemiş. 1960 darbesinden sonra, Demirel’i desteklediğini ama sonradan pişmanlık duyduğunu anlatırdı. Erbakan’ın çok severdi. Ben de oğluma Necmettin adını verince, (Benim adımı koysan bu kadar mutlu olmazdım) demişti. Hatta Refah Partisi’nin kuruluş kararı da Niyaz Ustanın evinde alınmıştı. Erbakan’ın yargılandığı davaları yerinde takip ederdi ve bir kez de beraber gittik. Sonraki süreçte Recep Tayyip Erdoğan ile gönül bağı kurdu” diyerek konuşmasını sürdürdü.
1977 seçimlerinde Konya’da meşhur kürsüyü Niyaz Usta’nın imal ettiğini anlatan Gökdoğan, “Bu kürsü nedeniyle Erbakan israfçı olarak eleştirilince Niyaz Usta, bu iş için partiden bir kuruş bile almadığını söyledi. Desteklediği partilerden menfaat sağlamadı. Bahçesindeki kirazların kuş yenmiş kısımlarını dükkânda misafirlerine, iyi olanlarını mahalledeki komşularına ikram ederdi” dedi.
Niyaz Usta’nın hayır işlerinden de bahseden Gökdoğan, “Atılmış bir malzemeye kıyamazdı. (Bir kuruşun kıymetini bilelim, bin kuruşu dostlarla yiyelim) derdi. Tavsiyeleriyle, yaşantısıyla, tavırlarıyla Niyaz Usta ayaklı bir okuldu. Konya’ya güzel bir de okul yediye etti. Cenazesinden sonra Mardin’den de Amasya’dan da taziyeye gelenler oldu. Bunlar, kimse bilmeden burs verdiği öğrencilerdi” dedi.
Niyaz Usta’nın ölümü hakkında da bilgiler veren Gökdoğan, “Zaman zaman dünya ile ilişiği kesilir gibi oluyordu. Kendine geldiğinde oğlu, köfte getirmeyi teklif edince, (İstemem, ben Eyüp Peygamber ile karnımı doyurdum) dedi. Ezan okunurken müezzin ile tekrar etti ve (Lâ ilâhe illâllah) diyerek son nefesini verdi. Güzel yaşadı, güzel öldü” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Program, yazar Kazım Öztürk’ün Aşr-ı Şerif tilaveti ve İsmail Gökdoğan’ın hatim duasıyla son buldu. Program sonunda Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü ve yönetici Mehmet Altuntaş, konuşmacı İsmail Gökdoğan’a günün anısı olarak Türkiye Yazarlar Birliği Konya Şubesi’nin Kırk Ambar adlı kitabını takdim etti.