Sezon başından bu yana yaşadığımız yoğun gündem ve bu gündeme bağlı meydana gelen değişiklikler, hız kesmeden devam ediyor. 1 hafta öncesindeki gündemle 1 hafta sonra oluşan gündem arasında 1 sezon fark var neredeyse. Hal böyleyken bu süreç dahilinde kesin görüşler belirtmek yerine biraz daha gelişmeleri takip etmenin daha faydalı olacağını düşünüyorum. Geçen hafta sonu transfer konusunda sürekli eleştirilen Konyaspor yönetimi, Çarşamba akşamı Jahoviç, Eto’o ve Volkan Şen transferleri neticesinde bulutların üstüne çıkarıldılar. Ne yazık ki taraftarlarımızın bu anlamda bazen standartlarını şaşırdığını düşünüyorum. Yıllardır transfer baskısıyla bunalttıkları Konyaspor yönetimini, yine benzer bir ortam oluşturarak hem sezon başında hem de devre arasında ciddi hatalar yapmaya da sevk ettiler. İnşallah yapılan transferlerin olumlu yanları yüz üstüne çıkar da şu saçma sapan girdaptan kurtuluruz.
Önümüzde oynayacağımız birbirinden kritik 14 mücadele var. Ve fikstür gereği bu maçların 6’sını kendi sahamızda 8 tanesini de deplasmanda oynayacağız. Bu fikstürde belki de handikap olarak görülebilecek ilk durum, tüm rakiplerimizle deplasmanda oynayacak olmamız. Özellikle Alanya, Antalya, Akhisar, Osmanlı ve Karabükspor karşılaşmalarında 7-8 puan alabilecek bir deplasman performansına ihtiyacımız var. Bunun yanında nispeten lig sonlarına doğru iddiası zayıflayacak takımlarla kendi sahamızda oynayacak olmamız, o maçlar öncesinde şehrin birlik olmasıyla birlikte bir nevi avantaja çevrilebilir gibi duruyor. Sözün özü oynayacağımız 14 maçta en az 18 puan almamız gerekiyor. Bu da kendi sahanda oynayacağın 6 karşılaşmanın 3-4 ünü kazanmaktan geçiyor.
Transferler neticesinde kadro yapısına bakıldığında özellikle hücum alternatiflerimizin arttığını görüyoruz. Özellikle ilk yarıda oynadığımız karşılaşmalarda rakip ceza sahasına kadar sorunsuz gelen Konyaspor’un, bu alandan sonra efektif olamaması nedeniyle alt sıralarda olduğu artık herkes tarafından bilinen bir gerçek. Buna istinaden tüm transferler de bu alanın güçlendirilmesi noktasında yapıldı. Birkaç cümle ile yeni transferleri özetleyecek olursak;
Adis Jahoviç : Yugoslavya’nın parçalanması akabinde bağımsızlıklarını ilan eden ülkelerden biri olan Makedonya’nın Üsküp ilinde doğan Jahoviç, çocukluk yıllarını oldukça fakir bir ailenin bireyi olarak geçirdi. Futbola olan sevdası her sene artarak devam eden Adis, gençlik yıllarında da bu sevdasının peşinden koşmak için her türlü fedakarlığı yaptı. Zaman zaman kramponlarını yenilemek için elma ağaçlarından elma toplayıp satan Jahoviç, hem kendi sevdasının peşinde koşmak hem de ailesinin geçimini sağlamak gibi müstesna bir görev edinmişti. Futbol hayatı boyunca isim bazında çok da ünlü olmayan kulüplerde hatta alt liglerde oynayan Jahoviç için 2 sene önce Göztepe’nin yapmış olduğu teklif adeta terfi niteliğindeydi. Maddi anlamda kafasını rahatlatan forvet, son 1.5 yılda Göztepe formasıyla 35 golün altına imzasını attı. Sezon sonu sözleşmesi bitecek olan Adis Jahoviç, Göztepe kulübüyle yaşadığı maddi anlaşmazlıklar neticesinde transfer döneminin son günlerinde Konyaspor’umuza katıldı. Sosyal anlamda oldukça eğlenceli bir kişiliğe sahip olan Adis, oyun içindeki mücadeleci yapısıyla hem saha içindeki arkadaşlarına yardım eden, hem de takımın skor yükünü üstlenen bir oyuncu profili çiziyor.
Samuel Eto’o : Kariyerinin büyük bir bölümü Real Madrid, Barcelona, İnter, Chelsea, Everton, Sampdoria takımlarından oluşan Samuel Eto’o için başka bir söz söylemeye gerek olmadığını düşünüyorum. Sadece kafa ve fizik olarak Konyaspor’da faydalı olmayı düşünsün, 14 maçın 5 ini tek başına kazandıracak bir yeteneğe ve profesyonelliğe sahip. Yeter ki istesin…
Volkan Şen : Bursaspor’un şampiyon olduğu sene yaptığı çıkışla öne çıkan Volkan Şen, bundan sonraki yıllarda hem fizik kalitesini hem de psikolojisini doğru yönetemediği için inişli çıkışlı bir grafik çizdi. Son 2 yıldır düşüşte olan Volkan Şen de aynı Eto’o gibi kafa olarak Konyaspor’a faydalı olmayı isterse, farklılık oluşturamayacağı maç yok. Özellikle süratli yapısıyla, deplasmanlarda ciddi katkı vereceğini düşünüyorum. Dönem dönem kendi sahamızda oynadığımız maçlarda, sıkışan savunma hattını da bireysel yetenekleriyle açabilecek bir oyuncu profili çiziyor. Ama onun için de aynı şey geçerli. Yeter ki istesin…
Orkan Çınar : Eğer yeteneklerini profesyonellik anlayışıyla takviye ederse, önümüzdeki 10 senenin en önemli oyuncularından biri olmaya aday bir oyuncu Orkan Çınar. Konyaspor’a transfer olduktan sonra ortaya koyduğu performans da bu hırsını şu ana kadar doğru kullandığının kanıtı. Her iki kanatta da oynayabilmesi de hücum opsiyonumuzu arttıran etkenlerden olacak.
Mustapha Yatabare : Karabükspor ve Trabzonspor takımlarında izlediğimiz Yatabare, asıl çıkışını Fransa’nın Guingamp takımında yaşadı. Ülkemizde ağırlıklı olarak yardımcı forvet oynayan Yatabare, savunmanın dengesini ciddi manada bozabilecek bir yeteneğe sahip. Gençlerbirliği maçında sakatlanarak 2 ay sahalardan uzak kalacak. İnşallah kısa zamanda sahalara döneceğini umduğumuz Yatabare, gelişi ile ligin en kritik döneminde elimizi güçlendirecektir.
Evet transferlerin genel kalibreleri ortalamanın üstünde. Keşke bu oyuncular veya benzerleri sezon başında takıma katılabilmiş olsaydı. Ama o dönemde yapılan hataların geç de olsa anlaşılmış olması adına belki de uzun dönemde farklı bir mecrada fayda sağlayabilir.
Şehir olarak, Kulüp olarak, Takım ve teknik heyet olarak ve en önemlisi TARAFTAR olarak bu zorlu 3.5 ayda birlik olmak mecburiyetindeyiz. Konya il sınırlarındaki herkesin bu 3.5 ay boyunca nefretlerini, öfkelerini yutup, konuşurken de yutkunarak konuşmaları elzemdir. Elbette ki, içimizde ukde kalan noktalar var. Bunları şu dönemi atlattıktan sonra oturup konuşalım. Çünkü önümüzdeki şu 3.5 ayı doğru yönetiyor olmamız, ilerleyen dönemde 3.5 atmamak adına çok ama çok önemli…