“KONYA ELDEN GİDİYOR…”

Uğur Özteke

Aman şehri yöneten ülkeyi yöneten yetkililer, etkili büyüklerim bu başlıktaki cümleyi vallahi de billahi de ben söylemiyorum. Allah korusun böyle bir iddiada bulunursam biliyorum siz beni taş edersiniz.

Biliyorum, biliyorum son günlerde yine haddimi aştım. Eksik, yüksek, yanlı ne gürdük ise sizlerden ne geldi ise köşemizde yazdık. Doğru da olsa bunları yazdığım için çok çok özür dilerim. Ben bir hadsizlik yaptım zaten bir daha da böyle arka arkaya uzun atlamalar yapmayacağım. Geçen hafta idi eve gittim bizim hatun bile içeri girer girmez fırçaladı “Bugünkü yazını okudum. Telefon edip moralini bozmak istemedim. Allah aşkına yine sen niye böyle yazılar yazıyorsun? Yine özgüven patlaması yaptın. Başına gelenlerden dersini almadın mı? Ne çabuk unutuyorsun. Aklını başına al. Sana ne her şeyi yazıyorsun? Senden başka bunları yazacak yok mu? Bak yaşını başını aldın. Yarın bir gün dede olacaksın. Çoluğun çocuğun başında dur. Otur oturduğun yerde yine kaşınma….”

Ahaaaa. Bizim hatundan çoktandır yemediğim fırçayı yiyordum. 

………….

Bizim hatun da dahil bu kadın milletinden korkulur.

Fırçayı yedim iki gün sonra. Cuma günü öğle saatlerinde millet arka arkaya aramaya başladı. “Uğur abi nasılsın iyi misin?” Allah Allah bayram değil seyran değil aramayanlar arıyor. Derken birisi Whatsapp’tan yazıyor “Uğur abi atlet don çorap getireyim mi? Nasılsın?”…

Derken bomba patladı.

Meğer genç ve beni sevdiğine inandığım genç bir gazeteci arkadaştan kaynaklanan “Uğur abiyi gece almışlar” dedikodusu fısıltı gazetesi ile her yeri sarmış.

Yahu yanlış bir şey yaptık ise herkesin başına gelen ya da gelebilecek bir durum bizim de başımıza gelebilir. Allah korusun ama çok şükür 41 yıldır ne FETÖ ile ne de diğer terör örgütleri ile bir bağımız olmadı dahası olduramadılar. Dahası bu tür devlet hainliği işlerinde çaksalar da bize girmeyeceğini daha 9 yıl önce hep birlikte canlı canlı yaşadık.

Her şey Allah’tan, kadere inanan insanlarız.

Ama bu arada yine tırsıdım mı? Hem de nasıl.

O yüzden şehrin yanlışları, eksikleri bir süre beni hiç ilgilendirmiyor. (Veya bir süre kendime gelinceye kadar hiç umurumda değil). Bu yüzden bugünde dahil sadece yine sizlerden gelenleri aldığım parayı helal ettirme adına köşemde yazmaya devam ediyorum. 

YİNE O KAVŞAK VE KAZALARI İLE VATANDAŞ HEP HAKLI…  

Bu köşemizde yapılmaya başlandığı andan itibaren sanayicilerimizden, işadamlarımızdan ya da organize sanayine gidip gelen dostlardan sürekli bu kavşak çalışması ile şikayet vardı. Bunu en az üç dört defa bu köşede yazdık.

Ve bu durumu bana defalarca yazan sanayici ve çok güçlü başarılı bir abimiz bakın çarşamba günü bu fotoğrafı gönderirken altına da ne yazıyordu;

 

“Konya Organize Sanayi Bölgemiz hızla büyümekte 2,3 derken 4.Organize de tamamlandı. Sanayimiz gelişirken, Aksaray Yolu, Tümosan, Organize Sanayi Bölgesinde de yol çalışmaları devam etmekte. Tümosan kavşağı bana göre yanlış yapılmış; adeta kazalara davetiye çıkaran bir kavşaktır.

Bunun yanı sıra; Organize Sanayi Bölgesi alt geçidi de teknik hatalarla doludur.

Gelelim 4.Organize girişine; dönel kavşak yapılacağını duymuştum. Çalışmalar yapıldı. Nedense vazgeçildi. Tam yol çalışmaları bitti derken Tümosan kavşağına 500 metre kala yeni bir kavşak yapıldığını gördüm. Şehirlerarası bir yolda bu kavşağın gereksiz olduğunu düşünüyorum. Milli servetimizi boş işlere hibe etmeyelim.”

……….

Derken bu yolda kaza oldu. Kan aktı. Cumartesi günü Organizeden genç bir işadamımız arıyor. “Uğur abi bu lüzumsuz ve bugün de dahil çamur içinde kavşağın haberini niye yapmıyorsun. Abi burayı niye yazmıyorsunuz? Sizi de mi korkuttular? Yoksa bir şeylerle sizde mi sustunuz?”

…………

Ardından hâlâ bir dolu sitem.

Al bir kaya nerene dayarsan daya.

Vallahi sanayiciler, iş adamları haklısınız. Ya da haklı olabilirsiniz. Son kaza bağıra bağıra gelen tehlikenin de ilk işareti olabilir. Ama siyasetçilerimiz ve büyüklerimiz ne yaptılarsa doğrudur. Biz, siz onlardan daha mı iyi biliyoruz yani? 

…………..

Ve bu da son bir örnek. Konya dışında yaşayan ama Konyalı yüreği ile yaşamı ile gerçek Konyalı bir dost bakın hafta sonunda düşüncelerini bizimle nasıl paylaşıyordu;

“Uğur ağabeyim selamlar Konya ile ilgili son ziyaret izlenimlerimi kaleme aldım

Bu şehre ALÇAK BASINÇ DUASI lazım

Sevgili dostlarım yarıyıl tatili için geldiğim ve henüz kiraya vermediğim Mevlana Müzesi civarındaki evimde yaklaşık bir hafta kaldım. Bugün de nasipse Ankara’ya dönüyorum.

Malum, gazetecilik, sorunları gözleme ve aksaklıkların giderilmesi için bunu dillendirme sanatı... Konya’da kaldığım süre içerisinde Nakipoğlu Mahallesi’ndeki evimde hava kirliliğini en yoğun haliyle yaşadım. Bu konuda biz gazetecilerin halkı daha fazla bilinçlendirmesi, yöneticileri daha fazla uyarması gerekiyor, bu bir zorunluluk.

Türkiye’nin en kötü havası olan il yaklaşık 1 ay önce Konya olarak belirlendi, ancak kentte bununla ilgili maalesef bir duyarlılık olmadığını gözlemledim.

Daha acı olanı ise gazeteciler dahil görüştüğüm deve dişi gibi koca koca adamların kenti adeta rezil eden bu yoğun hava kirliliğini sanki ALLAH’tan gelmiş gibi, KADER imiş gibi değerlendirmeleri!

Bu inanılır gibi değil. Nasreddin Hoca’nın “kazan doğurdu” fıkrasını aratmayacak şekilde, hava kirliliğinin insan eliyle olduğuna inanıyor bazılarımız fakat bu kirliliğin insan eliyle ve tedbirle önlenebileceğine, yüzde 90 oranında azaltılabileceğine inanmıyor.

Konya Büyükşehir Belediyesinin KONAIR isimli hava kirliliği araştırmasını ve alınacak önlemlerin belirlendiği raporu yıllar önce haberleştirdim. Ardından pek çok haber yaptım, kentteki duyarlı bazı gazeteci arkadaşlarım da bu konuda etkili haberlere o dönemde imza attılar.

Ancak son yıllarda bu konuda yapılan haberlerin çok cılız kaldığı, resmi açıklamaları aynen sayfaya kopyalamaktan ibaret kaldığını biliyoruz maalesef.

Sorumlu gazetecilik ise pes etmemeyi, doğruyu ve güzeli savunmayı gerektirir. Ancak böyle saygı görür.

FETÖ örneğinde olduğu gibi duruşunu bozmayan gazeteciler bugün alnı ak geziyor, çünkü o zaman doğru yaptılar, kimseden korkmadılar. Övünerek rahatça söyleyebilirim ben de o sınavı başarıyla geçen gazetecilerden biriyim.

Bu hava kirliliği konusu da böyle, doğruyu söyleyen gazetecinin çekinmesine hiç gerek yok. Bu arada Konya elden gidiyor.

Şehrin kuzeyindeki sanayi tesisi ve özellikle Çimento Fabrikası (Belediyenin araştırmasında Konya’daki sanayi kirleticileri içinde yaklaşık yüzde 70’ini sadece bu fabrikanın kirlettiği ortaya çıkmıştı) ilgili rapora göre ölümcül kirliliği saçmaya devam ediyor. Nemelazımcılık almış başını gidiyor maalesef, kimseden ses seda yok.

İnsanlar kışın zorunlu kalmazsa Mevlana Hazretlerine ziyarete bile gelmiyor arkadaşlar! Esnaf kan ağlıyor fakat bu durum hakkıyla, tekrar etmek istiyorum hakkıyla dillendirilmiyor.

Bu konuda kentin havasına sahip çıkılması ve yetkililer başka olmak üzere insanları duyarlı olmaya davet etmek için mutlaka bir kampanya başlatılmalı. Sosyal medyadan da olabilir.

1- Artık bazı fabrikalar şehir merkezinde taşınmalı çok uzaklara

2- Kuzeydeki sanayi tesisleri, çok kirletenlerden başlamak üzere başka yere kaydırılmalı

3-Kent merkezindeki tüm, tekrar ediyorum tüm fırınlar doğal gazlı yakıt sistemine derhal geçirilmeli.

4- “Konya çanak gibi, o yüzden kirlilik oluyor” yalanına kimse inanmaması için çabalanmalı

5- Karatay’a çok acil şekilde, özellikle binaların arasına yeşil alanlar planlanmalı ve bu konu sözde kentsel dönüşüm tamamlanmadan halledilmeli. Çok ciddi ağaçlandırma çalışmaları yapılmalı.

6-Mevlana’dan Kültür Merkezi’ne gidiş yolunun solundaki alan aptalca BETON YIĞINI haline getiriliyor. Bu acilen durdurulmalı, belediyenin de başrolünü oynadığı doymaz rant iştahına dur denilmeli. Buralara beton dökmenin İHANET OLDUĞU vurgulanıp bu bölgeye sadece AĞAÇ DİKİLMELİ.

7- Fakirlere kalitesiz kömür dağıtımına derhal son verilmeli.

,,,,,,,,,,,,,

Bu maddeler 20’ye kadar uzayabilir. Yazının başlığına tekrar dönersek, Konya’ya lazım olan şey artık YAĞMUR DUASI değil ALÇAK BASINÇ DUASIDIR. Bazı Belediye Başkanlarımızın 17 Aralık Şeb-i Arus’ta aman hava kirliliği olmasın diye dua ettiği gibi 2 milyonluk KONYA, kış boyunca artık HAVA KİRLİLİĞİ OLMAMASI İÇİN “ALLAH’IM BİZE ALÇAK BASINÇ VER” DUASINA ÇIKMALIDIR.

Çünkü vizyonsuzluğumuz ve sorumsuzluğumuz nedeniyle İŞİMİZ ALLAH’A KALDI.

Konya’yı çok seviyor ve bir başka Konya’nın olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu kent bizim dönüp dolaşıp geleceğimiz kürkçü dükkanı olmasından öte bir Kültür Başkenti, manevi hazinemizin saklı olduğu yer. Bu da Selçuklu Başkenti Konya’nın sahipsizliği üzüntümü birkaç kat daha artırıyor maalesef.

Bugün sesleri pek çıkmasa bile Konya’nın “bahtı kara kaderini” kurtaracak kişilerin, ona sahip çıkacak yüreklerin olduğunu bilmem her şeye rağmen ümit var olmamı sağlıyor.

Bu kente, sevgi ve hoşgörü insanı Hazreti Mevlana’ya layık olabildiğimiz günlerde buluşmak dileklerimle...

Selam ile...”

………..

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

İnsanın yetenekleri arttıkça arkadaşları azalır.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Sabretmeyi öğrendikçe daha iyi ADAM oluruz.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.