Mısır-buğday savaşı gibi bir başlığı kullanmak bazılarımıza abartılı, gerçekten uzak görülebilir.
Başlık bugün için gerçeği yansıtmıyor olabilir; ancak, Konya Ovasında buğday ekim alanlarının yerini mısır ekiminin almasının gelecekte ne büyük zararlara yol açacağı gerçeğini görmemiz gerektiğini düşünüyor, hatta inanıyorum.
Şunu samimiyetimle belirtmek isterim ki, çiftçi çocuğu olmadığım gibi tarım ile ilgili bilgim normal vatandaşın seviyesindedir.
Niye bilgin olmadığı konuda iddialı bir şekilde düşünce beyanında bulunuyorsun sorusu sorulabilir ve saygıyla da karşılıyorum.
Ancak, küresel ısınma, buna bağlı olarak tatlı su kaynaklarının azalması, başta buğday olmak üzere hububat ithali gibi sebeplerle bu yazıyı yazıyorum.
İnternetten Konya Ovasında ekilen mısır ile ilgili haberleri bir gözden geçirdim. Haberlerde mısır ekiminin olumsuzluklarından çok olumlu haberlerine rastladım.
Haberler şöyle:
"-Türkiye'nin tahıl ambarı" olarak nitelendirilen Konya'da 650 bin dekar alanda üretimi yapılan mısır, verim ve fiyatıyla çiftçinin yüzünü güldürüyor.
-Konya Ovası'nda buğdaydan sonra en çok üretimi gerçekleştirilen silajlık mısır, hem üretim çeşitliliği hem de kendi yem ihtiyaçlarını karşılayarak üreticiyi memnun ediyor.
-Mısır Konya için artı mahsul değil, ana mahsul olmaya başladı.”
İşte savaşın en önemli göstergesi “Mısır Konya için artı mahsul değil, ana mahsul olmaya başladı” değerlendirilmesidir.
Konya Ovası’nın ana mahsulü BUĞDAY ilen buğday ekilen alanlarda yoğun olarak MISIR ekilmektedir
Yani, Buğday-Mısır savaşında kaybeden buğday olmuştur.
Aslında kaybeden BUĞDAY değil; bu ülkenin tüm insanları kaybetmekte olup bu durumun acı sonuçlarını her geçen gün daha fazla hissetmekteyiz.
İki ay önce 160 TL olan 50 kilogram un çuvalı bugün 400 TL’yi bulmuştur.
Elbette ki, bu fiyat yükselişi normal bir yükseliş olmamakla birlikte buğday ithali gerçeğini ortadan kaldırmıyor ve doların anormal yükselişi buğday fiyatını da anormal artıracaktır.
Mısır ekimin yoğun yapıldığı köydeki bir çiftçiye buğday ekilen alanlara neden mısır ekildiğini sorduğumda “bir dekar alanda buğdaya göre mısırın çiftçiye neredeyse iki kat para kazandırdığını” söyledi.
Çiftçi uzun vadede sıkıntılar yaşayacağının farkında olsa da bugün kazandığına bakar.
Uzun vadede mısır ekimi hem yeraltı suyunun azalması hem de toprağın verimsizleşmesine kesin yol açacaktır.
Bugün bile çiftçiler mısır ekimini olumlu taraflarını dile getirdikleri gibi olumsuzluklarını da dile getiriyorlar. Yoğun mısır ekiminin yapıldığı bir köyden çiftçi vatandaşımız:
“15 yıl içerisinde ilk ekimlerde de çok iyi araştırarak nasıl ekildiğini bilmediğimiz bir mahsuldü. Her sene ekiyorum ve güzel bir verim. Masrafı çok ama çabası az olan bir mahsul. Yıldan yıla geliştirerek, tonajı arttırarak bakımını biraz daha özenle bakarak geçmesini sağladık. Şu anda geldiğimiz sonuç, çok güzel bir sonuç. İnşallah daha da ileri olmasını istiyoruz. Çumra için bulunmaz bir mahsul” diyerek mısır ekmenin olumlu yönünü ortaya koymaktadır.
Buraya kadar iyi bundan sonrası şöyle devam ediyor:
“Kuraklık sulamada bizi etkiledi. Toprak suya doymaz oldu. Kuraklık, su kalitemizi de düşürdü. Su kalitemiz düşünce ister istemez mahsullere yeterli suyu veremez hale geldik.”
Başka bir çiftçi:
“Kuraklık beni yarı yarıya etkiledi. Geçen sene 4,5 metre boy yapan mısır, aynı çeşidi ektim bu sene 2,5 metre. Bakımı daha fazla o kadar emek çektik, haftada bir su verdik, haftada devamlı suladık gübresini attık, çapalarını yaptık. Buna benzer ne gerekiyorsa hepsini yaptık ama verim düşüklüğü yarı yarıya oldu” demektedir.
Bu durumu iki yönden ele almalıyız:
1-Küresel ısınma kaynaklı veya değil, kuraklık Konya Ovası’nda etkilerini göstermektedir.
Son 10-15 yıldır mahsul yer altı sularıyla sulanmakta olup her geçen yıl yer altı suları çekilmekte, özellikle Karapınar bölgesinde göçükler oluşmaktadır.
Ayrıca, ülkemizin en önemli tatlı su rezervine sahip Konya Ovası’nda tehlike çanları çalmakta olduğu başta yönetenler olmak üzere tüm ilgililer tarafından dikkate alınmalıdır.
Mısır ve pancara göre daha az sulanan buğdaya mısıra kaptırdığı ekim alanlarını tekrar kazandırılmalıyız. Yani, buğday ekimi için çiftçilerimize teşvik edici destekler verilmelidir.
2-Buğday bir ülkenin en önemli stratejik ürünü olup kesin bir şekilde ülkemize yetecek buğday ekimi yapmak zorundayız.
Buğday demek ekmek demek olup ekmek bizim temel gıda maddemiz, aynı zamanda milletimiz için kutsaldır.
Yanlış duymadınız ekmek kutsaldır! Kutsal olan ekmeğe ihanet, kıtlığa davetiye çıkarmadır.