AK Parti kurulduğu günden beri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Konya ziyaretlerine hiç bu kadar ara vermemişti. Kısaca baktım hiç gelmedi ise o dönemlerden beri yılda en az 2 kez bazen 4 kez şehre geldiği olmuş.
Cumhurbaşkanı son Konya ziyaretini 1 Eylül 2019’da gerçekleştirdi. 31 Mart Yerel seçimleriyle AK Parti’nin ülkedeki ana kalesi unvanını eline alan Konya’ya teşekküre gelmişti. Mevlâna Meydanı’ndaki coşkulu açılış programı ve mitingde, ‘Tarih boyunca nice büyük medeniyetlerin zirve şehri Konya, bugün de ülkemizin iftihar kaynaklarından biri olarak kalbimizin en müstesna köşesinde yer alıyor.’ diyerek sözlerine başlamıştı…
Seçim öncesi Uğur İbrahim Altay’ın elini havaya kaldırmış ve ‘size emanet ediyorum’ demişti. Ardından Konya son 15 yılın rekor oyuyla (%70,5) Konya Büyükşehir Belediye Başkanına destek vermişti. Cumhurbaşkanı, Uğur Başkan için ‘genç çalışkan azimli ve derviş gönüllü bu kardeşimizin Konya’ya çok büyük hizmetleri olacağına; sizi de bizi de mahcup etmeyeceğine inanıyorum.’ demişti.
Cumhurbaşkanı, pandeminin de etkisiyle 1 yılı aşkın bir süreden sonra Konya’ya geliyor. Bu kadar ayrılığa alışık değil bu şehir. Kim ne derse desin hangi trol hareketlerle uğraşırsa uğraşsın bu şehir Cumhurbaşkanını çok seviyor. Sonuna kadar destek veriyor. Hangi karalamalar olursa olsun sonuna kadar ardında olduğunu hissettiriyor.
Son geldiğinde 2020’de Şehir Hastanesi’ni açacağız demişti. Biz de son birkaç yazımızda Şehir Hastanesi, Lojistik Merkezi ve Yeni Tren Garı gibi önemli yatırımların tamamlandığını ve Cumhurbaşkanı’nın gelişiyle resmi açılışlarının olabileceğini belirtmiştik. Hem Hasan Başkan’dan hem de Uğur Başkan’dan kısa süre içerisinde Cumhurbaşkanı’nın Konya’ya gelmeyi çok arzuladığını öğrenmiştik.
Reis’in de bu şehri çok sevdiğini bilmeyen yoktur inşallah bir aksilik olmazsa bu hasret 13 ayın ardından sona eriyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni müjdeler ile 2 Ekim Cuma günü Konya’ya geliyor.
Korona belası tam bir kucaklaşmaya imkân vermeyecek. Bir miting veya yoğun katılımlı bir toplantı beklemek bugün için hayal. Lakin şehre teşrif etmesi bile yeterli. Hem madden hem manen…
Konya özlemle Cumhurbaşkanı’nı bekliyor…
ESRA EROL İŞİNİ YAPIYOR!
O iğrenç kurguyu izlediniz mi? Kocası ile Esra Erol’un programına katılan bir kadın, çocuğunun kocasından olmadığı açıklandığı anda sevinç gösterisinde bulunuyor. Elhamdülillah diyor! Esra Erol ekranda marifetmiş gibi DNA testinin sonucunu açıklıyor. Kadın çocuğun komşusundan olduğunu itiraf ediyor.
Hem kadının, hem kocanın hem de komşunun görüntülerini dikkatle izlediğinizde olayın reyting uğruna yapılmış bir kurgu olduğu içinizi kemiriyor.
Hangi Türk erkeği çocuğunun kendinden olmadığını öğrendiği anda eğer kadın buna seviniyorsa sakin kalabilir?
Namus bu milletin en çok değer verdiği kutsallardan biridir. Bu kadar hafife alınamaz!
Gelgelelim olayın bir de kitleleri etkileyen sosyolojik kısmı var. İstanbul Sözleşmesi ile koca karısına baba kızına bu mevzularda yasalar önünde söz söyleyemez durumda. Dün sosyal medyadaki en önemli gündemlerden biri ‘zina’ idi.
Uzun zamandır bu konuda bir şeyler yazmak istiyordum. Maalesef zina toplumumuzda ‘aşırı normal’ algılanıyor. Sokaklarda serbest durumda. Tıpkı batı ülkelerinde olduğu gibi insanlar evlenmek yerine anlık tatminler için zinayı tercih ediyor.
Toplumsal olarak fıtrata aykırı hareket etmenin cezasını ödüyoruz. Sosyal medyaya Konya diye yazdığında karşınıza ilk olarak ‘fahişeler, gayler veya azmış tipler’ çıkıyor. Sokaklara kâğıt atanları gördüğümüzde kınar, buğzeder ve emniyete belediyelere neden bunlara izin veriyorlar diye kızardık. İş artık öyle bir yere geldi ki yasalar neredeyse bu alçaklığı teşvik ediyor.
Ortamlarda bu hikâyeleri anlatmak ‘büyük erkeklik’ olarak lanse ediliyor.
İslam’ın helal dairesinde eş edinmek suç iken; zina yoluyla birlikte olmak gayet normal bir durum olarak karşılanıyor.
Lut kavmine dair olanlar Kur’an-ı Kerim’de apaçık duruyor. Kulaklarımız kapalı.
Esra Erol ATV’deki programında seviyesizce işini yapıyor. Kendisine verilmiş misyon; Türk aile yapısındaki yangına benzin dökmek, komşu erkek veya kadınlarla olan ilişkileri meşrulaştırmak. Bakın asırlar önce yüce peygamber bu konudaki sorulara nasıl cevap veriyor:
"Ey Allah'ın Resulü! Allah nezdinde en büyük günah hangisidir?" "Seni yaratmış olan Allah'a eş koşmandır!" buyurdular. "Sonra hangisidir?" dedim. "Seninle birlikte yiyecek diye, evladını öldürmendir!" buyurdular. Ben yine: "Sonra hangisidir?" dedim. "Komşunun helalliği ile zina etmendir!" buyurdular."
Yine başka bir hadiste, "Komşusunun karısıyla zina yapanın günahı, on kadınla zina yapan adamın günahından daha ağırdır." buyurmuşlardır. İsteyene sahih kaynaklar da sunabilirim. Malum hadisleri beğenmeyen Müslüman bir tayfa da var aramızda. Siz komşu deyince sadece kapı komşusu aramayın. İş yerinizdeki arkadaşınız da çalışanınız da masa komşunuz. Neyse!
Zaten zina en kolayı değil mi! Cebinde 100-200 lirası olan bir köşe başında otelde ya da arabada bu aşağılık fiiliyatı gerçekleştirebiliyor.
Evlilik? O artık çok zor. Bugün altın fiyatlarının da fırlamasıyla en gariban için evlilik masrafı 100 bin liranın altında değil. Zaten erkekler manken, kızlar da beyaz atlı prens beklentisinde. Ev, araba, en son teknoloji eşyalar, unvan, mevki, makam sevdaları…
Kısaca evlilik değil mesele. Gösteriş bazlı bir yaşam. Suçlu genç erkekler ya da bayanlar değil üstelik. Onları bu raddeye getiren sosyolojik ortam. Baskı…
Çok şey daha konuşabiliriz ama susalım. Lafın nereye gideceğini siz anladınız. Bu kadar dert yanıp çözüm önermemek olmaz. AK Parti, iktidarı döneminde yanlışlar yaptığı gibi çok hayırlı yasalara da imza attı. Bugün tartışılması ve Türk örf adet ve geleneğine en başta da Müslümanlık esaslarına uygun hale getirilmesi gereken yegâne iş Türk Medeni Kanunu’nun yeniden oluşturulmasıdır. Toplum, aile ve ahiretimizin durumu buna bağlı…
AA BÖLGE MÜDÜRÜ’NDEN CEVAP GELDİ
Cuma günkü yazımızın bir bölümü üzerine Anadolu Ajansı Konya Bölge Müdürü Ömer Süt Bey aradı. Cevap haklarına olan saygımdan ifadelerine burada yer vermek istiyorum. Konya Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği basın toplantısına ekiplerinin geç gittiğini buna kendisinin şahit olduğunu belirtti. Program 09.30’daydı. Ömer Bey katılamasa da ekipleri o saate yakın ajanstan çıkabilmiş. Ayrıca programdan hemen sonra ekiplerine özel haber için talimat verdiğini bu yüzden hızlı hareket edildiğini söyledi. Kendi beyanıdır saygı duyarım.
Böyle olmasa bile yapılan hareketin yanlış olmadığını kendilerinin bakanlar dâhil olmak üzere bu gibi durumları sürekli yaşadığını söyledi. Ayrıca yazıda geçen podyum ifadesi de yanlış anlaşılmış.
Yazımızda hiç kimsenin cinsiyeti, kişiliği, karakteri veya şekliyle ilgili bir ifadede bulunmadık/bulunmayız, çünkü haddimiz değil. Yapılan hareket salondaki birçok kişinin ifadesi üzerine tuhaf algılandığı için yanlış olduğunu belirttik. Hareketi gerçekleştiren kişi erkek olsa da aynı cümleleri yazacaktık. Kişiler ile hele hele sektörden ekmeğini kazanan emekçiler ile asla işimiz olmaz.