Rahmetli Ahmet Özdemir Ağabey’in vefatından bir buçuk yıl öncesinde yazmaya başladığım, “Konya Sanatçısı” yazılarının bir başkası bu yazı…Bugün itibarıyla tam 6.5 yıl oldu.
Ben yazmaktan usanmazken, arkadaşlarda cılız birkaç söylem dışında, olumlu bir adım atmamak için belli ki görmezden ve duymazdan gelmeyi yeğlediler! Haberleri olsun, Konya Sanatçısı yazıları, küçük bir kitap hacmine ulaştı!
Bu şehri şenlendiren, adını duyuran, birçok şarkı ve türkü derleyen, besteleyen, Türkiye çapında tanınan ve bilinen sanatçılara, “Konya Sanatçısı” diye bir paye verilmesini teklif etmiştim.
Onlar için sadece “Konya Sanatçısı” adı altında birer plaket düzenlenecekti!
Ve bir gece tertipleyip, yaşayanların bizzat kendilerine, vefat edenlerin yakınlarına takdim edilecekti!
Nihayetinde hepsi bu kadardı…
Bu şehrin kültür adamlarına, sanatçılarına, sanatkârlarına vefamızın bir göstergesi olacaktı!
Konyalının gözünde ve dilinde her biri zaten “Konya Sanatçısı” olan bu insanlara göstereceğimiz vefa ile bunu tescil edecektik!
Bunun için uzun uzun toplantılar yapmaya, iplere unlar sermeye, havanlarda sular dövmeye filanda gerek yoktu!
Sevgili İl Kültür Müdürlüğü, Büyükşehir Belediyemizin Kültür Daire Başkanlığı, merkez İlçe Belediyelerimizin Kültür Müdürlükleri, Kültürle ilgilenen Sivil Toplum kuruluşlarımız!
Hayırlı sabahlar!
Hayırlı günler!
Nasılsınız?
İyi misiniz?
Keyfiniz nasıl?
Aman keyfiniz ve rahatınız bozulmasın!
Aman böyle konulara girmeyin!
*****
6 Eylül 2021 Pazartesi, Konyalının Konya Sanatçısı ilan ettiği, sevdiği Ahmet Özdemir’in aramızdan ayrılışının 5.yıl dönümüydü.
Onu ve diğer sanatçılarımızı, sanat adına ömrünü vermiş sanatkârlarımızı yine unuttuk, yine pas geçtik, yine vefadan, anmaktan, hatırlanmaktan mahrum bıraktık.
Varlık içinde yokluk çeken bir şehiriz biz!
Kültür bunun için lazım! Kültür lafla olmuyor. Bu şehrin kültür kanadı kırık dememiz bu yüzden!
Kültürle barışık değiliz derken bu noktayı işaret etmeye çalışıyoruz!
Konya ki vefa şehridir. Şehir her daim vefalıdır amma, insanların vefasızlığı da bir yere kadardır!
Sanatçısına ve sanatkarına vefa göstermeyen, göstermek için parmağını dahi kımıldatmayan bir şehir olarak anılmak üzere Konya!
Bu anılma meselesi şehirden değil, pek tabi ki insanlardan kaynaklanıyor!
Yanlışlardan dönmek, vefasızlığı tamir etmek yine insanların elinde!
Kültür konusunda gecikmeyi, geciktirmeyi, ötelemeyi anlayabilmiş değiliz!
Birçok konuyu unutturmak gibi değişik bir azim ve gayret içerisinde olma görüntüsü, bu şehre zaman kaybettirmekten başka bir şey değil!
Ne şehir, ne tarih, bu zaman kaybettiricilere aferin demeyecek!
Bu zaman kaybettiriciler, kültür gibi önemli bir gücün rüzgarını keserken, perdelerken, karar vericilerin önüne kültür meselelerini her getirmediklerinde şehre zarar verdiklerinin ne zaman farkına varacaklar?
*****
Bir Başkent daima Başkenttir demek yetmiyor! Başkent olmanın sorumluluğu var! Vebali var!
Bu şehir tarihi bir şehir! Kültür ve Turizm değerleri tahminler ötesi bir şehir!
Uçması gereken bir şehrin kanatları kırık bir şekilde meydanda kalmamalı, tamir olmalı!
30 küsur sene Selçuklu tarihini es geçtik!
Ne kazandı şehir?
Konya’nın Selçuklunun Başkenti olduğu gerçeği mi değişti?
Konya, ne Suriye’nin, ne Suudi Arabistan’ın ne de Katar’ın eski Başkenti değil!
Türk Oğuz’un, soylu Kınık boyunun kurduğu, Kutalmışoğlu Süleymanşah’ın Doğu Roma’nın elinden aldığı fethettiği ve İkonyum’u Konya yaptığı şehir!
Bu şehir aynı zamanda Enbiyalar ve Evliyalar şehri olarak da, tanındı ve bilindi!
Bu şehirden Ahi Evran geldi geçti. Bu şehri Ahilerin merkezi eyledi. Meslekleri birleştirdi.
Mevlânâ geldi, gönülleri birleştirdi.
Kılıçaslanlar geldi, Uluğ Keykubad geldi, devlet yüceldi. Medeniyet yüceldi.
Bu şehrin kültürünü taşın altına bastırsalar, taş patlar, infilak eder. Taşın altına bastıranın adı sanı unutulur gider bu topraklarda, bu coğrafyada…
*****
Muğla-Bodrum, sanat güneşi Zeki Müren için müze yaparken, sanata ve sanatkâra sahip çıkmanın ne olduğunu ortaya koyuyor aslında…
Hayat ve zaman bir su misali akıp gidiyor. Ve giden değerler geri gelmiyor.
Bizler ise, sağlıklarında, onlar yaşarken sanata, kültüre ve sanatçıya vermemiz gereken değeri veremeyen bedbahtlar olarak yaşamaya devam ediyoruz!
Kültür ve sanata olan kayıtsızlığımız ve umursamazlığımız maalesef devam ediyor.
Tarihi Başkentimizin kırık kanatlarla düşe kalka bir arpa boyu yol gidemediğini bir türlü göremiyoruz!
Sanata ve sanatçıya olan sevgi ve muhabbetlerimizi gösterme zamanı ise gelmedi gitti!
Sanatçısına değil müze yapmak, en kolay şey olan “Konya Sanatçısı” payesi vermekten bile imtina ediyor, kültür ve sanatla ilgili olan kardeşlerimiz!
*****
Rahmetli Ahmet Özdemir gibi, halen yaşayan Aşık Salihi gibi, Rıza Konyalı gibi sanatçılarımızı, sanatkârlarımızın bir listesini yapacaksınız. Yapılacak şey, birkaç saatinizi almaz!
Hepsi o kadar!
Bu konuda sizlere bilirkişilik yapacak çok insan var bu şehirde.
Lakin, Konya Sanatçılarına bu vefanın gösterilmediğini, hatta bu konuda atılması gereken ciddi adımların her defasında lafta kaldığını, üzülerek okurlarımla ve Konya ile paylaşmak istiyorum.
Konya’nın hislerine tercüman olacak, kültür aşığı, kültür sevdalısı, kültüre aşina insanlar neredeler diye de sormak istiyorum!