Konya savaş meydanına dönmüştü

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

TARİHE YOLCULUK(96)

  • “Delibaş Mehmet, Hükümet Binasına girdikten sonra kuvvetleriyle birlikte Alâeddin Tepesine yönelmişti. Şerafeddin Camii minaresinden Alâeddin Tepesi’ne atılan kurşunlar hedefini buluyordu. Sabah olunca ortalık birden bire kızışmış, Konya bir muharebe meydanına dönmüştü.”

 

 

Hükümet binasını muhasara altına alan Delibaş ve avanesi kollara ayrılarak, Alâeddin Tepesine, askeri birlik ve mektepler ile hapishane üzerine, mahallelere yürümüşlerdi.

Vali Haydar Bey ile mevki kumandanı Alâeddin Tepesi’ni tutmuşlar, Afyon’dan kendilerine yardıma gelecek kuvvetleri bekliyorlardı. Merkez Kumandanı Ziya Bey Hükümete, Arkân-ı Harp Reisi Binbaşı Halit Bey Mevki Kumandanlığına, Arapkirlizâde Yüzbaşı Osman Nuri ile İhtiyat Zabiti Celâleddin Ali İmer Beyler Dar’ül-muallimin ve askeri Rüşdiye’ye memur edilmiş, hapishane, Ebuzziya Konağı tevfikhânesi, askerî depolar v.s.’nin müdafaası da orada bulunan zabıta kuvvetlerine bırakılmıştı.

Hazırlıklar bitip, İnceminaredeki bir kısım cephane ve silahlar alelacele alındıktan sonra, Alêddin Tepesine çıkılmış, tam bu esnada; Delibaş avanesinin ilk kurşunu patlamıştı. Alâeddin Camiine sığınanlar arasında Vali Haydar, Mevkii Kumandanı Avni, Polis Müdür Necip, Tabur Kumandanı Halil, Mektupçu Kâzım, Erzurum Mebusu Yeşilzâde Salih beyler, dört zabıtan ailesi, eşraftan bazı kimseler vardı. Cami damına ve tepenin dört cephesine kum çuvalları yerleştirilmiş, kiliseye kuvvetler yerleştirilerek bir ileri karakol teşkil edilmişti. Keza tepenin bazı mühim ve hakim noktalarına siperler kazılmış, caminin şimalinden güneyine kadar olan kısma, Arnavut Mustafa Bey emrindeki müfreze yerleştirilmişti.

Delibaş tarafından gece yarısı evlerinden alınan kimselerde telâş ve korku şimdiden başlamıştı. Bilhassa Hoca Rifat Efendi durmadan döğünüyor: “Eyvah! Başımıza neler geldi. Konya gitti…” diye söyleniyordu.

 

KONYA SAVAŞ MEYDANINA DÖNMÜŞTÜ

Şerafeddin Camii minaresinden Alâeddin Tepesi’ne atılan kurşunlar hedefini buluyordu. Alâeddin Camii’nin kapıları kapalı bulunduruluyor; arasıra eratla temas için açılıyor, cephane, erzak, tütün veriliyordu. Valinin meşhur otomatik tüfeği işlemeye başlamıştı.

Sabah olmuş, güneş birkaç adam boyu yükselmişti. Bu sırada ortalık birden bire kızışmış, Konya bir muharebe meydanına dönmüştü.

POSTAHANE BASILIYOR

Delibaş Mehmet, müdafaaya geçmeyen memurları yakalıyor ve Pirî Mehmet Paşa Camii ve tekkesi, yakalanan zabit, asker, memur, jandarma ile doluyordu. Alâeddin Tepesi sarılmıştı. Fakat müdafaa bir türlü kırılamıyordu. Hapishanenin boşaltılması da bir işe yaramamıştı. Postahaneye baskın düzenlenmiş fakat makinalar, Başmemur Hacı Kasım Efendinin zekası ve soğukkanlığı sayesinde tahrip edilmekten kurtulmuştu.

KONYA MATEME SÜRÜKLENMİŞTİ

Konya basıldığı esnada, Sille nahiye müdürü Nesip Bey, hâkim İzzed Cemâl (Kişmir) ve Kuvayi Milliye zabitanından bir iki kişi Başarakavak köyünde bulunuyorlardı. Konya baskınını haber alan kendileri de cihada (!) davet edilen köylüler mülazım ve nahiye müdürünü döğmüşler, Sille’ye kaçan İzzet Cemal beyi de mühürlerine varıncaya kadar soymuşlardı.

Konya merkez nahiyelerinde buna benzer hadiseler oluyordu. Kazalarda da kımıldamalar başlamıştı.

Birkaç günlük Konya baskını, Konya’yı canevinden vurmuş, derin bir mateme sürüklemişti.”

YARIN: Müderris Sivaslı Ali Kemalî şehid ediliyor.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.