Yıl 1954…
Tarih; 19 Eylül Pazar…
O gün bütün devlet erkanı Konya’da.
Türk milletinin acıklı ve hüzünlü vefatına en çok yandığı, en fazla sevdiği ve inandığı birkaç liderden biri olan rahmetli Adnan Menderes Konya Şeker’in açılışında o gün…
Adnan Menderes’in dedesi Hacı Ali Paşa Konya’dan İzmir-Tire’ye göç etmişti. Başbakan’ın Konya sevgisini, Konya’ya olan yakınlığını, ailesinin Konyalı olmasına bağlayanlar pek çok. Demokrat Parti döneminde Konya’nın aldığı yatırımlar ise dikkat çekicidir. Yıllar öncesinde, Konya’nın gerçek anlamda tek Başbakanı oydu diyenleri dinledim.
O gün Konya, tartışmasız tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Demokrat Parti hükümetinin Başbakanı Adnan Menderes’in hatipliği ve hitabeti, ülke çapında meşhurdu.
Konyalılar Menderes’i görmeye gelmişlerdi. Hani iğne atsanız yere düşmez denirdi ya, aynen öyle…
“Konya, Türkiye’nin belkemiğidir” sözü de rahmetli Adnan Menderes’e ait. Ve zamanımızdan 68 yıl önce Konya Şeker’in açılışında rahmetli Menderes tarafından söylenmişti.
O gün, Menderesle aynı kaderi paylaşan Maliye Bakanı Hasan Polatkan’da Konya’daydı. Devlet Bakanı Mükerrem Sarol, Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, Nafıa ( Bayındırlık) Bakanı Kemal Zeytinoğlu da Konya’da Menderes’le birlikteydiler.
Açılış konuşmasını yapan Konya Belediye Başkanı İbrahim Aşcıgil, Konyalıların hislerine tercüman olmuştu o gün…Konya Milletvekili Himmet Ölçmen de Konya Şeker Fabrikası İdare Meclisi Başkanı olarak oradaydı o gün…
Konya Şeker, “Büyük Konya Şeker Fabrikası” diye açılmıştı.
Türkiye Şeker Şirketi Genel Müdürü Baha Tekand’ın ifadesiyle 1954 şartlarında şeker tekniği açısından dünyanın en yeni ve en ileri tesislerinin kurulduğu bir fabrikaydı Konya Şeker.
O gün; Konya Şeker, bölgenin ilk göz ağrısı denmişti. Aynı zamanda Konya’nın da ilk göz ağrısıydı. Ve hep öyle kaldı.
*****
Pancar Anadolu çiftçisinin duygusal olarak baktığı ender ürünlerden biri. Hemen birçok yerde şöyle bir söz vardır, “Pancar ekmeye başlayan, bir daha pancardan vazgeçemez”
Ne mi diyor pancarı anlatanlar; Bir kere pancarın her tarafı yenir. Ziyan olmayan, ziyan edilmeyen, her tarafı değerlendirilen az bulunur bir üründür pancar. Sadece bu özelliği bile Anadolu çiftçisinin pancara olan yakınlığını göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Anadolu tabiriyle insanlarında, süt veren hayvanlarında tamamından istifade ettiği bir ürün pancar.
Pancarın Avrupa’da yüzyıllar önce, Krallara sunulduğunu ve Kral yemeği olduğunu ve Krallara layık bir yemek olarak anıldığını biliyor muydunuz?
Tatlı olmasına tatlı bir bitki...Lakin, tarımı en zor bitki. İnsanı kendine hizmet ettiren, insanı kendine hizmetkâr eden bir bitki...
Pancar çiftçisi ona duygusal bağlarla bağlı...Hem öylesine bağlı ki, pancardan vazgeçemiyor...
Bin kere yemin edip, bin kere sözünden dönmek ne anlama geliyorsa, pancarla pancar çiftçisinin durumu aynen öyledir Anadolu'da...Pancar bitkisiyle, çiftçi arasındaki bağ bu derece kuvvetlidir işte.
Pancar denildiğinde pancar çiftçisinin gözleri ışıl-ışıl, tarlası yemyeşildir. Pancar tarlasında yeşil yaprakları göremeyen çiftçi ağlar, gözleri kararır.
Ne diyelim daha başka...
*****
Pancar denildiğinde konuyu bilenler, pancar eşittir şeker değildir diyebilirler. Ancak milletimiz, işin teferruat kısmına kafayı yormaz. Şekeri bilir.
Şekere alışmış bir millet şeker olmadan ne yapacak? Ramazan’da tatlı yok mu diye, gözlerini kocaman kocaman açanlar ne yapacaklar şekersiz? En basitinden çaya atacak şekeriniz yoksa ne yapacaksınız?
Şekersiz içiver diyenlere kızarsınız. Tatlandırıcı atta öyle iç diyene, bende şeker mi var ki diye gönül bile koyanlar olabilir!
Konya’nın gönül dostlarından, kanaat önderlerinden rahmetli Hacıveyiszade Mustafa Kurucu Hocaefendi, “ Şükürler olsun, Rabbim hastalığı mı bile şeker verdi” diyenlerdendi. Şeker hastalığını şeker gibi karşılayan o müstesna insanı da, bu vesileyle anmış olalım.
Şerbet şekersiz olmaz…Helva şekersiz olmaz.
Baklavayı şekersiz düşünebiliyor musunuz? İnsanlarda var olan damak zevki, şekeri hissedebilmeli değil mi?
Pancar demişken, pancarın pancar üreticisinin hayatını nasıl değiştirdiğini…Köyden şehre göçü nasıl önlediğini…Ülkenin gelişmişliğine ve zenginliğine nasıl katkıda bulunduğunu…Neden hala alternatifinin bulunmadığını…Sulu tarıma nasıl öncülük yaptığını…Kendinden sonra ekilen ürünlerin verimini nasıl artırdığını…Pancarla uğraşanların hayat standartlarını nasıl geliştirdiğini…Milyonlarca insana nasıl iş ve ekmek kapısı olduğunu, söylemeden geçmeyelim.
*****
Bizi toprağa bağlayan, toprakla aramızda gönül köprüleri kurulmasına sebep olan, pancar gibi sebepler çok önemli…Pancar toprakla çiftçi arasında kurulan gönül köprüsüdür, diyen yaşlı pancar üreticilerine katılmamak ne mümkün.
Ne diyordu merhum Aşık Veysel “Kara Toprak” şiirinde; “Koyun verdi kuzu verdi süt verdi / Yemek verdi ekmek verdi et verdi / Kazma ile döğmeyince kıt verdi / Benim sadık yârim kara topraktır.”
Toprak pancarla birlikte çiftçimizin artık vazgeçemediği sadık yâri oluvermiştir. Pancar eken bir daha pancardan vazgeçemez dememiz bu yüzdendir. Pancar Konya toprağını sevmiştir. Konya toprağı da pancarı…
Konya Mevlânâ Diyarı olmanın verdiği bir avantaja sahiptir. Hoşgörü şehridir. Sevgilerin vuslata erdiği şehirdir. En anlayışsızlar, en geçimsizler bile bu şehirde huzur bulur. Sükuna ve sükunete erişir.
Konya toprakları bereketli topraklardır. Bu topraklarda buğday altın renkli başaklarıyla rekolteler kırmış. Arpa, en kaliteli mahsulünü bu topraklardan kaldırmış. Pancar, bu toprakları adeta anavatanı olarak kabul etmiştir.
Sevgiyle hazırlanan topraklardır bu topraklar. Tohumlar o sevgiden ilham alınarak saçılır toprağa…
Çok geçmez, yemyeşil ışıl ışıl fışkırır topraktan dışarı… Ve başlar kendini toprağa saçanlara gülümsemeye…
Gülümsemek pancarın bu topraklara bir nişanesidir. Pancar gülümsedikçe, toprak da güler. Toprağında gülümsediğini hissedersiniz.
68 yıl önce bugün, Fabrika açılışında Emekli öğretmen rahmetli Hacı Rüstem Sungur, konuşmasında tarihe not düşmüştü.
Sungur Hoca demişti ki;
“Bu fabrika Konyalıları, hayalden hakikate ulaştırdı.”
O günlerin gazeteleri ne mi yazmıştı?
“Bozkırlı hemşerim! Sırtında yükün nereye gidiyorsun diye sormayacağız artık.
Alın terini, kara toprağa karıştıran Konyalılar, alın terini topraktan pancar diye sökecekler, sonra şeker diye yiyecekler. Bir taraftan işsizlik, diğer taraftan işsizliğin verdiği miskinlik, bu şehri, bu vilayeti mahvediyordu. Şimdi caddelerde gidiş gelişin manası bile değişti.
Artık yıkmasını değil kurmasını, dağılmayı değil birleşmeyi biliyoruz.”
Konya Şeker çok partili dönemin bütün hükümetlerini gördü.
Himmet Ölçmenle yola çıkmıştı, Haydar Koyuncu ile devam etti, zirveyi Recep Konuk’la yakaladı, şimdi ise Ramazan Erkoyuncu ile yoluna devam ediyor.
Bugün 19 Eylül! Bugün Konya Şeker’in doğum günü. Konya Şeker 68 yaşında! 19 Eylül 1954 tarihinden bugüne 68 yıl olmuş. Kutlu olsun! Daha nice yıllara inşallah!