Geçen ki Konya Şekerde Neler Oluyor başlıklı yazıma oldukça fazla sözlü ve yazılı tepkiler aldım. Bu tepkiler bir yazar için oldukça memnuniyet verici ancak önemli olan çiftçi memnuniyetidir. Şeker Sanayiine ve pancar tarımına uygulama, akademik ve idari sahada 45 yılını vermiş biri olarak uzman görüşüyle yazıyorum. Şeker Sanayinin kuruluşu, yapısı, özelleşme politikaları ve geldiği nokta her haliyle malumumdur ve konu ile ilgili her türlü görüşte insanla halka açık her yerde tartışabilirim.
Tüm çabam kooperatif fabrikaları gibi halka açık müesseselerin, onu yöneten ve yönetmeye talip olan insanların hırsına, havasına, hayali projelerine aleti, emeğin heder olmaması içindir. Bunu yaparken yöneticilerin erişilmezliği, olmazsa olmazlığı, ya da kutsallaştırılması olmamalıdır. İnsanı kutsallaştırma (haşa) şirk olsa gerektir. Bu anlayış kişinin kibir ve görgüsüzlüğünün eseridir. İşletme -yapısını ve yöneticileri irdelerken elbette yaptıklarını yorumlama ihtiyacı da doğuyor. Bu eylem her idareci gibi Recep Başkan için de geçerlidir. Bir konuda her bilen insanın bilgisi kadar değerlendirme yapmaması, konunun vebalini taşıması anlamına geliyor.
Geçenlerde Recep Başkan aday olmayacağını açıklasa da zannederim birilerinin “tetiklemesi” ile çiftçi sokağa döktürüldü ve Konuk Başkan, “ben bu güne kadar çiftçimizin arzusu hilafına hiçbir şey yapmadım. Bugün de yapmayacağım ve eğer genel kurulda ortaklarımız yine yük senin omuzlarında, derlerse emriniz başım üstüne diyeceğim” çıkışını yaparak adaylığını açıkladı.
Başkanın basın bildirisini baştan sona kadar okudum. Oldukça duygusal bir toplantı metni sunmuş. Bu metne göre bir değerlendirme yapacak olursak “Başkanı telaşlı” bulduğumu söyleyebilirim. Ancak “iyi niyetli” beklentilerini vurgularken bir yandan da “bu işin başında ben olmazsam olmaz” diyerek toplum üzerinde gizli bir baskı kurmaya çalışıyor. “Hesapsız kitapsız dedim ki 18 yıl nöbet bendeydi, birine devredeyim. Gördüm ki, bazıları Konya Şeker’deki koltuğun ağırlığının farkında değil. Kaldı ki ben hep söylüyorum, benim için Konya Şeker’in kapısında çul olmak, tacın üstünde pul olmaktan daha kıymetlidir” le baskısını yoğunlaştırdığı gibi seçimde aday olacak rakipler de küçümseniyor. Sevgili Başkan konuşma metninizde geçen o kadar güzel ifadeler de var ki, bunların çoğuna bir çiftçi olarak değer veririm. İşi ehline verme, samimiyet, hassasiyet, haram-helal, düşmana ensemi göstermedim ve en son da bazı üreticilerden telefonla alınan dilekleri verme yerinde ve hoşa gidiyor.
Öyle de enerji yatırımları, ABH’e bağlı diğer yatırımlar ve verimliliği, şeker maliyeti, altın hisse, Clington Vakfına yapılan yardımlar ve Forbes dergisi tarafından yılın adamı seçilme bedeli kimin cebinden ve ne için yapıldı; gibi birçok konu hakkında hiç açıklamada bulunmamışsınız.
“Ben devraldığımda kurumun nereden nereye geldiğini, açık ve noktasına virgülüne dokunmadan açıkladım” ifadesine itiraz ederim. Siz devraldığınızda durumu iyi biliyorum. O zaman ki başkan Seyit Koyuncu maaş dahi almaz, misafirlerin yemek borcunu da cebinden öderdi. İkide bir bunu söylemeniz büyük haksızlıktır. Siz de iyi şeyler yaptınız. Her zaman söylerim, TORKU markası, Konya ovasını yeşillendirme projesi sizin eseriniz. Siz devralmadan elbette tüm şeker fabrikaları şimdiki kadar kar etmiyordu. Ayrıca Konya Şekerin 2001 de itibaren kazancını artırması sizin başarılı yönetiminizden değil, AnaSol-M ce alınan ve AK Parti hükümetlerince de uygulanan “özelleştirme politikaları” gereği şekere yapılan yüksek, pancara yapılan düşük zammın karşılığıdır. Bu sözünüz karşılığında “ortağınız olan Ilgın ve Ereğli Şekerin ile sizin şimdiki birim şeker maliyetleriniz nedir” diye sorarım. Bildiğim odur ki, iki fabrikanın da şeker maliyetinin Konya Şekerden daha düşük olduğudur.
Burada iki durum var. Birincisi bu baskıya rağmen Recep Beyin yeniden aday olması, aday olmayacağı görüşünde sözünü yeme; ikincisi gerçekte aday olacaktı ama “güçlü adam imajı vermek için halka sorma” atağını yaparak bir yerlere mesaj verme güdüsü gibi geliyor. Bence çiftçi ile alay ettiniz. Şunu da belirteyim Recep Başkan gerçekten seviliyor. Kimse burun bükmesin, öyle veya böyle seviliyor. Dış bölgelerde adı Konya’dan daha büyük. Ancak Başkanın “aday olma” hareketiyle kendine olan güveni, bu duyguyu kullanma ile de vatandaşa olan saygısını yitirmesi demektir. Bu yorum bazılarını üzecek ama kimse kendini ve başkalarını ilahlaştırmasın. Bu yarış ülke liderliği yarışı değil. Bizim liderimiz ve Resimiz belli. Konuk Başkana bu görev Reisimizce yeniden verildi ise bize düşen Efendimizin “Ümmetinin hilafında rahmet vardır” sözünü duamız olarak tekrarlayarak rahmete gitmektir.