İnsan neden sebat etmez? Neden elindekilerin kıymetini bilmez? Bir şeye sahip olunca neden hep daha fazlasını ister? Az şükreder? Eminim felsefeciler tarih boyu sordular bunları. Cevap aldılar mı bilinmez.
Lütfen yazacaklarımı oraya buraya çekmeyin. Vebal almış olursunuz.
Sıklıkla üzerinde durduğumuz ‘bir sevdamız var bizim’
Neredeyse yazılarımızın genelini oluşturan bir konu bu, bizim için değerler ötesi bir yer.
Sevdamız Konya. Sevdamız bu şehir. Sevdamız bu halk. Her ne işi yaparsak, her nerede olursak…
Ne fark eder ki… Biz Konya halkının daha ‘iyiye’ ulaşması için yazmıyor muyuz neticede?
Bu sofra etrafında toplananların başka bir gayesi gelmiyor aklıma. Özellikle bizim kompozisyonumuz bu duruma çok daha müsait. Zira hiçbir suretle çıkar ilişkilerine dayanmayan diyaloglar söz konusu.
Hiçbir çıkar ilişkisine dayanmayan ‘insanlık’ söz konusu…
Bazen bu sofradakilerin başka gayeler uğruna çorbaya bandığını görürüm. Düşünürüm böyle zamanlarda nerede o bahsettiğim ‘insanlık’ diye geçiririm içimden. Nerede o ‘etik’ diye yüzlerine vurasım gelir. Susar sonra içim.
Gariptir… Bazen ‘yaşamın sundukları’ diye iki kelime sarf eder ‘hayat şartları’ diye özetleriz durumu. Bazılarımız ‘takdir ötesi’ne geçmek ister her nedense. Bazılarımız ‘olduğundan fazlası’ olmak ister.
Kim takdirden fazlasını yiyebilme muvaffakiyetine erişmiştir acaba? Kim nasibinden fazlasını yiyebilmiştir?
Hayattaki ziyaret sebebimizi alabildiğine yazmışızdır beynimize. Ne var ki devasa düşünceler kaybolur ortaya ‘ben’ diye bildiğimiz kelimenin ardına ‘-cil’ eki getirildiğinde.
Konya için uğraşanlar ile Konya’dan çıkar elde etmek isteyenlerin aynı masaya oturmaları ne büyük talihsizliktir.
Mideniz bulanır böyle durumlarda. Medet umanların küçük bir hesap uğruna nasıl da ‘zavallı insan’ suretine büründüğüne ‘esefle’ şahit olursunuz.
Belki isyan edersiniz bu iğrençliğe.
Her şehrin böyle ‘yüzü kızarasıcaları’ var mıdır acep?
Sevdası Konya olanların şehri KONYA…
Sevdasına ihanet etmeyenlerin şehri… Bir aldığını, bin verme çabası içinde olanların memleketi…
Kimilerinin sahipsizlikle, kimilerinin öksüzlükle suçladığı bir şehir KONYA…
Çok eskiden bir vekil ile konuşurken, Konyalı olmadığınız iddiaları var, ne dersiniz? Dediğimde…
Mevlâna’dan örnek vermişti, bir hazır cevapla. O Konyalı mıydı?
Bu bir ‘sorun’ değil bence. Oralı ya da buralı ne fark eder. Gerçek olan bu sevdaya hayat veren kandan olması…
Biliyorum biraz farklı geldi satırlar size. Lakin bilirsiniz bazen eser ya öyle… Farklı frekanslarda cümleler yoğunlaşır zihninizde. İşte öyle…