KONYA VE İSTANBUL'DA SİYASET NASIL YÜRÜYOR

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Hafta sonu uluslararası bir zirveye katılmak üzere İstanbul’a gittim. Üç günlük zirvenin zirve konuşmacısı Cumhurbaşkanımız oldu. Bir ilçe belediyesinin düzenlediği konferans oldukça heyecanlı ve dolu dolu geçti.

Organizasyonun profesyonelliği, ilmin saygınlığı, nezaketin zirvesi, katılımın seçkinliği ve çokluğu; özellikle de 60 ülkeden gelen delegelerin yüksek olduğu toplantılardan birini daha burada gördüm. Hele de Cumhurbaşkanımızın konuşmacı olarak katıldığı gün binlerce insanı hiçbir incinmeye mahal bırakmadan organize etmek ve konuşma salonunda özellikle yabancıların CUMHURBAŞKANIMIZA İLTİFATINI GÖRMEK GÖGSÜMÜZÜ KABARTTI.

Siyahi bir kadın Cumhurbaşkanımıza “sen bizim de, mazlumların da umudusun” diyordu. Bu görüşe başkaları da katıldı. Katılımcıların büyük çoğunluğu gayr-i müslimdi. Bire bir onlarla konuşmalarımız ve tartışmalarımız oldu. Çoğu Cumhurbaşkanımızı yeni görüyordu ve de oldukça merak ediyordu. Başkalarının yaftaladığı gibi “bir diktatörle” karşılaşacağını bekleyenler ummadığı sempatiyle karşılanmasına şaşırdılar. İki Sırp bile, bizleri sempatik bulduğu gibi, Reisimizi de sempatik ve sıcak bulduğunu ifade etti. Almanya’da yaşayan bir Filistinli Reis’e dokunaklı bir şiir yazmıştı.

Örnekleri çoğaltabiliriz ama esas meselemiz büyükşehirlerde bu tür işlerin nasıl organize yürüdüğünü görmekti. 1994’te Cumhurbaşkanımızın Belediye Başkanlığına rastlayan dönemde HABİTAT-II ye yine Konya Büyükşehir’i temsilen konuşmacı-delege olarak katılmıştım. O dönemden hatıralarımız vardı ve bizimle boğaz turuna katılmıştı. Hatta akşam namazı için sahile yaklaştığımız zaman sokak aralarında içen garibanların “başkan, başkan” diye selamlamaları karşısında “başkanım sizi garibanlar da çok seviyor” dediğimde, “evet ben onları adam yerine koyuyorum da onun için” demişlerdi.

Bu toplantı da onu hatırlatır mahiyette idi. Reis de buralardan esintiler alarak konuşma yaptı, “dikey yapılaşmadan” şikayet etti ve açıkçası da “dikey gelişmeden kendilerinin de sorumlu olduğunu” ifade etmesi öz eleştiri yapabilme cesaretini gösterdiğini ortaya koyması demekti ve bu bir incelikti.

Peki öyle de İstanbul siyaseti nasıl yürüyor ona bakalım. Dedim ye bir ilçe belediyesinin uluslararası bir kongre düzenleme cesaretini göstermesi kayda değer. Ancak düzenlemede ilmin ve bilim adamlarının daha çok görülmesi konumuzun esas meselesidir. Herkes koşuşturuyor. Belediye elemanları, başkan yardımcıları, başkanlık seviyesinde herkes görevini büyük titizlikle yapıyor. Ön hazırlık 2 sene evvel başlamış, organizasyon ve proje belediyeye bağlı “DÜŞÜNCE OKULUNUN” eseri olarak ortaya çıkmış.

Siyasetçi, bürokrat, bilim, akıl ve tecrübe bir amaç da kenetlenmiş; Cumhurbaşkanımızın da desteği ile güzel bir çalışma ortaya çıkmış. Seneye Konya Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğu ve yetkileri altında yapılacak “Uluslararası Yeşil Başkentler Kongresi” hakkında bilgiler vermeye çalıştım ve konu ile yakın alakadar her kiminle görüştümse sevinçle karşıladılar ve bir kısmı katılma sözü verdi.

Konya siyasetinden de bunu bekliyoruz. Gerek siyasetin ifasında, gerekse de hizmetlerin ifasında ilme, akla ve tecrübeye varmaktan çekinmeyelim. Çok kullandığım ve sevdiğim bir cümle “toplum davasını üstlensin” derim.  

İl başkanının istifa ettiği şu günlerde gelecek siyasetçileri de bu anlayış taşımaları düşüncesi ile toplumun ancak kabullendiği bir siyasi ortam oluşacak ve ardından başarılı hizmetler doğacaktır. Yoksa anamın dediği gibi “tut sapından çal duvara” olur. Siyaseti daraltmayalım, sıkıştırmayalım, hele de başkalarına hava aracı olarak kullanmayalım. Bu davanın liderinin ne derecede yorulduğunu bizler görüyoruz, sizler sadece görmeyin; YAŞAYIN VE YAŞATIN, lütfen.

Kalın sağlıcakla…

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.