Futbol tutkusunun tutsaklığından kendimi tam olarak kurtaramamakla birlikte takdir dünyamda futbolun fazla bir yeri yoktur.
Atiker Konyaspor Ziraat Türkiye Kupasını alarak sporseverlerin haklı takdirini kazanmıştır. Hiç bir başarı emek verilmeden elde edilemez; bize düşen emeği geçenleri tebrik etmektir.
Futbol; topla oynanan oyun olmanın ötesinde çok büyük paraların döndüğü; iddia, loto, toto gibi kumar türevlerinin icra edildiği bir sektör haline getirilmiştir.
Bundan dolayı insanların ilgisi, özellikle medya aracılığıyla futbola çekilerek masumane taraftarlık duyguları zamanla tutku haline dönüştürülmektedir.
Büyük paralar kazanan ve daha daha fazlasını kazanmak isteyen odaklar futbola olan ilgiyi medya aracılığıyla canlı tutmak için her türlü olumsuzluğu körüklemektedirler.
-Rekabet istiyorlar, çekişme istiyorlar hatta kavga istiyorlar!!
İşte bunların gerçekleşmesi içinde “TUTKULARININ TUTSAĞI” olmuş taraftar istiyorlar.
Tutkularının tutsağı olmuş insan düşünemez; yaptıklarının sonucunda oluşacak zararları hesap edemez; kırar döker, söver sayar, kavga eder hatta gözünü kırpmadan insan bile öldürebilir.
-Futbol tutkusu yüzünden insanın mantığının almadığı vahim olaylar yaşanmıyor mu?
Şunu samimiyetimle ifade ediyorum futbolun insanlığa olumlu hiçbir kattığı değer olmadığı gibi çok büyük zararları vardır.
-İnsanlık hayatında futbol diye bir oyun olmasaydı insanlık hiçbir şey kaybetmezdi!
Her türlü olumsuzluğuna rağmen futbol dünyanın bir gerçeğidir. Yaşananları değiştirmemiz de mümkün olmadığına göre; gerek bireysel gerekse kurumsal zararlarını en aza indirmek ve bu olumsuz durum içerisinden olumlu sonuçlar elde edebilmektir.
Olumlu sonuçların kazanılması için Konyaspor’un yöneticisinden taraftarına kadar sosyal projeler içerisinde yer almasını, bu tür etkinliklere daha fazla yer verilmesini arzu ediyorum.
Konyaspor’un başarısından haz duymakla birlikte Konya şehrinin futbol şehri olmasını arzu etmiyorum. Şehir deyip geçmeyin; her şehrin bir ruhu ve her şehrin dışarıda bir algısı vardır.
-Konya şehrinin ruhu maneviyat ve hoşgörüdür!
Konya adına yapılan her türlü etkinliği şehrin ruhuna ve algısına katkılı hale getirmeliyiz. Bu futbol etkinliği içinde geçerli diğer etkinlikler içinde.
İnsanlarda var olan maneviyat ve hoşgörü temelli Konya algısını yok edecek davranışlardan kaçınılmalı ve bu algıyı canlı tutmalıyız.
Konyalı deyip geçmeyin; özellikle doğu ve güneydoğuda Konyalı olmak bir ayrıcalıktır; güvendir. Bu güveni, olumlu algıyı Konyaspor-Diyarbakırspor maçlarıyla yani futbolla bozmaya çalıştılar.
Bizzat yaşadığım için söylüyorum; yeni nesil Diyarbakırlılara bir şey diyemem; benim kaldığım dönemlerdeki yaşlı Diyarbakırlılar Konyalı gördükleri zaman, evliya görmüş gibi ilgi ve saygı gösterirlerdi.
Biz Konyalılar her ne şartta olursa olsun Konya şehrinin maneviyat ve hoşgörü temelli algısını korumak için azami gayret göstermeliyiz. Özellikle Konyaspor taraftarları Konya’nın hoşgörü ve duyarlılık iklimine katkıda bulunmalı, en azından bozmamaya çalışmalıdır.
-Futbol şehri olmak çokta önemli değil; işte Trabzon işte Bursa; kavga, dövüş ve bunalımlar!
Esas olan “Tutkularımızın Tutsağı” olmadan yoğun duyguları kontrol altında tutarak başarı ve başarısızlığı aşırıya kaçmadan olgunlukla karşılayabilmek en önemlisi futbolun olumsuzluklarını en aza indirerek hem bireysel hem de kuramsal olarak olumlu katkılar elde edebilmektir.