TARİHE YOLCULUK (251)
“Medenî bir şehir” olan Konya, 20.yüzylın başlarından itibaren önemli gelişim ve değişimlere sahne olurken, 21.yüzyılın başlarında bu gelişim ve değişim maalesef başkalaşıma doğru kayma eğilimi göstermeye başlamıştır ki, bu, beni üzen ve son derece endişelendiren kaygı verici bir durumdur.
Konya’nın değişimi ve gelişimiyle ilgili araştırma yaparken Konya Kadı Sicilleri Defterlerinden birinde, beş sayfa tutan bir “Nikâh Davası” gözüme ilişti. Bu davada ve diğer davalarda kullanılan kelimeler dikkatimi çekti. Meselâ, 1898’de Konya derken “Medîne-i Konya” kelime ve kavramının kullanılması hoşuma gitti. Cumhuriyet’le birlikte hukuk dilinde de değişim ve gelişmelere şahit olmak açısından Kadı Sicilleri’nin incelenmesinde fayda mülahaza ettim.
Diğer sicillerde olduğu gibi bu Kadı Sicilinde de Osmanlı Devleti diye bir terim kullanılmıyor.
Pek yâ ne kullanılıyor?
“Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye teba’sının Ermeni milletinden ve Çiftenerdübân Mahallesi mütemekkinlerinden Ohannes Efendi” deniliyor. Demek ki Ermeniler, 19. Yüzyılın sonları ve 20. Yüzyıl başlarında Konya’nın Çiftemerdiven Mahallesi’nde ikâmet ediyorlar. Ohannes Efendi de o mahalle sakinlerinden.
Medenî bir şehir olan Konya, 20.yüzylın başlarından itibaren önemli gelişim ve değişimlere sahne olurken, 21.yüzyılın başlarında ise bu gelişim ve değişim maalesef başkalaşıma doğru kayma eğilimi göstermeye başlamıştır ki, bu, beni üzen ve son derece endişelendiren kaygı verici bir durumdur. Sosyal ve kültürel açıdan şehrimiz insanı ne yazık ki yabancılara olan özentisini daha belirgin bir biçimde göstermeye doğru bir adım attığını müşahede etmekteyiz. Bütün bu sosyoekonomik, sosyokültürel değişimler ile gelişmeleri yazımın son bölümünde daha ayrıntılı bir şekilde ele alacağım.
AMAN SİLLE… ÇEKTİĞİ ÇİLLE…
Konya türküleri ile oyun havalarını seslendiren sanatçılardan Bedia Akartürk’in o güzel sesinden dinlediğim anonim Sille türküsü “Görmedim Annem” pek hoşuma gider.
“Şu Sille'den aman gece geçtim
Görmedim annem annem annem
Acı da tatlı aman sular içdim
Ölmedim annem annem annem
Aman Sille Sille Sille Sille
Çektiğim çille çille çille çille.”
SİLLE EVLERİ VE SOKAKLARI
Mutlaka görülmesi gereken Sille’de, çekilen daha ne çileler olduğunu anlatmaya anlatacağım da…
“Sille taşı ile yapılan Sille evlerinde ahşap malzeme de kullanılmıştır. Sille evleri iki katlı, düz damla örtülü olup bu damlar çorak kaplıdır. Ayrıca duvar kalınlığı 60-70 santim olan Sille evlerinde ön damı niteliğinde cumbalar bulunur.
Sille’nin sokakları fizik yapısı itibariyle yukarıdan aşağıya inişli-çıkışlı, sekili ve taş döşelidir. Yağışlı havalarda asla çamur olmaz, aksine yağışlı zamanlarda temizlenir. Sokaklar bazen evlerin altından geçen hanaylarla devam eder. Silledeki yabancı misafirler mahallelerde bulunan misafir odalarında ağırlanır.
Sille’de, çayın iki tarafını birleştiren ve çoğu taştan ve kemerli olarak yapılan köprülerin yanı sıra ahşap köprüler de mevcuttur.
Sille’nin su ihtiyacı, Takkacı Suyu, Çay Suyu, Aya Yuvanni Suyu ve Yeşil Efendi (Manastır) adı verilen su kaynakları ve Karataş, İstefan, Ankereki, Hereki, Çevrikler, Kavaklı, Nuri Paşa, Veli Paşa, Hacı İsmail Ağa, Çeve-oğlu, Sadettin, Hacı Mustafa, Birlüle ve İkilüle gibi çeşmelerle karşılanmaktadır. Ayrıca Sille’de, halkın çamaşır yıkadığı geysi evleri ile arazisini sulayan 1959 yılında tamamlanan baraj ile büyük ve küçük göller bulunmaktadır.
YARIN: Konya’da esen değişim rüzgârları - 13