TARİHE YOLCULUK (240)
Anadolu-Bağdat Demiryolu’nun 1896’da fiilen devreye girmesiyle birlikte Konya’da İstasyon Caddesi oluşmuş ve bu cadde üzerinde oteller, lokantalar, gazinolar, 2-3 katlı apartmanlar yapılmaya başlanmıştı. Atlı tramvay ise 1906’da İstasyon-Türbe önünde çalışmaya başlayacaktı.
Konya’da esen değişim rüzgârlarında demiryolunun önemli bir unsur ve kara trenin de teknolojik olarak şehri, daha sonra 1910’lu yıllardan itibaren kullanılmaya başlanılan atlı tramvayın istasyon caddesinden başlamak üzere anıt, zafer ve dolayısıyla Alaattin Tepesi ve Mevlâna Caddesine kadar nasıl etkilediği üzerinde durmakta fayda var.
Tarihi M.Ö.6000’li yıllara kadar uzanan Konya’nın şehir kimliğinin oluşumunu Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet diye üç bölümde incelemek isterdim. Kerpiçten yapılma damlı evler ile tuğla ve taş malzemenin kullanımıyla vücuda getirilen Selçuklu’nun sade ve gösterişsiz mabedleri, medrese, han ve kervansarayları ile Osmanlı’da taş işlemeciliğinin muhteşem yapılarına ve çarşılarına varıncaya kadar konuyu elbette ele almak isterdim. Konya’nın şehir kimliğinin oluşmasında o dönemin teknolojisi ile Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi teknolojilerinin etkisi elbette yabana atılmamalı. Dönem dönem yüzyıllar, seneler ve aylara göre teknik gelişmelerin meselâ; sanayi devrimini hızlandıracak olan enerjide katı (kömür) maddeden sıvı (petrol-neft) maddenin enerjide kullanımının ne denli önemli gelişim ve değişimlere yol açtığı hepimizin malûmu.
Trende kömürden dizel motora ve oradan elektrikli hızlı trenlerin devreye sokulmasıyla birlikte Konya’da İstasyon Caddesi, şehrin kimliğini oluşturmada bir kilometre taşı olarak kabul edilebilir. Osmanlı’nın Anadolu’sunda demiryolu ulaşımının ilk başlangıç tarihi olarak 1856 yılında İzmir-Aydın demiryolu hattının imtiyazının verilmesi kabul edilebilir. Avrupa kıtasında ise yine 1856 yılında ilk Osmanlı demiryolu Cernavoda- Köstence hattında İngiliz şirketleri tarafından açılmıştır. Bu gelişmeler sonucunda Osmanlı demiryollarının 1865 yılında kurulan Nafia Nezareti ile Turuk ve Meabir Dairesi tarafından yönetilmesinin ardından 1872 tarihinde demiryolu yapım ve işletmesini gerçekleştirmek amacıyla Demiryolları İdaresi kurulmuştur. Daha önce ifade ettiğimiz gibi 1860’lı yıllarda başlayan demiryolu çalışmaları 1871 yılında İstanbul- Bağdat hattının kurulma girişimi ile ivme kazanmıştır. Bu süreç içerisinde Konya- Afyon demir yolu hattı 1896 yılında inşa edilmeye başlanmıştır. Osmanlı Dönemindeki modernleşme hareketlerinden farklı olarak, Cumhuriyet Dönemi modernleşmesi, kentlinin kamusal ve özel yaşamını sürdürebileceği mekânlar oluşturma düşüncesi ile şekillenmiştir. Bu sebeple kent mekânlarının yapılanması için kentlerin ulaşım ağı ile bütünleştirilmesi, kentlerin modern yaşamın üretildiği yerler haline getirilmesi düşüncesi ön plana çıkmıştır.
Demiryolları şehirlerin, ülkelerin birbirinden sosyal ve kültürel anlamda etkilenmesini, ticaretin nakliye imkânı ile gelişerek ekonominin canlanmasını, erişimin modernleşerek kolaylaşmasını, şehirlere göçün artarak nüfusun artmasını sağlaması sebebiyle o şehrin ve şehirlinin de her anlamda değişimini ve gelişimini tetiklemiştir.
Yerleşim bölgesinin yakınından geçen ve yapıldığı dönemde demiryolunu düz bir hat olarak o şehre veya ilçeye bağlayan, yolcu ve malların istasyona ulaşımını sağlayan yol birçok şehirde “İstasyon Caddesi” olarak adlandırılmıştır. Konya’nın da tek İstasyon Caddesi, tren garı veya tren istasyonu dediğimiz anıt meydanına kadar uzanan caddedir. İstasyonun hemen yan tarafındaki Bağdat Oteli ile ön tarafına bakan yerdeki Ağustos Oteli, gelen yolcuların konaklamaları için yapılmıştı. Bu cadde üzerinde sonradan yıkılan Feridiye Karakolu, Hayat Apartmanından sonra Mimar Vedat Dolakay tarafından yapılan Horozluhan Sitesi ve karşısındaki eski Stadyum ve tenis kort bu caddeye mekân ve bina olarak işlek bir cadde haline getirmişti. 20.yüzyılın başlarında yapılan atlı tramvay ise, İstasyon Caddesinden geçerek valilerin ikâmet ettikleri köşkten Araboğlu Makası ve Hükümet Konağına, Mevlâna civarına kadar uzanan bir demiryolu hattı vardı. İstasyon Caddeleri, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde o şehrin gelişme yönünü belirlemiş ve modernleşen kesimi temsil etmiştir. Konya kentinin mekânsal gelişiminde İstasyon ve İstasyon Caddesi 1946 yılı itibari ile büyük rol oynamıştır. Çünkü ilk planlı imar faaliyeti bu yıl itibariyle başlamış ve 1954, 1966, 1982 yıllarında bu faaliyetler gelişerek devam etmiştir.
Anadolu-Bağdat Demiryolu’nun 1896’da fiilen çalışmaya başlamasıyla ve İstasyon ile şehir merkezinin arasındaki uzaklığın oldukça fazla olması sebebiyle bu mesafede ulaşım araçlarına ihtiyaç duyulmuş, İstanbul, İzmir, Selanik’te atlı tramvay yerine elektrikli tramvaylar sefere konulunca, atlı tramvaylar, daha önce Konya’da valilik yapmış olan Sadrazam Avlonyalı Ferit Paşa’nın aracılığı ile 1906 yılında özel bir şirket tarafından çalıştırılmak üzere Konya’ya nakledilmiştir. Atlı Tramvay Türbe Önü ile İstasyon arasında çalışmış, ek olarak istasyondan kalkan ve Eski Buğday Pazarı’na varan bir de yük tramvayı hizmet vermiştir (Odabaşı, 1998; Akçakaya, 2010). Atlı tramvayın geçtiği güzergâh ayrı bir canlılık kazanmış, Mimar Muzaffer Caddesi ile İstasyon Caddesi’nin yol boylarına da modern evler ve yeni dükkânlar inşa edilmeye başlanmıştı. Bununla birlikte istasyonun faaliyete geçmesi o dönemde arabacılık mesleğinin de doğmasına yol açmış, bu hizmeti daha çok Balkan muhacirleri ile Kırım’dan gelen göçmenler vermiştir.
YARIN: Konya’da esen değişim rüzgârları - 3