Osmanlı mutfağının köklü lezzetlerinden biri olan kelle, paça ve beyin, Konya'da özellikle kış aylarında sofraların vazgeçilmez tatları arasında yer alıyor. Yörük kültürünün bir parçası olan bu sakatat grubu, 16. yüzyılda Abdal Mehmet Külliyesi'nde öğrencilere ikram edilen geleneksel bir lezzet olarak günümüze kadar gelmiştir.
"KOLAJEN BAKIMINDAN EN FAYDALI ÇORBAYI SUNMAYA ÇALIŞIYORUZ"
İHA'dan alınan habere göre: Konya'nın 30 yıllık çorbacısı Ramazan Bademci, bu lezzetleri hazırlarken kullanılan malzemelerin özenle seçildiğini belirtiyor. Bademci, "Kelle paçayı hazırlarken kesinlikle krema kullanmıyoruz, sadece kendi öz suyunu kullanıyoruz. Bu şekilde, kolajen bakımından en faydalı çorbayı sunmaya çalışıyoruz" dedi. Kelle ve paça, yaklaşık 4-5 saat pişirilerek, her iki malzemenin de öz suyuyla karıştırılıp sunuma hazırlanıyor.
Çorbanın önemli özelliklerinden biri de içerdiği özel sosun, sarımsağın ve malzemelerin karışımıyla tam bir antibiyotik etkisi yaratması. Bademci, "Kendi acı sosumuz ve sarımsak çorbanın içine girip piştiği zaman, kelle, paça ve beyin tam bir bütünleşme sağlıyor. Bu da vücudun direncini artırıyor" diyerek, çorbanın sağlığa olan faydalarına dikkat çekti.
Kelle, paça ve beyin çorbası, 5 saat süren pişirme aşamasının ardından özenle sunuluyor. Bademci, "Çorbanın hazırlanma süreci çok titizdir. Özel bir makine ile temizlenen malzemeler, pişirildikten sonra misafirlere sunuluyor. Bu çorba, bakır tas içinde sunulduğunda bir buçuk porsiyon oluyor ve 220 TL'ye satılıyor" dedi.
Konya'nın geleneksel yemeklerinden olan kelle, paça ve beyin, özellikle eklem ağrıları ve kışın vücuda faydalı olması nedeniyle yaşlılar tarafından tercih ediliyor. Kelle paçayı deneyen birçok kişinin, bir sonraki sefere başka bir çorba yerine bu lezzeti tercih ettiği belirtiliyor.