2005 yılıydı. Yazır’ın ilk TOKİ konutları Konya Merkez Selçuklu 3. Bölge’ye yapılıyordu. Tam 736 konut. Yapımcı firma yanlış hatırlamıyor isem Kuzu İnşaat idi.
Sadece konutlar da değil, sosyal donatı alanları okullar, cami, kreş, sağlık ocağı, açık kapalı spor salonları… Bunun gibi daha birçok yapının inşaatı hızla devam ediyordu. O alanda bir iş vesilesiyle bulunuyorduk. Firmanın yetkililerinden bir amcaya “bu kadar konut nasıl yapılacak?” diye sordum. O gün için gözüme o kadar büyük gelmişti ki… Hadi yaptınız bitirdiniz diyelim bu dağın başına kim gelip oturacak? Otobüs yok, dolmuş yok…” dedim.
Bilge bir edayla, “Yeğenim dedi, daha bu memlekette köy hayatından başka bir şey görmemiş o kadar çok insan var ki… Bırak bu 7-8 yüz daireyi binlercesi yapılsa yetmeyecek” demişti. O gün için çok hayalî geldi. Aradan 15 yıldan fazla zaman geçti. Şimdi o bölgeden geçtiğim vakit o amcanın ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ikrar ederim.
Bu hikâyeyi neden mi anlattım. Bugün Yazır’daki konut yoğunluğunu bilenler elbette söylediklerimi çok daha net anlayacaktır. Lakin buna rağmen şehirde konut anlamında sıkıntı yaşanıyor.
Evlenecek gençler kiralık konut bulmakta zorlanıyor. Son çare öğrencilerin yoğun olarak kullandığı Bosna-Hersek Mahallesi tercih ediliyor. Burada kiralar şehir merkezine göre biraz daha uygun. Uygun dediğime bakmayın, yine siz asgari ücretin yarısını gözden çıkarın. Merkeze geldiğinizde doğru düzgün bir ev 2 bin liranın altında değil. İllaki kıyıda köşede daha cazip yerler vardır.
Faizlerin yüksekliği malumunuz. Bu ortamda kredi ile dahi ev almak özellikle orta kesim için çok zor görünüyor. Ev alamayan insanlar haliyle kiralık evlere bakıyor. Onlarda da gönlüne göre bir yer bulamıyor; bulmuş olsa da fiyatı çok yüksek geliyor.
Ve temmuz ayındayız. Daha evvelden açıklandığı üzere 2 ay sonra üniversiteler açılacak. Açılmazdan 10-15 gün evvel öğrencilerin ev bulmak için şehre geleceğini var sayacak olursak seyreyleyin gümbürtüyü. 100 binden fazla öğrenci Konya’ya akın ettiğinde neler yaşanacak? Hazırlık yapmak lazım!
Bol bol “kiralar arttı, Konya’da oturacak ev yok” haberleri okumaya hazır olun. Biz köşemizin kıymetli müdavimlerini şimdiden uyarmış olalım. 2 ay sonra başını sokacak ev bulmak isteyen asgari 2 bin lirayı gözden çıkaracak ya da köhne bir eve razı olacak. Sokakta kalacak halleri yok ama zorlanacakları kesin. Diğer şehirlerde de üç aşağı beş yukarı aynı serzenişleri duyacağız.
Konut üretimi yok mu? Var elbette. İnşaatçıların çoğu harıl harıl çalışıyor. Satarız umuduyla konut üretiyor. Lakin bu fiyatlar ve krediler ile nasıl ev alınacak? Ben akıl erdiremiyorum.
Elbette suçlu arama makamında değiliz. Her kesim ile görüşüyoruz. Ev arayan, ev sahibi, kiracı hepsi haklı. ‘Maliyetler aldı başını gitti’ diyen inşaatçılar da haklı… İşin sonu nereye varır bilemem ama kısa vadede bir konut krizi yaşayacağımız aşikâr görünüyor…
SADECE KONUT KRİZİ Mİ? HİZMET SEKTÖRÜ DE SIKINTIDA
Pandemi insanların hayatlarını nasıl da etkilemiş. Normale dönmek çok ama çok meşakkatli. Malumunuz hizmet sektöründe çalışan; aşçı, şef, garson, bulaşıkçı, bekçi… Kim var ise pandemi döneminde birçoğu işsiz kaldı. Bu insanların aç yatacak durumları yok. Çoğu usta Konya’daki fabrikalarda asgari ücretle de olsa işe girdi. Aşçılığını da şefliğini de ustalığını da bir yana bıraktı.
Bugün ne mi yaşanıyor?
Mekân sahipleri yemeği çayı yapacak ve müşteriye götürecek adamı bulmakta da zorlanıyor. Bazı restoranlarda kafelerde yaşanan yoğunluğa bağlı hizmet aksaklığının nedeni bu. Sektöre yeni girenlerin tecrübesi olmadığı için sıkıntı oluyor. “Tamam, fabrikadan çıkarım ama asgari ücretin iki katı fiyata çalışırım” diyenler yoğunlukta.
Bu insanlar haksız mı? Asla! Zira yarın öteki gün yeniden kapanma olmayacağını kim garanti edebilir. Kimse evdeki bulgurdan da olmak istemiyor. Görelim filmin sonu nereye varacak…