Konya’da siyaset ısınacak diyenler çoğaldı. AK Parti, MHP, Saadet, Gelecek, Deva, CHP, İYİ Parti derken herkes yeniden konumlanma derdinde. Özellikle yeni kurulan partiler, İYİ Parti ve Saadet arasında bir ittifak oluşursa CHP ve dışarıdan destekle HDP arasında yeni bir siyaset modeli ortaya çıkacak.
Tabi yeni ittifakların temel amacı AK Parti’den dolayısı ile Cumhur İttifakı’ndan oy devşirmek üzerine kurulu. Bakın sırf bu yüzden AK Parti içinden 2 MHP için 1 parti ayrıldı. Teşkilatlandı. Yarın %3-5 bile oy alınsa ittifak sayesinde belli oranlarda vekil ile parlamentoda temsil edilecekler.
Canhıraş şekilde partilere üye yapma telaşı var. Telefonla aramalar, stantlar, hediyeler... Yoğun çalışma var.
Bugün için konuşacak olursak Konya’da çok ciddi bir değişimden söz edemeyiz. Hayaller olsa da hayat öyle değil. Bugün iktidara kızan bir kesimin olduğu sır değil. Bunun temelinde ekonomik gerekçeler yatıyor. Halkın direkt cebine yönelik yapılacak hamleler olayın rengini değiştirir. Bu yüzden şimdiden heyecanlanmanın bir anlamı yok. Liderlerin teşkilatlarını zinde tutma adına yaptığı söylemler buna sebep olabilir. Görüntü ve ses aynı anda gelirse anlam oluşuyor. Ayrı ayrı geldiklerinde kimse bir şey anlamıyor…
BÜYÜKŞEHİR BORCUNU BİTİRMİŞ
Geçtiğimiz yıllarda ulusal medya dâhil birçok mecrada Konya Büyükşehir Belediyesi’nin çok ciddi borcu olduğu konuşuluyordu. Hatta iktidar kanadından belediye olması kaynaklı bazı ciddi borçların ertelendiği gündeme geldi. Büyükşehir Belediyesinin iller bankası hibesi ile yaptığı projeler, Bakanlık eliyle yapılan işler oldukça rahatlama sağladı. Bunun yanında arazi satışından gelen gelirler ekstra oldu. Son toplantıda Uğur Başkan’ın ‘bu para zaten Konya’da kalacak, hükümet yatırımları önceliğimiz’ mealindeki sözleri önemliydi.
Bugün tüm bu planlamanın semeresi görülmüş. Konya Büyükşehir Belediyesi 235 milyon tutarındaki yakın tarihli borçlarını sıfırlamış. Uzun vadeli olanlar ayrı değerlendiriliyor. Şu pandemi ortamından kurtulursak çok farklı yatırımların önü açık görünüyor.
GENÇLERİN DİN VE SİYASET DÜNYASI
Geçtiğimiz gün Konya’daki gençlere din ve siyaset üzerinden bazı sorular yönelttik. Giyiniş tarzı ve yaşam şekli farkı olmaksızın ortaya çıkan bir ana fikir var. Gençlerin birçoğu baskıyı sevmiyor. Ailelerinin hangi partiye oy verdikleri onlar için çok önemli değil. DEİZİM- ATEİZİM gibi düşüncelerden bahsettikleri gibi bunları kendilerine yaşam biçimi olarak belirleyen yakın arkadaşları olduğundan söz ediyorlar.
Aileler istedikleri kadar yetiştirmede rol oynasın. Gençler en çok arkadaşlarından ve sosyal medyadan etkileniyor. Kapıldıkları bir akımın içinde fütursuzca ilerleyip sonunu düşünmeden yol alabiliyorlar.
Pusula TV’nin Youtube kanalında yayınladığımız bu videoları izlediniz mi? Ben şaşkınlık içindeyim. Konya sokaklarında öz Konyalı çocuklar İslam’dan değil de başka akımlardan bahsediyor.
Okuduğum geçmiş yıllara ait birçok eserde belli bir yaşa erişmiş insanların 200-300 yıl önce bile ‘ne olacak bu gençliğin hali’ minvalinde cümleleri olmuş.
Bugün de hepimizin aklının bir köşesinde ne olacak bu gençliğin hali sorusu yok mu?
Z kuşağı diye adlandırılan nesil, değer yargılardan ve geleneksel düşüncelerden soyutlanmış şekilde yetişiyor. Dünyaları daha çok faydacılık modeli üzerine kurulu. Dijital yaşamın getirdiği nimetleri çok iyi kullanıyorlar. Ciddi zararlarından da etkilenmiş şekliyle karşımıza çıkıyorlar.
Önümüzdeki seçimlerde partilerin somut bir şeyler sunmadan gençlerden oy almaları çok zor.
Ne 2001 krizini hatırlıyorlar, ne hastane ilaç kuyruklarını ne de koalisyon dönemlerini…
FETÖ sadece devletin temel taşlarını yerinden oynatmakla kalmadı. Çocuklarını güvenle Müslüman vakıf ve derneklere emanet eden ailelerin içine kurt düşürdü. Artık Kuran Kursu’na yatılı çocuk verirken de bin kere düşünülüyor. Herhangi bir sohbete gitme eğilimindeki çocuklara da izin verilmiyor. Birçoğu haklı. Lakin bu böyle gitmez. Gidemez. Böyle devam ederse dini, siyasi düşünceleri oturmamış bir toplum karşımıza çıkacak. Bu toplum modeli farklı bir akıl tarafından çok kolay şekilde yönlendirmelere açık olacak.
Parti ve sivil toplum kuruluşlarında çalışan gençlere çok fazla görev düşüyor. Zira aileler bir raddeden sonra çaresiz kalıyor. Çocuklar laf söz dinlemez bir hal alıyor. Allah sonumuz hayretsin…