Sağlıklı, mutlu, huzurlu bir hafta dileği ile bugüne başlıyoruz.
Bugünkü yazımıza “Üstad Ali Ulvi Kurucu’nun Hatıralar-1” isimli üç ciltlik kitabının 209-210 ve 211. Sayfalarından bazı hatıraları noktasına virgülüne kadar aynen sizlerle paylaşmak istiyorum. Sizden ricamız önce lütfen iyi okuyalım iyi anlamaya çalışalım. Sonra günümüzde kendi kendimize bir ders çıkarmaya çalışacağız.
AMCAMIN AĞIR YÜKÜ
Dedemin vefatı ve babamın bizi alıp Medine-i Münevvere’ye hicretinden sonra yapılacak hizmetler hep amcamın üzerine kalmıştı. Adnan Menderes’in iktidara gelmesi ile bir serbestlik olunca amcama hücum başlamış: İmam Hatip Okulu yaptırılacak, talebe yetiştirilecek, para toplanılacak.
O hale gelmiş ki falanca okunacak, düğünlerde ikram olunacak, pilavların, helvaların kazan kapağı açılırken dua edilecek...
Lüzumlunun yanında lüzumsuz bir sürü yorucu iş.
Konya’da Şeyh Fahri Hoca Efendi zeki adam, halkın üşüştüğünü büyük küçük önemli önemsiz her davanın amcama getirildiğini halli için onun alınıp götürüldüğünü görünce şöyle dermiş;
Mustafa Efendi’ye heder oluyor, yazık oluyor. Memlekete ikinci bir Mustafa Efendi daha gelmez. Konyalı bu nimeti heder ediyor. Mübareğin tevazusu da buna sebep oluyor. Geri çevirmeyi bilmez…”
Fahri Efendi’nin yakındığı bu hadiselerin birine ben de şahit oldum.
Amcamın 1960’daki vefatından önceki son ziyaretimizde 1959’da Konya’dayız.
Bir kuşluk zamanı. Amcam bastonuna dayanarak gelmiş. Küçük biraderim Ziya’da oradaymış. Karşılaşmış elini öpmüş.
Amcam: “Babam! demiş, çok yorgunum. Biraz yatayım da gelenleri sen idare ediver…”
Öğle namazına gidecek. Daha sonra kim bilir kaç toplantı onu bekliyor.
Biraderi bekçi koymuş. Yoksa rahat imkanı yok. Ziyaretçiler sırada. Birinin ineği hasta olmuş, “Hocam ne yapayım” diyecek. Dua ettirecek. Muska yazdıracak. Hakikaten heder olan amcam yatmış dinleniyor. Birader nöbet bekliyor. Dayım gelmiş. Arabasından inmiş.
“Hocam nerede?”
“Ne yapacaksın dayı?”
“Efendim komşularımızdan Hodak Hacı İsmail Efendi bir değirmen daha yaptırdı. Bir tane vardı. Falanlarla ortak oldular. Bir değirmen daha yaptırdılar. Değirmen faaliyete geçecek. Buğdaylar geldi. Kurban kesilecek. Bereketli olmak için hayırlı kazançlar kazanması için hocam dua edecek…”
DEĞİRMENDE KASAP BEKLERKEN
Amcam o bitap yorgun gelmiş olan amcam gidecek değirmen sahibi çok para kazansın diye dua edecek!
“Dayı amcam çok yorgun, şimdi geldi yattı”
“Benim geldiğimi söylersen dayanamaz kalkar”
“Amcam ne yapacak?”
“Dua edecek”
“Dayı eğer mesele dua ise ağabeyim içerde. Medine’den geldi. Onun duası daha mühim, daha keskindir. Onu götür”
Dayım, “Pekala öyleyse” demiş. Beni çağırdılar. Abdest aldım, ister istemez gittik. Değirmene vardık. Koç hazır. Amma kasap gelmedi. İki saat bekledim. Civardan komşular geldiler, oturduk sohbet ettik.
Düşündüm; demek ki amcam olsaydı…