Pusulahaber.tv’nin yayında olduğunuzdan haberiniz var mı?
Yoksa haber veriyorum:
PUSULAWebTV yayın hayatına başladı.
Gazetemizin bu atağı yerinde. Hayırlı olsun.
Çünkü 21.yüzyıl iletişim çağı. Gazeteler artık “e-gazete” olarak tercih ediliyor.
Okuma özürlü bir millet olduğumuz için gazeteler, ister istemez ve zorunlu olarak çağın tekniğini yakalamak ve yakından takip etmek zorunda.
Bırakın yaygın gazeteleri yerel gazeteler bile artık çok okunmaktan ve tiraj kaygısını fazla yaşamadan elektronik ortamda, sanal dünyada haber ve yorumlarının tıklanma veya okuma oranlarıyla ölçülür oldular. Yerel gazetelerin bile dünyanın bir köşesinden diğer köşesine ulaşıyor olması, fevkalade güzel bir gelişme.
Artık Konya’da, ikamet ettiğiniz belde, mahalle, köy ve kasabada meydana gelen olayları anında öğrenebiliyorsunuz. Birilerinin sizi manipüle etmeleri artık eskisi kadar kolay olmuyor.
***
Ünlü düşünür İbni Haldun, ünlü Mukaddime’sinde, dünya var oldukça geçerliliğini koruyacak şu önemli sözü söylüyor:
“Çoğrafya kaderdir!”
Biz Türkler ve Türkiye açısında Ortadoğu, Afrika, Asya ve Avrupa’nın kesiştiği noktada olmamız kaderin bir cilvesi!
İnsanlığın gelişimine en uygun bir bölgede olmamızdan dolayı ilimler (keşifler-buluşlar), sanatlar (estetik), binalar (mimari), giyecekler, yiyecekler, meyveler, hatta hayvanlar ve canlılar (bitki türleri) bu orta iklimin hakim olduğu coğrafyada itidal (ve kemâl) hususiyetine sahip olmuştur.
Dört mevsimin bir arada yaşandığı ve görüldüğü bir başka memleket gösterebilir misiniz? Öyle bir coğrafyada yaşıyor olmanız, sizi, o coğrafyaya “kader” olarak ister istemez bağlıyor.
Konya ve bölgesinde peygamberler ile veliyullahların çok olmalarının altında yatan saik nedir? Hiç düşündünüz mü?..
***
Pusulahaber.tv’den, Konya’mıza teşrif eden dostların Mevlânâ Haftası’nı değerlendiren konuşmalarını izlerken bir kadın, Konya ve Hz. Mevlâna’yı kastederek “Buranın feyzi ve bereketi çok başka. İnşallah uzak, yakın o feyzi her zaman üzerimizde olur. Bu yönden çok şanslı Konyalılar, her zaman bu atmosferi teneffüs ettikleri için” diyor.
Kadının yanındaki sakallı beyefendinin söyledikleri ise, âdeta herşeyi özetliyor:
“Hz. Mevlâna’nın insana hürmet, insana saygı düşüncesinden hareketle insanlığın büyük şeyler kazanacağına inanıyorum. Şu günlerde tüm dünyada, özellikle İslâm dünyasında olan savaşların, kavgaların tek nedeni maneviyattan ve ilahî aşktan yoksunluğumuz. Dolayısıyla insana saygı ve muhabbetten yoksun olduğumuzdan dolayı Hz. Mevlâna bize bunu anlatıyor, bunu öğütlüyor. Biz bunu tazelemek için devamla buraya geliyoruz.”
Hz. Mevlâna'nın 743. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri için Konya'ya gelen yerli turistler, Mevlâna türbesini ziyarete gelirken artık eskisinden daha bilinçli olarak geliyorlar. İzmir’den Konya’ya Şeb-i Arûs törenleri için beşinci kez gelen hanım, şehrimize Mevlâna’yla ilgili pek çok kitap okuyarak geldiğini söylüyor.
Buradan da anlaşılıyor ki, diyar-ı Mevlânâ’ya gelen bizim insanımızın kalite düzeyi her geçen sene artıyor.
***
Bu seneki Şeb-i Arûs törenlerine, Kayseri’deki menfur terör saldırısının gölgesi düştü. Vuslatımız bir başka acıya dönüştü. Ne Cumhurbaşkanı ne de Başbakan, Hz. Mevlâna’nın “Gel, ne olursan ol, gel…” çağrısına rağmen Konya’mıza teşrif edemediler. En azından devletin iki büyük yetkilisinden birisi, bu davete icabet edip bütün dünyaya, küresel terörü lânetlemek ve bu terörü bitirmek için problemin çözüm formülünü Konya’dan ve dolayısıyla Hz. Mevlâna’nın ilahî aşkından ve öğretilerinden verebilirlerdi.
Dünya ve insanlık sevgiye ve aşka o kadar muhtaç hale geldi ki…
İlâhî aşk için Mevlânâ’ya…
Kendini bilmek için Yunus’a…
O kadar muhtaç ki…
Kendini bilmez Batı’ya ve insanlığı bir felâkete doğru sürükleyen kapitalist küresel tröstlere Konya’dan verilecek o kadar çok cevabımız var ki...
AZİZİM DİYOR Kİ…
“Cihân ârâ cihân îçindedür ârâyı bilmezler
O mâhiler ki deryâ içredür deryâyı bilmezler.”
(Şâir Hayalî)