Dün sabah gazeteye gelip mail hesabımı açtığım zaman bazı okurlarımızın sitem ve kahır dolu mesajlarını okudum. Genel ortak eleştiri konusu “Niye Cumhuriyet Bayramı ile ilgili yazı yazmadın!”…
Biz gazeteciler hızla gelişen olaylar nedeni ile 24 saat önceden yaşarız. Bizim bayram Salı günü öğle saatlerinde Karaman’dan gelen felaket haberi ile bayramlıktan çıkmıştı zaten.
Karaman bugün için her ne kadar bir başka il gibi görünse de hâlâ Konya. Acının Konya’sı Soma’sı olmaz. Olmaz ama Konya olunca yerel olur ve biz bu durumu yazmak durumunda kalırız. Karaman’da bugün için Konya’dır. Çünkü Ermenek Karaman’ın bir ilçesi değil Konya’nın ilçesi gibidir. Her Ermenekli kendisini hâlâ Konyalı olarak görür.
Belki 50 yıl sonra Ermenekli “Ben Karamanlıyım” diyecektir.
………………
Acı üzerine yorum yapmayı sevmem. Dahası doğru bulmam.
Olayın bize bilgi olarak ulaştığı andan itibaren neşemiz yasa dönmüş durumda. Geceyi orada geçiren tanıdık isimlerle konuştuğumuz zaman aldığımız cevap genelde şöyleydi, “Abi burayı anlatamam. Durum felaket. Gelince konuşalım.”
Hatta bizim patron Harun Akgül Bey de Ermeneklidir. Olayın akşamı tutturdu, “Oraya gidelim” diye. Çok net ifade ediyorum. 17 Ağustos depreminin ardından 20 Ağustos’ta Adapazarı’na gittim üç ay çıkmadan orada çalıştım. İnsan olarak üç yılda kendime gelebildim. Hâlâ deprem denildiği zaman o sesler kulakları tırmalar. Bu yüzden de gitmek istemedim.
Sadece izleyici olarak Ermenek’ten gelen haberlere kulak veriyordum.
Ancak dün ikindi saatlerinde bir avukat dostumuz aradı. Kendisi geçmiş dönemlerde de AK Parti teşkilatına yakın bir isim idi. Özetle şunları ifade ediyordu “Uğur abi her şeye amenna. Taaki sizin internet sitesinde ki, ‘İstanbul'dan Karaman'ın Ermenek ilçesindeki maden ocağında su baskını nedeniyle mahsur kalan işçilerin kurtarılması çalışmalarına destek vermek üzere bölgeye gelen kurtarma ekipleri, ilçe yakınlarında kaza geçirdi. Devrilen, "Ahtapot" olarak tabir edilen su tahliye aracında yaralanan 2 görevli, hastaneye kaldırıldı.”… haberine kadar.
Sayın AK Parti İl Başkanımız Ahmet Bey yıllarca KOSKİ Genel Müdürü idi. Bizim Büyükşehir’in niye bir ahtapotu yok ki?”… diyerek üzüntüsünü öfkeye dönüştürdü ve sitemin biri bin para olarak bize de gerçekleri yazamıyoruz diye saydırdı.
……………
Yine dün sabah bir abimiz 24 saattir su tahliyesi yapılmasına rağmen suyun yükselmesinin baraja bağlı olduğunu bize çizerek anlatmıştı.
Sonra bizim PUSULA’nın internet sitesinde şu haberi okudum;
“Dünyaca ünlü bilim insanı Prof. Dr. H.C. İbrahim Atalay, "Faciaya güçlü bir yeraltı akarsuyunun patlayarak maden ocağına akması neden olmuştur" dedi.
Bölgeyi yakından tanıyan Atalay, “Maden kazasının olduğu Ermenek civarında bir yeraltı akarsuyu kolunun yumuşak bir yeri patlatarak maden ocağındaki galeriye akması kuvvetle muhtemeldir. Oradan bildirilen haberlerden öğrendiğimiz kadarıyla ocaktaki galeriden su çekilmesine rağmen suyun bir türlü boşaltılmaması, bir yeraltı akarsuyunun sürekli olarak maden ocağına boşaldığını belli etmektedir. Böyle yerlerde ayrıntılı bir çalışma yapılarak yeraltı suyu durumunun belirlenmesi gerekmektedir."
…………….
Aklıma geldi ovayı kurtaracak bu tarihi baraj yapılırken bizim maden ocakları hesap edilmiş miydi?
GÜNÜN OKKALI SÖZÜ
Düşünce rüzgar, bilgi yelken, insanlık bir kayığın kendisidir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kısa süreli yağmurlarla şehir olarak etkilenmediğimiz zaman ADAM oluruz