2016 yılına muhteşem başlangıç yapan temsilcimiz akıllı ve kısım kısım etkili olduğu oyunu ile sonuca giderek taraftarını mest etmeye devam ediyordu, bir anlamda yenilmeyi unutan temsilcimiz kupada da Beşiktaş ile hafta arasında tamam devam maçına çıkacaktı. Mersin deplasmanı öncesi acaba takımın aklı kupada kalır mı Mersin’den bir sürpriz sonuç çıkar mı soruları spor kamuoyunda konuşulan konulardı. Mersin takımı ile hangi saha ve zeminde yaparsak bizim en az bir adım önde olduğumuzu çevremdeki arkadaşlarla zaten hafta arası paylaşmıştım.
Mersin takımını incelediğimizde aslında sürprize açık bir maç olmadığını görmek zor değil. İlk olarak Mersin takımı yaş ortalaması günümüz futbol şartlarında biraz yüksek kalıyor ayrıca sonuca gitmek için tüm eforlarını sergiliyorlar. Bu yüksek eforda sonuca gidecek bir girişimleri olursa tecrübe ile puan ya da puanlar alıyorlar. Aksi halde darmadağın oldukları maç sayısı da bir hayli fazla. Bu açıdan düşündüğümüzde ekibimizde ise bu oyunun tam aksine, sonuç için acele etmeyen, rakibi yoran ve bulduğu fırsatları kolay kolay harcamayan bir anlayış hakim.
Maça baktığımızda tam da beklediğimiz gibi Mersin İdmanyurdu cümbür cemaat saldırdı. Konyaspor ise sadece bekledi, kontrollü anlayışı ile. Sürekli Konyaspor’u takip etmeyen kişilerde bu takım nasıl bu puanları topladı izlenimi verircesine sabırla sadece bekledi. Yani Konyaspor bildiğimiz gibiydi.
Skubic ile başlayan sarı kart furyası aslında hakemin maçtan kopmasına neden oldu. Benzer hareketi Tita üst üste iki kez yapıca rakip 10 kişi kaldı. Hakem de başladığı işi kabul ettirme adına yaptığı yanlışta ısrar etti. Bir ara futbolcuların kart yememe adına oldukça nazik hareketler yapma çabasına girdiğini gözlemledim. Ancak burada iki noktaya temas etmek gerekir. Ulusal basının ve yorumcuların aksine ben kırmızı kartın Konyaspor’a avantaj getirdiğini düşünmüyorum. Şöyle ki devreye kadar Konyaspor maça başladığı şekilde planına sağdık kalarak rakibi yormaya devam etti. İkinci kısım bu kırmızı kart hakemin iki taraf adına yanlış yapmaya itti. Özellikle Konyaspor golü bulana kadar verdiği tüm kararlar tartışılır. Herhalde Alper Hoca kariyerinin en kötü maçlarından birine çıkmış oldu, oldu ama bence olmadı hocam. Ömer Ali oyuna girdikten sonra nerede oynadığını pek kestiremedik ama genel manada faydalı olduğunu söyleyebilirim. Son bölümde Mersin ekibinin sahada bırakın koşmayı yürümeye bile dermanı olmadığını gördük bu bölümde Konyaspor top çevirerek zaman geçirme yolunu seçti.
Sonuç olarak; hakem bizim açımızdan iyi görünse bile verdiği kırmızı kart ile tartışılacak, üzerine yorum yapılabilecek, çok fazla seçenek bırakmadı. Rahat bir galibiyet aldık diyebilirim. Rangelov ve Bajic değişiklikleri ise Beşiktaş maçı için düşünülmüş hamlelerdi tıpkı Ömer Ali’nin yedek kalması gibi.
Maçın Sözü: Farklı branşlar olsa da her sporun kuralları kendi içerisinde güzeldir. Basketbol kurallarıyla futbol maçı izlemek insana keyif vermiyor.