Yeşilay ile ilgili bundan önceki yazımda “2017 Yılının Yeşilay Yılı” ilan edilmesini ve bu kapsamda bir dizi çalışmaların yapılması yönünde çağrıda bulunmuştum. Bu kapsamda hem 2016 Yılında bu konuyla ilgili bazı girişimlerimi hem de 2017 yılına dönük neler yapılabilir kapsamında “Konyaspor ve Yeşilay” başlığıyla bu yazıyı yazdım.
Hatırlayanlar bilir geçen yıl İstanbul’da oynanan Galatasaray ile Trabzonspor arasında oynan maçta Trabzonsporlu Salih Dursun’un maçın hakeminin kırmızı kartını alarak hakeme “Kırmızı Kart” göstermesi bayağı yankı uyandırmış, günlerce spor programlarının konusu olmuştu. Bu olaydan esinlenerek ben de “Yeşilay Haftasına” dikkat çekmek için sosyal medyada “Ali Dutal Tüm Türkiye’ye Yeşil Kart Gösterdi” diye “Yeşil Kart” gösteren bir fotoğrafımı paylaşmıştım. Kendi çapımda ilgi görse de onlarca paylaşım grubunda paylaşmama rağmen gerekli ilgi ve desteği görememiştim.
Daha geniş kitlelere nasıl ulaşır “Yeşilay Haftasına” nasıl dikkat çekerim diye düşünürken “Yeşilay Haftası” içinde oynanacak Konyaspor-Beşiktaş kupa maçı aklıma geldi. Konyaspor Beşiktaş’ı İstanbul’da 2-1 yenmiş, maça ilgi hem Konya’da hem de Türkiye’de büyüktü. Fırsat bu fırsat, nasıl olsa Konyaspor’un da rengi yeşil beyaz; Yeşilay’ında adı üzerinde rengi yeşil beyaz; Konyaspor seyircisine “YEŞİLKART” gösterttirilerek, “SİGARAYA, İÇKİYE, UYUŞTURUCUYA HAYIR” pankartını açtırtabilirim, diye düşündüm. Konyaspor Yönetim Kurulu Üyelerinden çok kıymetli insan Güven ÖTEN Bey ile görüştüm, konuyu kendisine anlattım; onunda aklına yattı ve “Hocam ben konuyu Yönetim Kurulumuza söyleyeyim” dedi. Aslında, çok fazla hazırlığı gerektirmeyen, masrafı olmayan bir iş olmasına rağmen gerçekleştiremedik. Neden gerçekleşmediğini ne ben sordum ne de Güven ÖTEN Bey beni aradı, kapandı gitti. Öyle böyle aradan bir yıl geçmiş, aklıma geldi, keşke o gün gerçekleştirebileydik, dedim.
Doğrusu Konya gibi bir şehrin takımının seyircisinin böyle faydalı projelerde yer alması gerek kendileri açısından gerekse şehrin imajı açısından çok önemli olduğunu, düşünüyorum. “Gezi Parkı” eylemindeki davranışlarını tasvip etmemekle birlikte Beşiktaş Takımı taraftar grubu “ÇARŞI”nın sosyal olaylara karşı duyarlılıkları toplumumuz tarafından takdirle karşılanmaktadır.
Bir Konyalı olarak Konyaspor taraftar gruplarının da toplumun faydasına olacak projeler içinde yer almasını arzu ediyorum. Hele hele insanımızı özellikle de gençliğimizi tehdit eden sigara, alkol, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklarla mücadelenin içinde etkin yer almaları gerektiğine inanıyorum. Futbol başarıları gelip geçer; ancak, bu tür faydalı etkinliklerin etkisi geçmez ve her zaman hatırlanır ve takdir edilir. Kabul etmeliyiz ki, futbolun toplum üzerinde bir etkisi var ve geniş kitleleri etkilemektedir.
Sıradan bir lig maçını bile bütün televizyonlarda koca koca adamlar, gece yarılarına kadar anlatırlar da anlatırlar, tartışırlar da tartışırlar…
– Yok efendim… ofsayttı, fauldü, değildi…vs
İnanın üzülüyorum; gençlik alkolün, kumarın, uyuşturucunun, sigaranın pençesine düşmüş doğru dürüst konuşan, tartışan, program yapan yok; olmalı, olmak zorunda; ya değilse durum hiç açıcı değil.
Başta “YEŞİLAY” olmak üzere Yeşil Beyaz Konyaspor yönetimi ve seyircisi sosyal projeler içinde aktif yer almalıdır.
İnanın “Türkiye Yeşilay Cemiyeti Ankara Şubesi Gönüllüleri” adlı gruptan bir tane beğeni geldi. Yüz binlerce üyesi görünen, adları da bu konuya duyarlı olduğunu düşündüğüm gruplardan sıfır ilgi desem yeri var.
Amacım, kesinlikle beğeni almak değil; bir eğitimci ve insan olarak çok önemli bulduğum bir sosyal soruna karşı uyarı görevimi yapmak; en azından duyarlı olmaktır.
Bazen kendimde “şüphe duyma” duygusu baş gösteriyor; acaba “ben de bir manyaklık var mı” diye; ancak düşünüyorum, taşınıyorum olmadığı kanaatine varıyorum. Çünkü duyarlı olmalıyız, olmak zorundayız! Eğer, toplumumuzun yaşadığı her türlü sorun bizi rahatsız etmiyorsa, işte o zaman biz de bir sorun var, demektir.
Bugün insanımız özellikle de çocuklarımız sigaranın, alkolün, uyuşturucunun hiç olmadığı kadar tehdidi altındadır.
-Öyle değil mi?
Sigara kullanma yaşı 11’lere kadar düşmüş; alkol kullanımı sıradanlaşmış; uyuşturucu araçları çeşitlenmiş ve uyuşturucuya ulaşmak kolaylaşmıştır.
Bunlarla mücadele etmek için toplumun tüm fertleri ve kurumları bu mücadelenin içinde bir şekilde bulunmalı; en azından duyarlı olmalıdır. Her şeyi devlete yükleme kolaylığından vazgeçmeliyiz.
Bu mücadelenin en etkin yapıldığı yer okullarımız olması gerekirken maalesef, “Yeşilay Haftası” nda okullarımızda bazı etkinlikler yapılsa da çok da etkili olduğu söylenemez. Sembolik olmaktan öteye fazla bir katkısı da yoktur. Okullarımız çocuklarımızı sınava hazırlamaktan başka işlere fazlaca zaman ayıramamaktadır.
-Varsa yoksa sınav sınav!...
Bırakınız bir haftayı; alkol, uyuşturucu, kumar ve sigara ile mücadele her alanda her türlü araçla sürekli yapılmalıdır.
“Yeşilay Haftası”nın olduğu, Mart Ayının ilk haftası, aşağı yukarı bütün televizyon kanallarını takip ederim. Hemen hemen birkaç kanalın dışında bu konuya değinene pek rastlamadım.
Sıradan bir lig maçını bütün televizyonlarda koca koca adamlar, gece yarılarına kadar anlatırlarda anlatırlar, tartışırlarda tartışırlar…
– Yok efendim… ofsayttı, fauldü, değildi…vs
– Yazık, çok yazık!
Gençlik alkolün, kumarın, uyuşturucunun, sigaranın pençesine düşmüş doğru dürüst konuşan, tartışan, program yapan yok.
Konuşanlara da belli kesimler; “hayat tarzımıza, özgürlümüze karışıyorlar” diye basıyorlar feryadı!
İçkinin, uyuşturucunun, sigaranın günah olup olmadığına inanmak veya inanmamak kişinin kendi tercihi olup buna karışacak halimiz yok; ancak, hiçbir aklı selim insan çocuğunun içki, sigara ve uyuşturucu kullanmasını istemez.
-Varsa da ben görmedim, bilmiyorum!
Bir anne ve babanın çocuğuna zarar gelmesini istemesi, insan aklı sınırları içerisinde düşünülemez. Eğer, bir ana baba çocuğunun bu zararlı alışkanlıkları yapmasını istiyorsa, benim diyecek bir şeyim olamaz.
-Cinayetlerin yüzde 85’nin,
-Tecavüzlerin yüzde 50’sinin,
-Şiddet olaylarının yüzde 50’sinin,
-Ölümcül trafik kazalarının yüzde 65’nin,
-Aile içi kavga ve geçimsizliklerin yüzde 70’nin,
-Sonradan olan akıl hastalıklarının yüzde 60’nın büyük oranda müsebbibinin alkol olduğu, araştırmalarda ortaya konulurken; sigaranın, uyuşturucunun korkunç zararları herkes tarafından bilinen, inkar edilemez bir gerçekken ben ne diyeyim; siz ne diyebilirsiniz!
Öyle sigaralar görüyorum ki, sigara değil de sanki çikolata! Çeşit çeşit ilgi çekici, özendirici sigaralar üretilmektedir. Bunlara karşı, devlet gerekli tedbirleri almalıdır.
İçimi acıtan bu duygularla “Yeşilay Haftası”na dikkat çekmek için karınca kararınca ne yapabilirim düşüncesi içindeydim. Tam bu sırada Galatasaray- Trabzon maçında Salih DURSUN’un hakeme kırmızı kart göstermesi olayı aklıma geldi. Ben de fırsat bu fırsat dedim;
“Ali Dutal Tüm Türkiye’ye Yeşil Kart Gösterdi” diye onlarca paylaşım sitesinde bir fotoğraf paylaştım. Sosyal medyadaki paylaşımların dışında kendi çapımda bazı girişimlerde de bulundum. Aslında “ÇÖLE YEŞİL ÇALDIM” ama tutmadı.
Nasrettin Hoca Hazretlerinin Akşehir Gölüne yoğurt çalması yani mayalaması nasıl tutmadıysa benim de “Çöle Yeşil Çalma” eylemi de tutmadı.
Bizim memlekette yoğurt mayalamaya “Süte Yoğurt Çaldım” derlerdi. Buradaki “çalma” ifadesi “mayalama”nın karşılığıdır.
Her neyse, “Çöle Yeşil Çalma” tutmasa da yine de çöle bir ağaç dikmek bile bir şeydir.