Konya’nın kadim kültüründe Meram’ın özel ve ayrıcalıklı bir yeri vardır…
Çünkü Meram, Konya’yı Konya yapan en kıymetli hazinelerden biridir. Öyle ki, Konya, büyükşehir olduktan sonra Selçuklu, Karatay ve Meram adında üç merkez ilçe kurulmuştur ancak Konya, büyükşehir olmadan önce de Meram hep var olmuştur.
‘Türbeönünde evi, Meram’da bağı var’ deyimi, Meram’ın tarihinin çok eskilere dayandığının en bariz göstergelerinden biridir.
Meram’a baktığımızda özellikle son birkaç yıldır Meram’ın kıymetli hazinesinin gün yüzüne çıkarılması için verilen emeğin artık meyvelerinin toplandığı zaman dilimine geldiğimizi görüyoruz. Yani 35 yıl öncesinde de Meram vardı, bunun daha öncesinde de…
Turistik açıdan Konya’nın önemli bir merkezi haline gelebilme çabasının bir ürünü olarak bölgede önemli bir destinasyon oluşturuldu.
Şöyle ki, bu turizm rotası içinde 200 civarında pelit ağacı, ağaçlar arasında gezinen sincapları, binden fazla asmanın bulunduğu Meram Bağı ile başlıyor. Sonrasında Meram Lavanta Bahçesi geliyor ki mevsiminde şahane bir görsel şölen sunuyor. Meram Dere Mahallesi’ndeki lavanta bahçesinin hemen yakınında bulunan Kızlar Kayası da muhteşem görseliyle özellikle akşam saatlerinde görenleri mest ediyor. Sonrasında arka yoldan yani Dere Mahallesi’nden Tavusbaba’ya çıkılıyor. Burası da son dönemde ihya edilen bir bölge. Envaı türde et yemeklerinin tadına burada bakabilir, sonrasında Meram Kafe’de soluklandıktan sonra bu turizm destinasyonunun bir sonraki durağı için yola çıkabilirsiniz.
Konya Büyükşehir Belediyesi ile Meram Belediyesi’nin birlikte yürüttüğü proje kapsamında tarihi Meram Köprüsü ve Tavusbaba Türbesi’nin bulunduğu alanı ziyaret etmeden geçerseniz eksik kalır. Zira burası anam babam Meram’ın, eski Meram’ın kalbi niteliğinde bir bölge. Bir dönem atıl kalmış olsa da yapılan düzenleme ile yeniden hayat buldu. Burada bulunan tarihi hamamda da restorasyon çalışması devam ediyor. Burası oyuncak müzesi olarak değerlendirilecek.
Buradan Dutlu Caddesi’ne çıktığınızda Meram Şehir ve Yaşam Müzesi’ne ulaşıyorsunuz. Seydişehir Çevreyolu’na doğru giderken hemen solunuzda kalan binaların içerisinde hakikaten yaşayan Meram ve dolayısıyla yaşayan Konya’yı bulacaksınız.
Buraya gelen yerli ve yabancı misafirler rehberler eşliğinde yaklaşık 2 saat süren bir geziyle, eski Konya evlerinin içinde dolanabiliyor.
Peki buram buram Meram, türüm türüm Konya kokan bu evlerin içerisinde ne var?
Açıkçası ben buradan ne kadar yazsam, fotoğraflarla ne kadar desteklesem de yeterli gelmez. Gidip görmek, rehberlerin anlatımlarını dinlemek en güzeli. Ama merakınızı kısmen giderebilmek adına şöyle kısaca sıralayıvereyim.
- İLEĞEN, IPRIK VE PEŞKİR KULLANIMI
Eskiden evlerin içinde su olmadığı için su hayat adı verilen bahçelerden temin ediliyor ve ihtiyaç halinde ıbrık yardımıyla tasarruflu bir şekilde kullanılıyordu. Fotoğrafta da bu anı betimleyen bir görüntü bulunuyor. Evin hanımı, abdest alan kocasına yardımcı oluyor. İleğen ve ıbrığın yanında kadının sol omuzunda kurulanmak için peşkir detayı da bulunuyor.
- YENİ GELİN ODASI VE ÇEYİZ
Günümüzde kısmen de olsa yaşatılan bir Meram, dolayısıyla Konya geleneği var. Kadınlar ve özellikle belli yaşın üstünde olanlar çok iyi bilir: Çeyiz çakma… Gelinin odası gelin çeyizleriyle süsleniyor. Duvarlara da fotoğraflarda gördüğünüz üzere çeyizleri özenle yerleştirilmiş. Bu fotoğrafta aynı zamanda gelin ve damat detayı da bulunuyor. Damat geline yüz görümlüğü takıyor.
- BEBEK ÇEYİZİ GELENEĞİ
Çeyiz geleneği bebek doğduğunda da yaşatılıyor. Aslında bugünkü manada bebek görmeye gidilirken götürülen ve bebeğin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olan hediyelerin o dönem sergilendiği bir oda yapılırmış. Bebeğe getirilen hediyeler, bebek ve annesinin bulunduğu bu odada sergilenirmiş. Sanmayın ki bu oda çocuk odası. Bebeklik bittikten sonra çocuklara bir oda ayrılmaz, bu oda da çeyizler toplanarak normal bir ev odası olarak kullanılırmış.
- SÜNNET MERASİMİ
Sünnet merasimleri de oldukça ilgi çekici. Bazı gelenekleri bugün de yaşatıyoruz. Önceden at yahut deve sırtına bindirilen çocuk, Mevlana Türbesi’ne götürülüp burada dua edilirmiş. Sonra kısa bir şehir turunun ardından sünnet olacak oğlan eve getirilirmiş. Sünnet operasyonu evde gerçekleştirilmiş. Anestezinin olmadığı bu dönemlerde çocuk acısını unutsun diye çeşitli etkinlikler düzenlenirmiş. Bu oda da sünnet bittikten sonra eski haline çevrilirmiş.
- HACI MÜBAREĞİ GELENEĞİ
Hac farizasını yerine getirenler artık mahallenin yahut toplumun daha saygın, daha itibarlı, daha çok sözü geçen insanları olurmuş. Hacılar gelmeden önce misafir odası hazırlanır, hacılar geldikten sonra hac mübareğine gelenlere de zemzem ve hurma başta olmak üzere çeşitli ikramlarda bulunulur ve hediyeler takdim edilirmiş. Aslında bu geleneğimizden de vazgeçmiş değiliz. Fakat eskiler daha bir güzel…
- KIZ İSTEME MERASİMİ
Görücü usulü evlenmenin yaygın olduğu, oğlan tarafının kız tarafını, kız tarafının oğlan tarafını sessiz ve derinden araştırarak ‘bize münasip mi?’ sorusuna cevap aradığı dönemler… Kız tarafı oğlan tarafına haber salıp şerbet içmeye çağırdığında evlilik sürecine ilişkin detaylar bu şekilde konuşulurmuş. Tabi kız tarafını da oğlan tarafını da iyi bilen, aralarında bir anlaşmazlık çıkarsa arabuluculuk yapabilecek bir söz eri de bu görüşmede yerini alıyormuş.
- HASTA ODASI VE HASTA BAKIMI
Ömrünün son demine gelenler, hastalanıp yataklara düşenler, modern tıbbın olmadığı dönemlerde geleneksel tedavi yöntemleriyle tedavi edilmeye çalışılırmış. Bu süreçte hastanın hem sağlığı hem de huzuru için ona bir oda hazırlanır, bu odada tüm bakımları hassasiyetle gerçekleştirilirmiş.
- KEÇİ POSTUNDAN YOLLUK YAHUT NAMAZLIK
Neredeyse en az birkaç küçükbaş, bir büyükbaş hayvanın bulunduğu, evin süt ve süt ürünleri ile et ihtiyacının bu yolla karşılandığı dönemler… Etlik olarak kesilen koyun veya keçinin derisi de değerlendiriliyor, belli işlemlerden geçirildikten sonra ya namaz seccadesi ya da yolluk olarak kullanılıyormuş.
- EVLERİN ALTI ATÖLYEYMİŞ
Evler o dönemlerde şimdikinden daha işlevsel, daha çok iş gücü isteyen bir yapıya sahipmiş. Meram’ın birçok evinin alt katında küçük bir atölye bulunur, bu atölyede ip eğrilir, dokuma tezgahında halı, kilim ve benzeri dokunurmuş.
- AŞEVİ VEYA AŞANE
Geleneksel Meram evlerinde ve yine hatırlatayım Meram’la birlikte tüm Konya evlerinde suyun olmadığı dönemlerde bugünün mutfağı olan aşevi ya da aşane de hayat adı verilen bahçenin içerisinde olurmuş. Tüm gıda ihtiyaçları burada karşılanır, bütün mutfak eşyaları da burada muhafaza edilirmiş.
- EMME BASMA TULUMBA VE ÇINGIRAKLI KUYU
Suyun olmadığı yerde hayat olmaz. Haliyle hayat adı verilen avluya hayatı veren de aslında sudur. Her hayatta bir emme basma tulumba, birçoğunda da çıngıraklı kuyu bulunur; bu tulumba ve kuyu ile de hem evin hem de hayatın su ihtiyaçları karşılanırmış.
- HAYATTA İNCE DÜŞÜNÜLMÜŞ ÖZEL BİR DETAY
Belli bir yaşın üstünde olanlar hatırlayacaktır… Hayat adı verilen avlu veya bahçede üzerinde Oruçoğlu, Zade, Vita ve benzeri birçok markanın bulunduğu yağ tenekeleri belli başlı yerlerde konumlandırılmış olurdu. Bu yağ tenekelerinin içinde ise çeşit çeşit çiçekler yetiştirilirdi.
- GEÇMİŞİN DEĞERLERİ GELECEĞE AKTARILIYOR
Bizi biz yapan şey kültürümüz ve geleneklerimizdir. Dünden gelen bu güzel kültürel ögeler ve geleneklerin yarınlara aktarılması için hiç şüphesiz bugünün hafızasında da yer alması gerekir. Bu anlamda Meram Şehir ve Yaşam Kültürü Müzesi’ni şehrimize kazandıran Meram Belediye Başkanı Mustafa Kavuş ve onun nezdinde emeği geçen herkese bir Konyalı olarak teşekkürlerimi sunuyorum.