İlk hatalar yapanın, ikinci hatalar onlara izin verenlerindir. Hata istemeden yapılan veya yanılmadan yapılan davranışlardır. Küresel seviyede insan davranışları giderek çığırından çıkıyor. Bunu sosyal veya ferdi temelde durdurmaya güç yetmiyor. Oyda, çevre-insan irtibatı, toplum-çevre sağlığı, tüketim kontrolü; tüm bunlar, huzurlu ve müreffeh yaşamak için elzem değerlerdir.
İnsanımız gerek ferdi, gerekse de toplumsal olarak yapılan yanlış davranışlara çok hassas değildir. Diri ve modern toplumlar bu tür yanlış davranışlara örgütlü veya ferdi tepkilerle karşı koyar. Bizde çoğum “nemelazım” der. Bu anlayış kendini, çevresini ve yaşadığı vatanını ciddiye almamak demektir.
Yaşadığın ev Konya merkezinde, son yılların en iyi parklarından bir olan ve birçok görevi (yeşil alanlar, çocuk parkları, oturma grupları, yürüyüş ve bisiklet yolları, basket, voleybol, masa ve ayak tenisi) bir arada yapan Şefik Can Parkına yakın bir yerde. Hemen her gün bir şekilde bu parkın içinden geçerim. Konya Büyükşehir ve İlçe belediyeleri bazı icraatları tenkit edilir olsa da çok iyi hizmetler yapıyor. Şefik Can da oldukça güzel ve geniş hizmet anlayışı ile yapılmış, yaklaşık 1 km uzunluğunda ki caddenin tek tarafında uzanan bir Park.
Bu güzel ülkede değişik yaşta ve statüde yaşamak istemeyen ve yapılan hizmetlerden memnun olan veya olmayan insanlar dahi bu parkta kahvaltı veya piknik için biraraya gelerek eğlenirler. Böyle bir ortamda yürüyorum ancak her zaman olduğu gibi içim yanıyor. Her haliyle üzülmemek elde değil. Neden biz, ülkemizin, çevremizin, parklarımızın, ormanlarımızın, özellikle de vatan olmanın ve vatan kalmanın 2 gerçek değeri su ve toprağın kıymetini bilmiyoruz.
3 kademede hizmete açılan ve henüz yeni sayılacak bir durumda parkta kullanma alanlarında yapılan tahribatlara dayanmak zor. Hele de o kauçuktan yapılmış yürüyüş yollarında, ağır motorsiklet ve bisikletlerin pist alanı gibi kullanılmasına ne demeli. Yer yer açılan koca deliklerle patlayan pist adeta köstebek yuvası. Yeşil alanlar üzerine serilen koca halılar, kilimler, üzerinde ağır tüpler ve çaydanlıklar sandalye, hatta koltuklar; koca yemek tencereleri ve poşetlerle dolu gıdalar. Üzerinde top oynanan, hatta bisiklet ve motorsiklet sürülen, üstüne üstelik çekirdek kabuklarıyla kurutulan yeşil alanlar. İşin en acı yönü de, kendisi, vatandaşı, insanı, spor yapsın, eğlensin diyerek ailelere tüm bu güzellikleri yapan iktidar belediyelerini, iktidarı ve de sunulan hizmetleri beğenmeyen bir kısım vatandaş.
Masa tenisi üzerinde tenis oynamak yerine masa üzerinde sigara içen ve çekirdek çitleyen bir grup gence yaptıklarının doğru olmadığını söylediğimde, ne yaptıklarının farkında olmayarak gülüyorlar.
İyiler de var tabii ki. Parkta ki yeşil alanda zaman zaman gördüğüm köpek kakası beni oldukça rahatsız ediyordu. Bir seferinde elinde tasması ile köpek gezdiren bir adamın köpeği kakasını yapıyordu. Çok defa gördüğüm kakayı da bu köpeğin yaptığını düşünerek kızgın bir şekilde adama ve cins köpeğine öfkeyle baktım. Köpek sanki beni okudu, kızgınlığımı hissetti; bana dönerek hırlamaya başladığında daha da kızdım. Adama, modern insanlar köpeklerinin kakasını almak üzere yanlarında poşet taşır, pisliği çöpe atar karşılığında, haklısınız, deyince de doğrusu hem şaşırdım, hem de memnun oldum.
Aradan birkaç gün geçti. Aynı adam köpeğini gezdiriyor. Kakasını yapan köpeğin, maddesini poşete koydu. Sevinmiştim, kızgın da değildim, sözüm tesirini göstermişti. Köpek bu sefer beni yine okudu ve havlamadı. Adama teşekkür ettim, tanıştık da. Eski bir futbolcu, öğretmen emeklisi imiş.
İnsan olarak önce evimizde, sonra sokakta, işte, her yerde üzerimize düşen vazifeleri yapalım ki tüm ülke güzelleşsin. Sonra da yanlış işlerde her kime olursa usulünce söz söyleme hakkımız olsun.