Ne çok erteliyorsunuz, sevdiğinize sevdiğinizi söylemeyi. Kaybedince de bakmadığınız gözleri sevmeye başlıyorsunuz. Gözleri çok güzeldi değil mi? Yok yok gözleri güzel falan değildi aslında ama öldü ya güzel diye methiye düzeceksiniz, sözde üzüntünüzü dile getireceksiniz. Değil mi ki; “kör ölünce badem gözlü olur” değil mi ki kaybedilen değerlenir. Ne yazık ki çelişkilerle dolu bir milletiz. Arayıp sormayız, halinden haberdar olmayız, haberdar olsak bile yarınlar yüzünden umursamayız. Taaaki ölünceye kadar. Ölünce de süslü sözler, methiyeler düzer, hatta timsah gözyaşları bile dökeriz.
Kaybettikten sonra badem gözlü olsa ne olur, olmasa ne olur? Yüzüne gülmediğiniz insanın arkasından timsah gözyaşları dökseniz ne olur, dökmeseniz ne olur?
Belki de gerçekten üzülür, aramadığınız, ihmal ettiğiniz için pişman olursunuz, “keşke” gibi şeytani bir sözle avuntu beklersiniz. “Keşke arasaydım, keşke ziyaret etseydim, keşke söyleseydim” diye.“Keşke yaşasa her an ziyaret eder, yanında olurdum” dersiniz. Vallahi yalan. Bu kaybetmiş olmanın verdiği basmakalıp sözdür. Çünkü tekrar dönse aranıza yine bir selamı, küçük bir mutluluğu esirgeyeceksiniz. Çünkü mazeretleriniz vardı, işiniz vardı ve zamanınız yoktu. Sağlığında ve başarılarında hep yanındaydınız ama ya menfaatiniz bitti ya da bu haliyle size bir faydası dokunmayacağındandır, ona zaman ayıramayışınız.
İnsanoğlu işte. Hiç bir şeyin değerini varlığında anlayamaz, varlığında değerlendirip mutlu etmeyi ve mutlu olmayı düşünmez. Hep bir şeyleri eksik bırakır, hep yarınları bahane eder ama yarınlar bitmezken, kendisinin ve çevresindekilerin bittiğinin farkında değildir.
Ne olur ikiyüzlü olmayın ve pişmanlık da duymayın. Pişmanlık duymamak ve riyakâr olmamak için yaşarken gözlerine bakıp gözlerini güldürün ya da ölünce methiyeler düzmeyin.
Unutmayın! Hanginizin yarına çıkacağını Allah bilir. Ölüm her an peşinizde. Her an can kapınızı çalabilir ve “gidelim mi” demeden can kuşunuz uçar gider.“Dur can kuşum, daha yapacaklarım var” da diyemezsin. O yüzden hazır olun ve acele edin. Birinizden birisi yolcu, ya onlar gidecek ya da siz.
Kime iyilik edecek, kimin gönlüne dokunacaksanız acele edin.
Gönlünüzü Hakk’a döndürmeye, hakkı savunmaya acele edin.
Tövbe mi edeceksiniz, vakit var demeyin, acele edin.
Kimi seviyorsanız, sevdiğinizi söylemeye acele edin.
Arkanızda kırık dökük kalp mi bıraktınız, toplamaya, tamir etmeye acele edin.
Kimi üzdüyseniz sevindirmeye acele edin.
İnsanlar ölünce ruhunu şâd etmeyin, yaşarken gönlünü şâd edin.
Vakit kalmadı. Yarın yaparım dediğiniz kaç yarın geçti. Sizin için veya onlar için belki bir yarın daha yoktur. Belki şu an son an’ınız, yaşadığınız dünden kalan son yarınınızdır, bilemezsiniz.
Onsuz kalınca, hayatınızı “keşkelere” boğmayın, faydası yok artık.
O yüzden “yapacağım” demeyin “HEMEN YAPIN”…