Siyaset, tarih boyunca bir nevi gösteri sanatı oldu. Mikrofonlar önünde büyük laflar eden, kameralar karşısında samimiyetle poz veren, halkın her derdine çözüm bulma vaadiyle çıkıp konuşan siyasetçilerle dolu bu dünya... Ancak bu gösteriyi izleyen bizler için önemli bir ders var: Kör ve sağır olmak.
Neden mi? Çünkü siyasetçiler bir meseleye çözüm bulmaktan çok, görünür olmaya, halkın gözünde “iyi adam” ya da “kurtarıcı” rolüne bürünmeye odaklanıyor. Bunu yaparken söyledikleri büyük sözler ve sergiledikleri duygusal gösteriler, çoğu zaman ardında gerçek bir çözüm planı barındırmaz. O yüzden bir siyasetçiyi dinlerken kör taklidi yapmamız gerek; çünkü gözlerimiz önünde ne kadar parlak fikirler sunulsa da çoğu zaman yalnızca bir gösteri izliyoruz.
Örneğin, bir siyasetçi çıkıp en derin toplumsal sorunlarımız hakkında umut dolu vaatler sıraladığında, gözlerimizi kapatıp gerçeği görmemek, onun coşkulu ifadelerine kapılmamak belki de en iyisi. Onun sahte umutlarına gözlerimizi kapatıp, süslü kelimelerin ardında gizlenen boşluğu anlamaya çalışmalıyız.
Peki ya siyasetçinin hareketleri? İşte burada sağır olmak gerekiyor. El kol hareketleri, vurucu mimikler, kimi zaman gözyaşları... Tüm bunlar, siyasetçinin karşımızda ne kadar “samimi” olduğunu kanıtlamak için sahneye koyduğu tiyatronun parçaları. Halbuki biz bu gösteriyi görmeyip yalnızca gerçeğe odaklanmalıyız. Ellerini masaya vurduğunda ya da dudaklarını öfkeyle büktüğünde sesini duymamalı, tüm bu hareketlerin yalnızca bir senaryonun parçaları olduğunu bilmeliyiz. Bu sağır taklidi, siyasetçinin bizi manipüle etmesine izin vermemek adına en güçlü kalkanımız olabilir.
Tercih sizin ama bence, siyasetin gürültülü arenasında kör ve sağır olmak, düşüncelerimizi koruyabilmenin, sözlerin ötesinde gerçekleri görebilmenin en güvenilir yolu.