“KORKU” SİLAHINA SARILMAK…

Mustafa Balkan

Bilim adamları, şempanzelerin “aslan” ve “kartal” sesinden nasıl korktuklarını nasıl araştırıp buldularsa, âdemoğlu da, yaratıldığından bu tarafa neden, niçin, nasıl ve kimden korkması gerektiği hususunda devamlı olarak imtihana tabi tutulmuştur.

İnsanlık ve kavimler tarihi incelendiğinde korkunun insanın tabiatında var olan bir şey olduğu ortaya çıkar. Meselâ bir çocuk, kapıdan yılan ve aslanın geldiğini görse onlarla oynamak ister ev korkmaz. Ama yanında anne ve babası varsa, onlar hemen endişeye kapılırlar ve çocuklarını korumak adına korkularını belli ederek telaş içerinde bir oraya bir bu tarafa endişe içerisinde çareler aramaya başlarlar. Çocuk da yılan ve aslanın korkulacak yaratık olduğunu baba ve annesinin hareketlerinden yola çıkarak anlar.

***

Batı (hristiyan dünyası), 18. yüzyıldan itibaren teknolojik gelişmeler sayesinde “korku” silahını, daha çok düşman olarak gördüğü ve bildiği Doğu (İslâm âlemi) ve dünyaya altı asır adaletle nizâm vererek hükmeden Osmanlı Devleti ve “Türkler geliyor” korkusunu yenmek için kullanmaya başladı.

XX. Yüzyılın sonlarına doğru Hollywood filmlerine bakıldığında cinsellik kokan ve korku içerikli sinema filmlerinin piyasaya sürüldüğü görülür. Hristiyan ve Müslüman ayırımı yapmadan halkları, insanları “Allah korkusu” yerine başka şeylerden korkmalarını sağlamak için korku filmleri çeviren Hollywood; ayrıca bir proje ürünü olarak televizyon ekranlarından bir odadan canlı olarak verilen “biri sizi gözetliyor” gibi şeyler de devreye sokulmak suretiyle kağıt doların üzerinde bulunan piramit içinde “göz” unsurlarıyla da kitlelere masonik mesajlar da veriliyor.

Batı uygarlığı ve küresel güçler, dünyayı yöneten şirketlerini ayakta tutmak için kurduğu film ve media endüstrisini de devreye sokarak korku silahının her türlüsünü kullanıyorlar.

Bunlar arasında terör en başta geleni.

Osmanlı’nın devamı olan ve BİR’den BİR’e uyanma emareleri baş gösteren Türkiye’yi dize getirmek ve belli bir kiloda tutmak için ASALA’yı, sonra PKK’yı ve şimdilerde IŞİD’i kullanan küresel güçler (Amerika-AB), birlik ve beraberliğimizi bozmak, bizi birbirimize düşürmek ve vurdurmak için her yola başvuruyor.

İstanbul Atatürk Havalimanında patlatılan canlı bombalar da bunlar arasında. Bu, adına isterseniz “üst akıl” deyin isterseniz “emperyalist küresel güçler” ile onların içimizdeki maşalarının Ebû Leheb misali elleri kurusun ve kahrolsunlar.

Allah’ın lâneti onların üzerine olsun!

***

“Türkler geliyor” kokusunu yüzyıllarca yüreklerinde hisseden ve eğitim yoluyla çocuklarına ilkokuldan itibaren öğreten Avrupa, açlıktan, savaştan ve Osmanlı’dan son derece korkmaktadır. Mülteci akınından son derece ürken Avrupa, Türkiye’nin zayıf tarafını bularak ne yazık ki mülteci kozunu kullandırmaktan “terör” silahını kullanarak vazgeçirmiştir.

Türkiye’yi yönetenler harici politikada “hamaset” ile bir yere varılamayacağını anlayarak reel politikaya geri dönme yoluna girmişlerdir. Fazla düşman kazanmamak adına olumlu gelişmelerin yaşandığı bir zaman diliminde patlatılan bombalar, Türkiye’yi Ortadoğu’da ve dünyada yalnızlaştırmaya yöneliktir. Türkiye, oluşturulan yeni dünya düzeninde bir 100 yıl daha kaybetmemek adına kendi siyasi ve ekonomik gücüne ve stratejik konumuna göre oyun kurucu olmak için de çaba gösteriyor.

Biz de korku silahını yerli yerince kullanmak ve ona sarılmak zorundayız.

GÜNÜN TİVİTİ

Gazze @ThisIsGaZa: “Ben Türkiye için dua ediyorum”.

AZİZİM DİYOR Kİ…

“Allah’tan korkandan her şey korkar. Allah’tan başkasından korkanı Allahû Teâlâ her şeyden korkutur.” (Ebû’ş-Şeyh’den rivayet edilmiştir)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.