Korkun yanmaktan!

Rasim Atalay

Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiği bugünlerde adeta gölge kovalıyoruz.

İşin uzmanları tarafından yapılan değerlendirmelere göre Türkiye genelinde son yılların en sıcak yaz mevsimi yaşanıyormuş. Yine aynı uzmanlar hava sıcaklığına bağlı olarak önü alınamaz yangınların çıkabilme ihtimalinin arttığını, güneşin yakıcı etkisi ile birlikte sıcak havanın yangın ihtimalini artırdığını söylüyor.

Amerika’nın Havai adalarında çıkan ve günlerdir devam eden yangında yüzlerce insan hayatını kaybetti. Yangını söndürme çalışmaları devam ediyor ancak henüz kontrol altına alınabilmiş değil.

Türkiye’ye dönüp baktığımızda ise son bir aylık süreç içerisinde doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine ülkemizin dört bir yanından orman yangınlarıyla ilgili haberleri duyuyoruz.

Diğer yandan Konya Ovası’nda da tarım arazilerindeki bitkilerin olgunlaşmasının ardından kuruyan otlar da yangın ihtimalini artırıyor. Bazı yangınlar tabiatın kanunu olarak kendiliğinden oluşagelse de birçok yangın olayında doğrudan insan elinin varlığını görmek mümkün.

Sonuçları ön alınamaz boyutlara ulaşabilen yangınlara karşı her an dikkatli ve tedbirli olmak gerekiyor.

Öyle ki yangınlar sadece ıssız bucaksız ortamlarda değil insanların yoğun olarak yaşadığı şehir merkezlerinde de etkili olabiliyor.

Önceki gün akşam saatlerinde Selçuklu ilçesi Parsana Mahallesi’nde yaşanan yangın bunun en bariz örneği…

Bir sitenin yakınında bulunan boş arazideki otlar henüz tespit edilemeyen bir nedenle alev alıyor. Yangın büyüyor. Yakınlarda bulunan bir sitenin bahçesindeki çam ağaçlarına sıçrıyor. Yangın kısa bir süre içerisinde büyüyor. Daha ‘eyvah yangın çıkmış’ demeye fırsat vermeden hızla ilerlemeye devam ediyor. Yangını gören vatandaşlar durumu itfaiye ekiplerine bildirmek için uğraşırken, ateş büyüyor ve park halindeki bir araca da sıçrıyor. Neyse ki aracın sahibi o an evinde olduğu için aracına müdahale ediyor. Kıvılcımları söndürüyor. Aracını başka bir yere çekiyor. Daha büyük bir hasara mahal verilmesini engelliyor. Ardından olay yerine intikal eden itfaiye ekipleri yangının daha da büyümesini önlüyor, söndürüyor…

MANEVİ BİR YANGIN DAHA VAR

Maddi olarak yangınların ne kadar büyük zararlar verebileceğini tecrübe ederek öğrenmiş olsak da tedbirler konusunda kendimizi yeniden dizayn etme noktasında noksanız. Tabi maddi yangınların yanında bir de bu yangının manevi boyutu var. Toprağın altı var. Ahiret var. Dünyamızı yakmayalım tabi ama ahiretimizi de yakmayalım.

Bugünlerde şehir genelindeki birçok parktan, yeşil alanlar ve mesire alanlarından dumanı tütmeyen bir yangının sinyalleri geliyor. Gencecik insanlar bu yangının içerisinde yanıyor.

Kullanılan çeşitli maddeler, uyuşturuyor… Yangına sürüklüyor gençleri. Küçücük bir kıvılcım, tahammül eşiği dibe vurmuş insanları birbirine düşürüp, büyük yangınları da beraberinde getirebiliyor.

Kızlı erkekli gruplar bu parklarda uygunsuz halleri ile dikkat çekebiliyor. Şehrin orta yerinde, elalemin içinde her türlü uygunsuz ve ahlaka mugayir hallerde bulunabilen gençlere küçük bir uyarı, en küçük bir müdahale çok büyük tepkilere ve dahi fiziki müdahalelere bile yol açabiliyor.

Bilmiyorum bu gençlerin anneleri babaları yaşananlardan haberdar mı? Haberdar değillerse bir eyvah, haberleri var ve müdahale edemiyorlarsa eyvah ki ne eyvah…

Güvenlik güçlerinin dahi kanunlar ve nizam ölçeğinde yapacağı müdahaleleri engellemeye çalışan gençlerin bu halleri anlık olarak çevrede uyandırdığı rahatsızlığın yanında, gelecek adına da büyük kaygıları ve endişeleri beraberinde getiriyor.

Allah neslimizi korusun. Bizleri de önce kendini bilen, doğruyu arayan, ahlaklı bireyler olmaya yönlendirsin. Sonra evlatlarını milli ve manevi değerlerle bezenmiş, topluma faydalı birer birey olarak yetiştirmeyi nasip etsin. Yoksa bu yangın, hepimizi kül eder.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.