Ya rabbi kalbimin dağınıklığından sana sığınırım. Korkunun kederin kalbime seni unutturmasından korkarım. Acım şükrümün önüne geçerde isyan olurda, kalbimdeki notaların yer değiştirip dağılmasından korkarım. Burnumdaki korkunun cesaretimi elimden almasından korkarım.
Korkularım aya güneşe endişe verse de, korkularımın adıdır cesaret. Attığım adımlar korkularımın oluşturduğu misk kokusu ile cesarete bürünür yürüdüğüm yolarda. Korkumun bittiği yerde haz duyarım perde perde. Zamanım hazlarımın cesareti olur birden ve korkularım hep cesarete götürür.
Kaybolduğumuz bu hakikat yolculuğunda hep bir yerlere varmak için yürüyoruz belki hakikate samanyolu bedevisi olarak adım atarız diye belki içimizdeki o korkuyla dua çiçeklerimiz üşümesin diye yürürüz. Aliya İzzetbegoviç Bosna savaşının en şiddetli zamanlarında şehir bombalanırken bir kadın ona “Korkmuyor musun ?” dediğinde kadına şu cevabı vermişti: Korkuyorum ama yürümek için nedenlerim var.
Yürümek için bir nedeni bir korkusu olmalı insanın. Yitirmek tekrar kazandırmalı insana. Bazen gidebilmeli bazen kalabilmeli. Bu yolda korkunun içinde cesaret sarmaşığına dönüştü bir an olmalı. İşte kalbimin dağınıklığı yitirdiklerimin içimde kocaman bir sevda acısı olan kara ömrüme vuran suyumu hararetlendiren kalbimi titrettiği bir anda korkumun adı oluverir cesaret.
Ömrüme ömür olacak ve yolumda yeşeren cesaret filizleri, korku tohumları oldu birden. Ve nedenlerimin olduğu yolculuk kervanına katıldı yüreğim. Bir heybe verdi bu kervanın başı olan mihmandar ve kocaman cesaret koydu heybeme.
Kalbimdeki hanımeli kokusu hanımeli olan bir ses oldu heybemde ve benzemedi hiçbir sese, acım şükrümün önüne geçemeyip gözlerimde şükür damlası oldu. Kalbimde yeşil notların oluştuğu burnumda hakikatin kokusu ve hakikate giden Dürr-i Yekta tozu esmeye başladığı gözlerimde korkunun ışıltısı yüreğimde aşkın cesaretini hediye etti. Kalbimdeki kocaman dağınıklığın yerine en güzel dua yer aldı.
Ya rabbi kalbimin dağınıklığından sana sığınırım. Sana sığınırım aynı Hz. Hamza gibi yüreğinde hakikat aşkı korkuyla yüreğini sarmışken sevdası onu kocaman bir arslan yapıp aşkı için, yürümek için bir neden olmuştu. Aşk kervanında korkum kalbimde dağınıklık oluştururken içinde yüreğini sınayan bir taahhütle yola çıkan bir aşk mektubu olmuştur Hz. Ömer gibi korkunun adı olur cesaret
Korkularım hakikat yolunda hanımeli kokusuyla cesaret olur ve yeni koku notalarıyla sılam sevdam olur hakikat sevdama nar olur, nur olur. Ve beni sevda bölüğünde kıdemli asker yapar yüreğim silahım oluverir birden seslenir nar olan nur olan yeni koku notalarına ses olan hanımelime.
Ey benim tabibi tacidarım gün dönümüm korkuyla sarılan bir yürek iken hakikate giden cesaret kızıl kıyametten önce cesaretle yürüyen bir yoldaş olur.
Ve korkunun adı oluverir cesaret anne olur o yoldaki yolcu baba olur. Sevda olur çocuk olur cesaret dünyasına ışıldayan mimin bir korku olur. Aşk olur ve bürünür her hakikat yolcusu gibi cesaret sarmaşığına. Sımsıkı sarılır korkularına hakikate cesaretle götürsün diye…