Korona İle Saklambaç Oynamak!

Erol Sunat

Bazılarımız hâlâ, bana bir şey olmaz deyip kısıtlamalara, maske takmama, sosyal mesafe kuralına uymama noktasında kuru ve kısır bir inatlaşma içerisinde…

Resmi rakamlara göre hayatını kaybedenlerin sayısı ülkemiz genelinde 15 bine dayandı.

Günlük pozitif çıkan vaka sayısı 30 bin ve üzeri…

Ölümle şaka olmuyor!

Korona ile saklambaç oynamak ise akıl kârı değil!

Akıllı insan işi değil!

Köşe -bucak saklambaç oynamaya çalıştığımız Korona, her nereye saklanırsak saklanalım bizi bulmuyor mu?

Bulsa da, biz bu saklambaçtan ucunda ölümde olsa vazgeçmiyoruz!

Amerika ve İngiltere’den farkımız yok!

O ülkelerin insanları da, kısıtlamaya karşı koyan gösteriler yaparken, kuralları hiçe sayıyorlar!

Sonuç ne mi?

Dünyanın en çok ölüm oranı Amerika’da…

Avrupa’da ise İngiltere’de…

İnsan bile bile gözü kapalı, ölüme gider mi?

Korona konusunda neredeyse konuşulmayan kalmadı.

İkazlar yapıldı.

Rakamlar verildi.

Şehirlerimizin hali ortada...

Sosyal Medyada, hayatını kaybeden insanlar o kadar çok paylaşılmaya başladı ki, bu durumdan ders alamamak akıllara ziyan bir konu…

 

*****

Biz yaşanan bütün acı olaylara rağmen, halen cenazeme gelmedi…

Taziyeye gelmedi…

Düğünüme-derneğime gelmedi…

Kapımızı açmadı..

Oğlanın asker uğurlamasında yoktu…

İnsan hiç olmazsa kızın nişanına gelirdi demenin derdindeyiz.

El insaf!

Bunun adı nedir?

Bunun adına ne diyelim?

Ne dersek diyelim, olmaz olsun böyle anlayışlar ve yaklaşımlar!

Gelmediler hakkımı helal etmiyorum diyor adam!

Etmezsen etme!

Gelen hem kendini riske atıyor, hem de gelmekle orada kaç kişi varsa hepsini birden…

Gelmeyince küsmüşler!

Varsın küssünler!

Küsmek riskleri azaltıyorsa, Korona etkisi kalmayıncaya kadar küs olalım, küs kalalım!

 

*****

Misafir kabul etmeyin deniliyor.

Kim dinliyor ki…

Bugünler misafirliğe gidilecek, misafir kabul edilecek günler değil!

Ben gittim, bir şey olmadı.

Bize gelenler oldu, yine bir şey olmadı.

Demek ki olmuyormuş diyenlerin yaşadığı bir ülkemiz var!

Hatırımı saymış gelmiş diye seviniyor, hatırımı saymadı diye kırılıyoruz!

Zaman, alınganlık yapma zamanı değil!

Korona, kalabalıkları seviyor, nerede bir kalabalık görse dalıyor içine…

Kıpkırmızı kesilen şehirlerimiz ve bölgelerimiz var.

Acil işiniz yoksa, sokağa çıkmayın deniyor, bize hiçbir şey olmaz diyenler cümbürcemaat sokakta.

Hem maskesiz, hem kolkola, hem yan yana…

Özellikle maske konusunda berbat bir vurdumduymazlık yaşıyoruz.

Maskenin kolunuzda ne işi var?

Kola takmanın esprisi ne?

Korona, ağız burunu bıraktı da, koldan mı bulaşıyor?

Maskenin çene altından ne işi var?

Mevzu sigara içmek, bir şeyler yemek ve daha net konuşmak mı?

Ya da cebinizde, çantanızda ne arıyor?

Unutmuşum, farkında değilim. Çok dalgınım. Tabi ki maskem var…
Cebimde… Çantamın içindeydi, işte buldum. Maske sormuştunuz değil mi, demek için mi?

 

*****

Bayağı bir alemiz amma, bu alem artık Koronalı bir alem.

Bazıları maske bizi çok sıktı diyor!

Yetti artık, bulsunlar Koronanın aşısını artık diye isyan edenlerde çoktu.

Aralık geldi, Korona aşısından da, ilk haberler yağmaya başladı.

11 Aralık gününden itibaren başta sağlık personelimiz olmak üzere aşı vurulmaya başlanıyor.

İnsanlar aşı ile birlikte neyi mi soruyorlar?

Hoş geldin aşı, güle güle maske diyebilecek miyiz, benzeri sorular.

Farkındaysanız hastalık hiç olmadığı kadar pik yaptı.

Bulaşma riski olan her yere hastalığı taşıdık.

Bu arada test fiyatlarındaki çelişki halen çözülemedi. Özel hastaneler, Sağlık Bakanlığının vermiş olduğu fiyatı uygulamıyor. Koyun can derdinde, kasap et derdinde derler ya…

Öte yandan, Doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız tahminler ötesi yoruldu. Korona ile bizim için cansiperane savaşan sağlıkçılarımızın, yüzünü güldürmekte geç kalıyorsunuz sevgili büyüklerimiz!

 

*****

Vakalar çoğalma ötesi patladı. Pozitif tanılı insanları hastaneye ulaştıran, yada hastaneden evine en yakın durağa kadar taşıyan toplu ulaşım araçları, tabiri caizse virüsü taşıyan, ileten, şehrin her tarafına ulaştıran araca döndü.

Özellikle Büyükşehirlerimiz bu riskle beraber kırmızıya boyandı.

Yoğun bakım yatakları ful dolu denirken, yok denilen yatakların para karşılığı bulunduğu ve temin edildiği şayiaları tur attı. İftiraysa çok kötü, gerçekse çok daha kötü!

Korona her Allah’ın günü hepimizi imtihan ediyor.

İnsanlık dersi gibi oldukça önemli bir dersten öylesine sınandık ki, neredeyse geçenimiz yok!

Bizi sadece Korona vurmadı!

Enflasyon vurdu!

Yokluk vurdu!

Maddi imkansızlık vurdu!

En güvendiklerimiz, söz verenlerimiz vurdu!

Vicdansız, merhametsiz fırsatçılar vurdu.

Bu insanlara dur demeyenler vurdu.

2020 yılı her Allah’ın günü vurgun yediğimiz bir yıldı.

Öyle bir noktaya geldik ki, suç sadece bende mi, ihmal sadece bende mi diye sorular sormaya başladık.

Madden, manen çok canımız yandı. Kayıplarımız çok. Telafisi imkansız olanlar da var, telafisi için destek olunması gerekenlerde.

Ancak, en güzeli kırmadan, dökmeden, incitmeden, tartışmadan teselli etmek, teselli edebilmek.

 

 

 

 

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.