Bu yapılanlara başka ne denir ki? Sağlık Bakanımız, Ülkemde Korona virüsü salgını ile ilgili süreci çok iyi yönetmesine rağmen malum çevre bu açıklamalarla ilgili bir türlü kendilerini yenemedi, bilgilendirmelerle tatmin olmadı, hep kendi kafalarındakini yazdı ve oynadı.
Yok, ülkenin her yanını Korona sarmışmış; yok, hastaneler vakalarla dolup taşıyormuş, yok, bakanlık ve hükümet yasaklar getirmişmiş; yok toplumla alay ediyormuş; yok yalan söylüyorlarmış gibi inanılmaz açıklamalara şahit olduk.
Bu arada değişik yerlerde hasta nakillerini montajlayarak Korona vakası şeklinde göstermeler de işin ve tezviratın bir başka boyutu olarak sunuluyor.
Salı akşamı Sağlık Bakanımızın ilk Korona vakasına rastlandı haberi ile ilgili sosyal medya hareketleri ve hakaretleri artık “Hükümet düşürme” noktasına kadar geldi.
Hele de yakın ve dost bildiğim birinden tarafıma bir ses kaydı gönderildi ki, nutkum durdu. Tabii ki gereken cevabı aldı ancak “beyefendi beni bilgilendirmek” için göndermişmiş de affetmeliymişim.
Bir bayan tüm ülke halkına sesleniyor. Çok emin yerden aldığını söylediği bir yalanla toplumu provoke etmeye soyunuyor. Yalanın bini bir para. Bayan kendisini “Nisanın annesi” olarak tanıtıyor. Müşterisi olan bir hemşireden aldığı habere göre Virüs Acıbadem Maslak’a kadar gelmiş, İstanbul’da birçok hastane karantina altında, yasak olduğu için açıklanmıyor, okullar 15 gün tatil edilecek” şeklinde devam ediyor.
Daha da kötüsü “marketlerden evlerimize gıda stoku yapılmasını ve yağmalama olacak, çünkü insanlar dışarı çıkamaz hale geleceğini, İstanbul’da virüsten birçok ölüm olduğu, özellikle de Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesinde de birçok ölüm olduğunu da açıklayarak tezvirata devam ediyor.
Birkaç gün önce bu cinsin de dâhil olduğu “Kadınlar Günü” nün yüz karası, birisi , tüm toplum gıda stoku yapmaya çağırdığı gibi “yakın zamanda marketlerde yağmalamalar başlayacak” çıkışı ile de artık bardağı taşırıyor. Yeterince sakin olan bir insanın dahi çileden çıkması işten değil.
Açıklamanın birinci bölümü yalan da olsa normal bir muhalefet görüşü olarak görülebilir ancak ikinci bölümü yani “yağmalama ve stoklama” ya çağrı tam bir “isyana çağrı” olarak kabul edilmelidir. Bunu açıklayan ve alkışlayanlara söylenecek tek bir söz var “sizler hasta ruhlarsınız”. Bundan sonra sizlere zavallılar, muhatab alınmayacak kadar acizler demekle yetinilmesi gerektiği gibi tedaviniz için de “gülümsemeye ve bakıma muhtaç” garipler olarak bakılması gerekir.
Bu ses kaydı herhalde emniyet ve hukuk mercilerine de ulaşmıştır. Başta Ümraniye Araştırma ve Uygulama Hastanesi doktor ve hemşireleri olmak üzere tüm devler otoritesinin hukuk çerçevesinde bu ses kaydına ulaşmalı ve kaydı veren “kim” ise bulması ve bunu da topluma açıklaması gerekir.
İş bununla da bitmedi. Sanki savaş var edasıyla stokçular yine devrede. Anadolu yiğitleri nispet alçaklar bundan istifade etmeye çalışıyor. Kurt bulanık havayı sever ya! Nasıl ki sağlıksız gıda için firmalar deklere ediliyor, ceza veriliyor, bunlar için para cezası yetmez, zira bu da bir toplumsal suçtur. Bunlar ticaretten el çektirilmeli, firmalarının adını açıklama yerine bizzat kendileri toplumun karşısına çıkarılmalı, yüzlerinee tükürülmelidir.
Bu zamanda hükümete muhalefet edeceğiz diye her taşın altında suçlu arayanlar önce kendi haline bakmalı, kim eğri kim doğru görmeli. İnsanlıktan çıkarcasına her türlü fırsatı, devlete yüklenmek için değerlendirirken esas olarak Devletime, vatanıma, ülkeme, barışıma, huzuruma, geleceğime ve gençliğime zarar verdiğini de bilmeli. Haklı ve yerinde muhalefet doğrudur ancak, tümüyle, her türlü organa zarara sebep olacak davranış ve eylemlere de hakkınız yok.
Son sözüm, eğri ağaçtan düz baston olmaz, ancak sağduyu sahibi milletim de bunu affetmez.