Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yeşim Taşova, insan üzerinde denemelere başlanan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısı için beklenen 18-24 aylık sürenin virüsle ilgili bilgi ve verilerin artmasıyla birlikte kısaldığını ve bu yıl sonundan umutlu olduklarını kaydetti. Taşova, ikinci dalga için de tarih verdi.
"Ben aşıdan ümitliyim"
Pandemi ilan edilen tüm dünyada koronavirüs için bilgi ve verilerin artmasıyla aşı çalışmaları da hızlandı. Bu yıl sonundan umutlu olduklarını belirten Prof. Dr. Yeşim Taşova, asıl önemli olan kararın aşı içindeki antikorların insanı ne kadar sürede ve ne seviyede koruduğuna yönelik sonuçlar olduğunu vurguladı. Aşıdaki antikorun oluşup, koruyucu seviyeye ulaşıp ulaşmadığı, bunun ne kadar sürdüğü ve ne sıklıkla uygulanması gibi konularda çalışmaların sürdüğünü, ancak bunun içen zamana ihtiyaç olduğunu dile getiren Taşova, “Aşı için ilk başlarda 18-24 ay gibi bir süre diyorduk. O sürenin giderek artık daha da kısaldığını görüyoruz. Bu tabi ki enfeksiyonun ve pandeminin aciliyetinden kaynaklanıyor. Ancak ben aşıdan ümitliyim” dedi.
"Hasta insanlarla birlikte bilgilerimiz de arttı"
Aşı çalışmalarının hız kazandığını ancak kitle olarak aşılamanın henüz uzak olduğunu söyleyen Taşova, şöyle konuştu:
"İlk başlarda daha virüsü ve özellikleri bilmiyorduk. Çok az bilgimiz vardı. Şimdi nerdeyse tüm dünyada bütün araştırmalar buna yöneldi. Dolayısıyla virüsle ilgili bilgilerimiz ve verilerimiz çok arttı. Bütün bunların en önemli kısmı aşı çalışmalarının daha hızlı ilerlemesine yol açıyor. Bir de hasta olan insanlar arttı. Aşı çalışmalarında olmazsa olmazlardan biri de bu. Dolayısıyla onlardan alınacak bilgilerimiz arttı. En iyi ihtimalle bu yılın sonu aşı ile ilgili iyi haberler olacak. İnsanlara denenmeye başlandı. Onların sonuçları olacak. Yine bilgilerimiz olacak. Kitle olarak aşılama ne zaman başlar o biraz daha uzak."
"Aşının koruyuculuk seviyesi ve süresi var"
Aşının gelmesinin ardından en önemli noktanın koruyuculuk seviyesi ve süresi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yeşim Taşova, "İlk çalışmalarda bazı virüsün vücut yapılarına karşı oluşan antikorların 3 ay en fazla dayandığını gösteriyordu. Sonra seviyeleri iniyordu. Hala o çalışmaların devamını bekliyoruz. Koruyuculuk uzun sürmezse buradaki en büyük sorun aşı bulunsa da aşıyı biz tekrar tekrar mı yapacağız, o aşıyı iki yıla bir mi yapacağız yoksa nasıl devam edecek onun kararı önemli. Bütün bunlar bağışıklık sistemindeki en önemli belirteçlerden olan antikor seviyesinin ne kadar sürede koruyucu seviyenin altına inmesiyle alakalı” dedi.
"Eylül'de ikinci dalgayı bekliyoruz"
Eylül ayı gibi ikinci dalganın beklendiğine işaret eden Taşova, “İkinci dalga, artmasıyla olacak. Eylül-Ekim ve ondan sonrasında da bekliyoruz. Özellikle korunma yöntemlerinin sosyal mesafe, maske, el hijyeni gibi bu önlemlerle yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor. Bunlar ne kadar aksarsa o dalganın piki de en üst seviyeye çıkışı da o kadar fazla olacaktır. Şu an dalgalanmalar halinde gidiyoruz. Bir artıyor, bir azalıyor. Tamamen kontrol önlemlerinin sıkılığıyla ve kişilerin kendilerini korumasıyla alakalı olarak gidiyor” diye konuştu.