Üzümler, yöre halkının "çaraş" adını verdiği mekanlarda, uzun uğraşların ardından pekmeze dönüştürülüyor.
Yörede yetişen çekirdekli organik üzümler, çaraşlarda saatlerce çiğneniyor. Kazanlarda kaynatılıp elde edilen pekmez, kış mevsimi öncesi mutfaklarda yerini alıyor.
Pekmez kaynatılan çaraşın sahibi Taci Akar, yörede üzüm pekmezi yapımının dedelerinden ve babalarından kalan yüzyıllık bir gelenek olduğunu söyledi. Büyüklerinden ne görmüşlerse aynı şekilde üretime devam ettiklerini anlatan Akar, "Bizde teknolojiye uyum yok. Dedelerimizden ne gördüysek aynı şekilde devam ediyoruz" dedi.
Akar, yaşatılmaya çalışılan pekmez geleneğinin mahalledeki 4-5 üretim yerinde sürdüğünü dile getirdi. Bölgede en kaliteli pekmezin çekirdekli organik üzümlerden elde edildiğini vurgulayan Akar, "Arazimiz kıraç, yetişen üzümler doğal. Tükettiğimizden daha fazlasını üretiyoruz. Onu da pekmez yapıyoruz ancak piyasadaki kalitesiz pekmezler, bizi olumsuz etkiliyor" diye konuştu.
Pekmez üretimi ile ilgili bilgi veren Akar, şunları kaydetti: "Bağdan toplanan üzümlerin yiyecek olanları ayrılır, pekmez yapılacak olanlar ise çaraşlara getirilir. Önce oluklarda çizme giyilerek ezilir. Çıkan suyu kazanlarda kaynatırız. Sonra 4-5 saat dinlenmeye bırakılır. Tülbentten geçirilip, tekrar kazanlara aktarılır. Burada da 4 saat kaynatılır. Köpürüp taşmaması için yoğunlaşıncaya kadar savrulur."
Kazanda kaynayan pekmezi savuran Zehra Akar ise yaptıkları işin oldukça zor ve zahmetli olduğunu söyledi. Taşmaması için şırayı pişinceye kadar savurduklarını anlatan Akar, yapımının günlerce sürdüğünü dile getirdi.
Neslihan Akar da 60 yaşında olduğunu, küçük yaştan beri ailesiyle pekmez yaptığını anlattı. Akar, şöyle konuştu: "İsin, dumanın içerisinde oldukça zahmetli bu işi yaparken, pekmez yapımını yeni nesle de göstermeye çalışıyorum. Buradaki pekmezler organiktir, hiçbir katkı maddesi yok. Pekmezi kendi ihtiyacımız için yapıyoruz. Yakınlarımıza da veriyoruz. Artan olursa kilosunu 15 liradan satıyoruz."