Geçen hafta sonu, işimin bir parçası olan bir proje ile ilgili olarak Ilgın-Argıthanı tarafına seyahat ettim. İlk durağım Argıthanı. Ziyaret ettiğim yerin yakınında üç delikanlı koyu bir sohbet halinde.
Yanlarına yaklaşıyorum, selam veriyorum, biraz çekingen bir tavırla buyur ediyorlar. Sıcak bir tavırla ne yaptıklarını, işlerinin nasıl olduğunu, hayatla ve aileleri ile olan ilişkilerini, evlilik, çocuk ve özel konularla ilgili konuşmalar yapıyoruz. İçlerinden biri daha heyecanlı ve sempatik tavırlar gösteriyor.
Adın ne delikanlı: Ahmet, yaşım 25 ve bekârım.
Askerliğini de yapmışsındır, yakışıklı ve güçlü kuvvetli de görünüyorsun.
Evet, yaptım, komando olarak yaptım.
Evlilikte geç kalmışsın Ahmet, köyde 20-22 yaşında evlenilir.
Haklısın da kız vermiyorlar ki, ya da kızlar gelmiyor, abi. Kızlar çiftçisin, köyde kalacaksın, benimle evlenmek istersen şehirde yaşamak zorundasın, yoksa olmaz diyorlar.
Bu nasıl iştir Ahmet, işin ne, gelirin?
Çiftçiyim abi, 800 dekar arazim var, tamamı sulu, senede 100-150 bin TL’den aşağı düşmeyen gelire sahibim, ama gel de anlat bunu, köyümüzün kızlarına.
Ahmet talip olduğun kızlar üstelik de bu köyde doğmuş, büyümüş ve seni kabul etmiyorlar, öyle mi?
Öyle abi, maalesef, kızlarımız çok şımardı ve çok şeyler istiyorlar. Ailemin tek oğluyum, para sıkıntım da yok ama evlenecek kız bulamıyoruz.
Ahmet çiğim, hiç evliliğe teşebbüs ettin mi de böyle konuşuyorsun, yoksa hayali mi?
Yanda ki söze karışıyor, “Yok abi, benim için de aynı durum söz konusu. Ben de aynı durumdayım”.
Üçüncü delikanlı da Afrin’de uzman çavuşmuş, izne gelmiş ve o da şimdilik evlenmeyi düşünmüyor.
Dördümüz arasında söz uzayıp gidiyor. Uzayıp gidiyor da beni de bir kaygı alıyor. Argıthanı tarımsal açıdan iyi bir potansiyele sahip. Çoğu araziler sulu, toprak kaliteli. Ürün çeşitlendirilmelerinin fazlaca olduğu bir belde. Konya’ya 100, Ilgın’a 20 km uzaklıkta. Yeşil ve eski bir kasaba.
Böyle bir yerde çiftçi kardeşlerimizin evlilikte problem yaşaması kabul edilir ve görülür gibi değil. Boşalan beldelerde durum kaygı verici. Ahmet bunlardan sadece bir örnek ve nice Ahmetler var böyle. Bu gidiş nereye ve ne zamana kadar, bilinmez ama şimdilik durum vahim. Kız babalarının bu kadar ketum davranmaları ve kızlarımızın da bu derecede nazlı ve seçici olmaları pek hayra alamet görülmüyor.
Tarım insanla ve de genç insanlarla yapılır. Zaten köylerimiz boşalıyor, bir de evlilikler devam etmez ise bu işin sonu nereye varır, herkese ve her kesime sorulmalıdır. Argıthanı gibi gelişmiş ve zengin bir beldede (bir zamanlar belediyelik bir kasaba ve nüfusu 8 binlere kadar çıkmış) yaşayan gençlerinin evlilik problemi yaşaması söz konusu ise daha geri kalmış ve özellikle de dağ köylerinde bu durumun vahameti ne derecededir bilinmez.
Tarım sektörümüz istenen yerde olmasa da şu haliyle 15 yıl evvelki değerlerinden oldukça ileridedir denebilir. Elbette köyler yıllardır ihmaline kurban gitmiş, kalkınma kentlerde köylere göre daha hızlı olmuş ama bura rağmen evlilik meseleleri böyle olmamalıydı. Şehir herkesi barındıracak diye bir beklenti içinde olunamaz ama insanımın özellikle de köylülerimiz de tembelleşti mi ki?
Öte yandan köylümüz tarım işi yapacak elemen bulamıyor ve işi “iyi ki onlar var” dedikleri, Suriye ve Afganlı işçilerle çözüyorlar. İşin burası da dikkat çekici ama bu destek nereye kadar gider ki?
Tarımın resmi ve özel sorumluları. Bu konu üzerinde lütfen ciddi duralım ve bu sefer ki kalkınmayı kırsaldan başlatalım umuduyla; Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz, efendim.