Dünyada mekan, ahirette iman demişler…
Rabbim şu yalan dünyada herkese başını sokacak, altına sığınacak, dört duvarı bir çatısı da olsa bir ev nasip etsin inşallah…
Geçtiğimiz hafta ev taşıma telaşem vardı. Şükür Allah’a kazasız belasız atlattık. Allah nasip etti Ardıçlı TOKİ’de bir evimiz oldu. Benim gibi niceleri var kendi evine taşınmanın heyecanını taşıyan. Allah borcumuzu ödemede kolaylık versin.
Gazeteci meslektaşlarıma bu imkanı tanıyan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği eski Bakanı, hemşerimiz, AK Parti İstanbul Milletvekili Murat Kurum başta olmak üzere, Konya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sefa Özdemir ve Konya Gazeteciler Cemiyeti’nin bir önceki ve şimdiki yönetim kurulu üyelerine şükranlarımı sunuyorum.
İçimizde birkaç ekmeksiz olsa da genel manada tüm meslektaşlarım, ev kiralarının uçuk rakamlara ulaştığı bu dönemde, bir meslek büyüğümün deyimiyle ‘ünü olsa da unu olmayan’ biz gazetecilerin tam da zamanında derdine derman olan bu konutların yapılışından teslim edilişine kadar tüm süreçte emeği geçenlere ağız dolusu dua ediyor. Sebep olanlar da bu duayı hak ediyor.
Tuzu kuru olanlar, mülkünün, gayrimenkulünün haddi hesabı olmayanlar bunun ne kadar kıymetli bir şey olduğunu bilmezler, bilemezler. Ama kazandığı üç kuruşun ikisini ev kirasına verip kalan bir kuruşla ay sonunu getirmeye çalışanlar kira illetinden kurtuldukları için müteşekkirler.
İnşaat sektöründe sezon açılmış olsa da, inşaattan yükselen çekiç sesleri kulağımızı gıdıklasa da bugün Konya’da herkesin kabul ettiği bir gerçeklik var ki, üretilen konut, ihtiyaca yeterli gelmiyor.
Şehrin aldığı göçlerle birlikte konut krizi hat safhaya ulaşmış durumda. Arz talep dengesinin bozulması, kiralık eve olan talebin artması haliyle kira bedellerinin olduğundan 3-4 katı fazlasına çıkmasına, birken dört olmasına neden oldu.
Sabahın erken saatleriydi…
Önceden randevusunu aldığım taşıma şirketi kapının önüne gelip eşyamı kiracısı olduğum evden yükleyecek ve bu dünyada emanetçisi olduğum evime taşımak üzere harekete geçecekti.
Gün ağarmış olsa da şehrin tamamen uyanmadığı bu saatlerde biz eşyaları taşımak için gayret ederken tanımadığım, bilmediğim, daha önce hiç görmediğim insanların biri gidiyor, biri geliyordu.
Gelenlerin ortak sorusu şu: ‘Taşıyor musunuz, taşınıyor musunuz?’
Taşınıyorum dediğim zaman ise, ‘Ev sahibinle iletişime geçebilir miyiz, bize de kiralık daire lazım. Hemen tutalım’ diyorlardı. Kaça kiraya vereceğini birçoğu sormuyordu bile…
Bu durum yukarıda bahsettiğim ev krizinin ispatıdır ve hakiki manada kriz boyutunda sıkıntı yaşandığının en bariz göstergesidir.
Çok değil, bundan 3-5 sene öncesine kadar insanlar kiralık daireleri beğenmez, emlakçı kiraya veriyorsa komisyon ödememek için pek yanaşmaz, her mahallede, her sokakta mutlaka bulunan ‘sahibinden kiralık’ konutlar içerisinden en güzelini ve kendi bütçesine en uygun olanını seçer ve kiralardı.
Sonradan bu işler tamamıyla emlakçılar üzerinden yürütülmeye başladı. Evin kira bedelini de, kiralık ev piyasasını da ev sahipleri değil emlakçılar belirler oldu. ‘Sahibinden kiralık’ yerini ‘Falanca emlaktan kiralık’ tabelalarına bıraktı.
Şimdilerde ise emlakçılar dahi kiralık evlerin tutulma hızına yetişemiyor. Daha ev boşaltılırken onlarcası dairenin kiralık olup olmadığını soruyor. Ev sahibine de aynı ölçekte talepler gelince o da kendi çevresinden en uygun gördüğüne evini kiralayabiliyor. Dolayısıyla eşinde dostunda kiralık daire olmayanlar, kıvır kıvır kıvranıyor. Yana döne ev arıyor.
Allah herkesin kendine versin. Allah herkesin gönlüne göre versin. Her ne kadar ‘Ev alma komşu al’ deyimi şimdilerde rafa kaldırılmış olsa da komşuluk da oturulan ev kadar kıymetli. Allah herkese iyi komşular nasip etsin. Ve tabi en büyük dileğim, Allah herkesi kiracılıktan bir an evvel kurtarsın. İnşallah bugün yaşadığımız konut krizi kalıcı değil geçicidir, kiralıktır. Ve bir gün gelir inşallah kiralık kriz biter.