TARİHE YOLCULUK (199)
MİMAR ÖZCAN BELEN: “Ahlat’taki Selçuklu Meydan Kabristanı’ndaki mezar taşlarında Ayet-el Kürsi vardı. Yeryüzüne nizâm vermek üzerine Bakara Sûresi vardı. Mezar taşlarında Esmâ vardı.”
Konya Kültür ve Turizm Derneği’nin Selçukya Perşembe Sohbetleri’nde Mimar Özcan Belen, “Selçuklu Mimarisi ve Ahlat Projesi” konulu bir konuşma yaptı.
Ereğli doğumlu ve anne tarafından Türkmen, baba tarafından Yörük olan Mimar Özcan Belen, Van ve Bitlis’i 2007 yılında gördüğünü, 25-30 bin nüfusa sahip Bitlis’in Ahlat İlçesindeki Büyük Selçuklu Mezarlığı’nı ise 2014’de tam anlamıyla gezme fırsatı bulduğunu belirterek sohbetine şu sözlerle başladı: “Ahlat’ta 220 dönümlük arazide muhteşem sanat eserleri var. Boyları 2-3 metreyi bulan mezar taşları var. Ben bu mezar taşlarını tek tek gezdim. Onlara dokundum ve okşadım. Pek çok kümbet var. Ben buraya nasıl katkı yapabilirim diye düşünmeye başladım. Ben mimarım ve buraya bir şey yapabilirim, dedim. Ahlat’ta bir imar uygulaması da başlatılmış. Dikilen apartmanların burada bir tarihi, ve tarih şuuru da yok ettiklerini farkettim. DAP idaresi bir ihale açtı ve biz Ahlat Projesi’yle bu ihaleyi kazandık. Bizden istenen şeylerle bizim yapmak istediğimiz şeyler arasında zamanla çok farklılıklar olduğu ortaya çıktı.
Ahlat’ı gördükçe kırk dört yaşından sonra tarih okumanın ne kadar kıymetli bir şey olduğunu, aslında mimar olmak için önce tarihi bilmek gerektiğini idrak etmeye başladık. Tarihin sadece o mistik ve masalımsı tarafı değil de bugüne dokunan bir tarafı olduğunu farkettim. Araştırdığımda 3,5 metre boyunda o büyük mezar taşlarında Ayet-el Kürsi vardı. Mezar taşlarında yeryüzüne nizâm vermek üzerine Bakara Sûresi vardı. Mezar taşlarında esmâ vardı. Bu bölgede elli beş tane esma mezar taşının korunabildiğini gördük. Burada yaşayan insanları bir mefkûresi olduğunu farkettik. Bu mezar taşlarının anıtsal özelliği var ama bir mesaj taşıdıklarını sonradan farkettim ben.”
Van Gölü'nün kuzey kıyısında bulunan Bitlis'in Ahlat ilçesinden geçerek ulaştığımız Büyük Selçuklu Ahlat Kabristanı’nı gezerken burada, estetik adına son derece muhteşem sanat eserleriyle karşılaştım. Karşımda “Kubbet-ül İslam” yâni İslamiyet’in kubbeleri olarak nitelendirilen üç şehirden biri olan Ahlat, Selçuklu Meydan Mezarlığı ve kümbetleri duruyordu.
3-4 metre boyundaki mezar taşlarından, estetik olarak çok güzel desenler içerisine yerleştirilerek yazılan âyetlerden ve esma-ül hüsnalara dokunurken son derece etkilendiğimi söylemeliyim. Sonra yaptığım araştırmada Ahlat'ın, Selçuklular tarafından 639’da fethedilmesiyle oluşan Selçuklu Meydan Mezarlığında 12. yüzyılın başından 16. yüzyıla kadar tarihlenen 8 bin 169 mezar taşı bulunduğunu öğrendim. Altmış bin şühedanın yattığı ifade edilen bu Selçuklu Meydan Kabristanı’ndaki mezar taşları, sanat ve kültür tarihi açısından önemli belge niteliği de taşıyor.
Anadolu’da en fazla kümbetin bulunduğu yer olan olan Ahlat’ta neolitik çağdan kalan mağara evleri, tarihi Bayındır Köprüsü, zaviyeleri, Osmanlı Kalesi ve camileri de önemli yer tutuyor. Şanlı Peygamberimizin sancaktarı Muaz Bin Cebel’in oğlu Abdurrahman Gazi’nin türbesi de bu ilçede. Ahlat taşı ile inşa edilen Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu dönemlerine ait on dört kümbetli bir şehir Ahlat.
Ceddimiz Selçuklular tarafından oluşturulan Selçuklu Meydan Kabristanı’nı yarım saat on beş dakikalık bir zaman diliminde nasıl gezebilirseniz öyle gezdim ve Ahlat taşından yapılma o estetik güzelliklerine vurulduğum mezar taşlarına dokunurken, duygularıma tercüman olan ve daha bilmediğim ne kadar çok şey olduğunu Mimar Özcan Bey’i dinlerken öğrendim. Ceddimizden bize intikal ettirilen bin 380 seneden beri ayakta duran ve her açıdan değerli, paha biçilmez mezar taşlarının her birinin bir mektup vazifesi gördüğünü yeni öğrendim.
Yarın bu mektuplarda nelerin yazılı olduğunu anlamaya, anlatmaya devam edelim.
Selçuklular miras olarak bize ne kadar kıymetli taşlar bırakmışlar da bizim bunlardan neden hiç haberimiz olmamış?!
YARIN: Ceddimiz Selçuklular’dan bize intikal eden kıymetli mektuplar…