Korona günleriyle birleşen Ramazan ayı aklımıza en çok vefayı getirdi. Vefayı sorgulattı. Bizim gösterdiğimiz vefayı, bize göstermeyenler, vefalı sandıklarımız, vefalı olduğunu düşündüklerimiz ve tabi ki, kendi vefamızın ne olup, ne olmadığı geldi-geçti gözlerimizin önünden.
Vefa beklemek kadar, vefa göstermenin neresinde olduğumuz, neresinde durduğumuzda önemli.
Biz vefayı nalıncı keseri misali, daima kendimizden yana yonttuğumuz için, vefayı tek taraflı bir duygu gibi zannediyoruz.
Vefa duygusunu, karşı tarafa yıkarken de, kendimizce açıkgözlük yaptığımızı düşünüyoruz.
İnsan bir kere arar diyoruz!
Aramızda şu kadar yıllık hukuk var! Hatır-gönül var! Bir kere aramadı arkadaş! Burnu büyüdü!
Alt tarafı bir telefon açacak, Abi ne var ne yok diyeceksin!
Ondan vazgeçtim, iki satır mesajda mı yazamadın mübarek!
Vefayı bir kağıt misali aldık, katladık, koyduk ceketimizin iç cebine!
İnanın, kaldı, gitti orada, unuttuk mu, unutmak işimize mi geldi, neye sayarsanız, sayın!
Bu günler duygusal günler!
Yakamıza küsülecek, beni aramadı, sormadı denilecek günler değil!
Sen aradın mı? Aramadım! Niyetin var mı? Düşünüyorum!
Korona günleri zaten başımızda, mübarek Ramazan da geldi, duygusallığımız artırmış olabilir! Ramazan ayı ile bu günlerin birleşmesi yüreğimizi iyiden iyiye yumuşatması lazım değil mi?
Bir insana dostum, arkadaşım dediniz mi, o mesele bitmiştir!
İnsan dost ve arkadaşlarını vefa ile anmalı, vefa ile aramalı ve vefa ile de hatırlamalıdır diyen büyüklerimizin hepsi toprak oldular!
Geriye onlardan öğrendiklerimiz, duyduklarımız, bir kenara not ettiğimiz, birkaç satır söz yadigâr kaldı!
VEFA, DOSTLUKLARIN HARCIDIR!
Vefa denen o sevgiyle yoğurulmuş, harçla birleşir, sağlamlaşır dostluk dediğimiz o güzel duygu.
Bu harç su almaz, nemlenmez, çözülmez, bozulmaz, yanmaz, yakılmaz, bir kenara atılmaz, üç kuruşa satılmaz!
Vefa dendiğinde akan suların durması bundandır.
Vefa denen duygunun içine, siz çıkarı ve menfaati koymuşsanız, yanlış yapmışsınız demektir. Kendinizce vefa, çıkar ve menfaatler devam ettiği süre için vardır, geçerlidir demiş olabilirsiniz. İçinde vefa olmayan bir sürece kendinizi inandırmışsanız o sizin bileceğiniz bir iş. Bu şekilde konulan kıstas üç günlük dostluğa delalet eder!
Kimi hor ve hakir görmüşseniz!
Kime tepelerden bakmışsanız!
Kimi kendinizce tepe tepe kullanıp işinize yaramadığını düşünüp, fırlatıp atmışsanız!
Sizi de bir gün, bir hor gören çıkar, hakir gören çıkar, fırlatıp atıverirler!
Bir bakmışsınız, limon gibi sıkılmış, bir kenara konmuşsunuz!
Bu dünya etme-bulma dünyasıdır.
Kime ne ettiyseniz, onu mutlaka çekersiniz de, görürsünüz de…
Düştüğünüzde size elini uzatan varsa, teselli eden varsa, arayan-soran varsa vefayı oralarda arayın!
O bulduğunuz yakınlığı da, bir daha kaybetmeyin denmiştir.
Lakin günümüz ne göründüğü gibi, ne anlatıldığı gibi.
Vefa işi bitene kadar, sıkıntı geçene kadar, durumlar düzelene kadar, katlanılan bir duygu gibi anlatılmaya çalışılıyor. İnsan kendi kendini kandırmaya bu kadar hevesli olduktan sonra, diyecek başka bir şey var mı?
VEFA BU DÖNEMDE HİÇ OLMADIĞI KADAR İNSANLARI SINADI!
Vefa sevgiden ibaret duygulardan biridir. Görünmez, bilinmez, sezilmez bağlarla örülüdür. Hiç ummadığınız insanlardan vefa görebildiğiniz gibi, hemen yanı başınızda bulunan insanlardan da hiç beklemediğiniz vefasızlıklar görebilirsiniz!
Korona günleri, birçoğumuza çok uzun yıllardan beri yapamadığımız, vicdani bir muhasebe yapma imkanı verdi. Bu süre de insanlar, birçok olayı sorguladılar düşündüler, irdelediler!
Vefa denen mihenk taşı, halen devam eden bu sürecin şaşmaz göstergesi.
Gerçekten bu günler bittiğinde, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak!
Çünkü bu günlerde birçok şey sorgulandı, gözden geçirildi, değerlendirildi. Süreç uzadıkça vefa ve vefasızlıklar yaşandı. Doğru bildiğiniz yanlışlar, yanlış bildiğiniz doğrular ortaya çıktı.
Korona testi pozitif çıkanların yakınları, bazen göz yaşartıcı davranışlar sergilerken, bazen de, saç-baş yolduran öyle davranışlar sergilediler ki… Öyle bir imtihandan geçtiler ki, eşler, evlatlar, yakın akrabalar, komşular vefa terazinde öyle bir tartıldılar ki, Mübarek Ramazan ayı içerisinde, kimi vefanın doruklarında gezerken, kimi de, sevgiyi, güveni ve rızayı kaybettiler!
Bu süreçler sona erdiğinde, yol ayrımları, farklı bakış açıları, yeni sayfa açmalar o kadar etkileyici bir şekilde ortaya dökülecek ki, şaşırmak ne kelime belki de donup kalacak insanlar!
Vefa, bu noktadan sonra birçoğumuz için değişmez bir kılavuz olacak!
Kaybettiğimiz vefayı aramaya çıkacağımız yolların, izlerin, istasyonların yanı sıra, çalmayı unuttuğumuz kapıları çalacağız, dilemediğimiz özürleri dileyeceğiz, pişmanlıklarımız ortaya dökülecek!
VEFALI GEÇİNEN VEFASIZLARIN GÖZLERİNE İYİ BAKIN!
Korona günleri ve içinde bulunduğumuz Ramazan ayı, siyasetin, ticaretin, insanlığın yani kimin kime ne vefası olduğunu her geçen gün daha fazla gösteriyor.
Vefa herkese göre, her devire göre, her fikir ve düşünceye göre değişen, yeni tabirle mutasyon geçiren bir duygu değildir.
Vefa virüs olmadığına göre, bırakın şu vefanın yakasını.
Vefa yakası çekilecek, sündürülecek, zapturapt altına alınacak, yalnızca benim sözümü dinleyeceksin, benim sözümden dışarıya çıkmayacaksın denilen bir duygu hiç değildir!
Vefa yalancıyı sevmez, çıkarcıyı sevmez, göz boyayanları semtine uğratmaz, demagoji yapanlara prim vermez!
Çıkarcılar, menfaatçiler dilinden düşürmedikleri vefayı, çıkarları bittikten sonra, evli evine, köylü köyüne, yolcu yoluna diye tarif ettikleri bir duygu sanıyorlar!
Bugüne kadar hep öyle yaptılar! Ne kazandılar?
Vefasız, ne bilsin vefayı, ne bilsin, dostun önemini, sevgisini?
Vefasız sevgiden intikam almayı, öç almayı yeğler!
Vefasız, mutlu olmanın, mutlu yaşamanın düşmanı kesilendir!
Vefasız, sevinçli olanın hasmıdır!
Yüreğinde sevginin ve mutlu olmanın zerresi olmayan nereden bilsin vefanın kıymetini?
Vefalı geçinen vefasızların gözlerine iyi bakın, Allah o gözlerin ferini söndürmüş, nurunu, parlaklığını ve aydınlığını çekip almıştır!
Vefa mı? Küme düşmedi mi, küme diyenler, vefa bozacı mı diye alay edenler, vefasızların ta kendileridir. İyi bilin ki, vefa, vefasızın diline yakışmaz!
İnşallah, Korona günlerinin sonunda, geriye dönüş günleri, özümüze, aslımıza, kendimize dönüş günleri yaşayacağız!
Bir ve beraber olmanın güzelliğini, ayrı-gayrı olmadan,
Ayrımcılık yapmadan, sen-ben demeden,
Bizden-sizden yaklaşımını tepe tepe gömdükten sonra yaşayacağız!
Hz. Mevlana, vefayı bakın nasıl anlatıyor: ”Dostlarını daima vefa ile hatırla can! Arayan sen ol, bulan sen ; Tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Kula vefası olmayanın Hakk’a vefası olmaz..!”