Ermenek / Karaman Çimene köyü
Yıl 2015
Ali Bayındır, kardeşi Kadir Bayındır ile Küllüce mevkiine bir gezi yaparlar ve burada ilk defa büyük bir mağara keşfederler. Kendileri Ağaççatı / Çimene doğumlu olduklarından bu muhiti avuçlarının içi gibi biliyorlar.
Ali ve Kadir bayındırlar 2015 yılında keşfettikleri mağarayı Facebook hesaplarından sosyal medyada duyurabildikleri kadar duyururlar.
Dikilitaş Mağarası
Ermenek'e bağlı Ağaççatı köyünden küçükbaş hayvan besicisi ve üreticisi değerli arkadaşımız Ali Bayındır bölgede resimlemediği, gezmediği yer bırakmayan bir kardeşimizdir.
Ermenek Ağaççatı eski adıyla Çimene köyü ile Eskice köyü arasındaki ve Ermenek Mut yolu üzerindeki boz dağlar, mersinlik dağları, Göksu ile Ermenek yaylaları arasındaki meralarında devamlı sürüsünü otlatmaktadır.
Mersinlik dağları Küçük geğer kaya blokları arasında gezerken ağzı oldukça geniş ve yüksek büyük bir mağarayla karşılaşmıştır.
Mağaranın ağız kısmı 30 metre genişliğinde olup boyu yaklaşık on, on beş metre yüksekliktedir.
İlk 40 metresi, ayak gömülecek kadar yumuşak kül, gübre, toprak karışımı, bastıkça toz kaldıran ve neredeyse topuklara kadar ayakların gömüldüğü bir malzeme vardır. Buraya bu nedenle Küllüce denmiştir.
Bu bölümü geçtikten sonra orta kısımda dev bir dikit yer almaktadır. Büyük ihtimal milyonlarca yılda oluşan bu dikit bir sarkıtın yerde kalan kısmıdır sarkıtın üst kısmı büyük ihtimalle kırılmış ve o dikili bir taş gibi, tabanı bir, bir buçuk metre, huni biçiminde 3-4 metre boyunda bir taştır.
Sayın Ali Bayındır burayı geçtikten sonra mağaranın daha da daraldığını ve ilerledikçe sağlı sollu sarkıtların dikitlerin adeta odalar oluşturduğunu görür.
Yıl 2017
Bunu, Ermenek’te gazeteci arkadaşımız İlhami Etçi, Mustafa Dereli ve Ömer Battır hemşerilerimizle dörtlü bir seyahatle ilk defa açıklarlar ve bu mağaranın adını Dikili Taş Mağarası olarak ilan ederler.
Şahsen konuyu medyada öğrendikten sonra Ali Bey'e geçen yıl yani 2023 yılında da 5-6 defa burayı bize gezdirmesini söyledim ancak Ali Bey tek başına bir sürü idare ettiğinden bir boş zaman bulup gezememiştik.
Yıl 2024
21 Temmuz 2024 pazar günü daha önceden Ali Bey ile ayarlayarak bu Küllüce mevkiine seyahat yapmaya karar verdik.
Ali Beyğ Bozdağ’ın altındaki Ermenek Mut yolunda, okullar bölgesine davarı kardeşine emanet edip indikten sonra arabamızla Çimene’ye yani Ağaççatı köyüne getirdik.
Burada seyahate katılacak 9 kişi vardı, en küçükten başlayarak isimleri: Ahmet Arif Kızılca, babası Hüseyin Hilmi Kızılca, Ali Bayındır, kardeşi Ahmet Bayındır, Mehmet Gök, oğlu ve damadım Gökhan Gök, Karaman'dan misafirimiz mahdumum Usame Kızılca, ben Mükremin Kızılca ve turizm aksakalımız, değerli büyüğümüz Yaşar Yalçın.
Çimene köyünde devasa kayaların altından kaynayan buz gibi sulardan içtikten sonra kaplarımızı doldurup hazırlandık.
Çimene köyünden gideceğimiz Küllüce mağaralarına Ali Bayındır kardeşimizin küçük kardeşi Ahmet Bayındır’ın patpatıyla yola çıktık.
Köyle Küllüce arası, büyük tepelerin, kanyonların ve Ermenek Baraj çıkışının izlendiği bir güzergâhtır. Göksu vadisinin sağlı sollu etrafı Çimene halkı arazisi olup burada narenciye bile yavaş yavaş yetişir olmuştur. Ayrıca Çimene mart ve nisan aylarında Taşeli yöresinin avar ve sebze fidelerini karşılayan bir köyümüzdür.
Çok sarp, zor, inişli çıkışlı bir yolculuktan sonra Göksu nehir yatağına 5 kilometre sonra park ettik ve Küllüce mağaralarının bulunduğu Küçük geğer kayalarına doğru tırmanışa geçtik.
Çimeneden pat patla 20 dakikada gelmemize rağmen 800 metrelik rampayı tırmanmak için bir saat harcadık ve Küllüce kayalarının bulunduğu daha doğrusu daha önce keşfedilen Dikilitaş Mağarasının girişine geldik.
Mağaranın girişi oldukça geniş, ölçmedik ama 30 metrelik bir genişliğe ve 10, 15 metrelik bir boya sahip.
Mağaranın içi 3 bölümden oluşuyor:
1. bölüm Dikilitaş mağarasına isim veren dikite kadar 40 - 50 metrelik bir bölümdür ki burası yoğun bir davar gübresi, toprak ve kül karışımı malzeme ile doludur.
Bastıkça ayaklarımızın gömüldüğü bu alanı geçtikten sonra kayalık 2. bölüm başlamaktadır. Burası da 40 - 50 metrelik taşlık bir bölüm olup tahminimize göre bu kayalar güya define var sanılarak patlatılmış ve parçalanmıştır.
Bu alanda sağlı sollu sarkıtlar dikitler yer alıyor. Bu bölüm daha basıktır yani 1. bölümdeki on, on beş metrelik yükseklik burada 3 - 5 metreye kadar inmektedir.
3. bölümü ise yine 40 - 50 metre bir alan olup daha da daralmakta ve kafamızı vurmamak için eğilerek geçtiğimiz son bölümdür.
İkinci ve üçüncü bölümde sarkıtlar ve dikitler görsel bir şölen oluşturmaktadır. Sarkıtlar ve dikitler sağlı sollu birbirlerine yakın, aralarında pencereler oluşmuş odacıklar şeklini almış haldedir.
Karaman'daki İncesu mağarasını da gezmiştik ancak orayla buranın farkı, İncesu mağarası çok yüzeyde olmasına rağmen Dikilitaş mağarası oldukça derindir.
Dikilitaş mağarası Silifke'de bulunan cehennem vadisini andırmaktadır gittikçe inilmekte ve indikçe daralmaktadır.
İncesu mağarası sulu, nemli ve her taraftan üzerimize su damlaları geldiği halde Dikilitaş mağarası oldukça kurudur. Buradan şu sonuç çıkmaktadır: İncesu mağarası henüz oluşumunu devam ettirmektedir, Dikilitaş mağarası ise milyonlarca yıl zaman alan oluşumunu tamamlamış artık kırılmaya dökülmeye başlamıştır.
Serince Mağarası
Bu seyahatimizde yeni bir mağara keşfettik!
Küllüce mevkiinden Eskice ile Çimene arasına say ve taş döşeme katır yolunu takip ederek indiğimizde son kayada, oldukça basık, içine sürünerek girilebilen bir mağaraya ulaştık.
Ali Bayındır kardeşimizin ilk defa bize gösterdiği ve gezmemizi sağladığı bu mağara diğerinden daha ilginç geldi bana.
Mağara yola yani Göksu dere yatağına oldukça yakın bir yerde bulunuyor.
Geriden baktığınız zaman ağız genişliği iki metre olan mağaranın 40 santim de yüksekliği vardır. Bu durumda bu mağaraya sürünerek girmekten başka çare yoktur ve 9 arkadaşımız buraya da sürünerek girdik.
Mağaranın ağzına durduğunuz zaman içeriden oldukça serin bir hava estiğini hissediyoruz, bu da mağaranın geri kısmında yukarıya açılan bir delik olduğu manasına geliyor. Yani hava cereyanından dışarıya serin hava çıkıyor.
Mağaranın ağzına geldiğiniz zaman kendinizi adeta kapısını açtığınız bir derin dondurucunun önünde hissediyorsunuz, devamlı serin bir hava esmektedir.
Bu mağaranın içinde de yine sarkıtlar ve dikitler yer yer kırılmış halde olması bunun da devrini tamamladığı artık yeni su damlalarıyla kireçlenmelerle doğal sarkıt ve dikitlerin oluşumunu durdurduğunu görüyoruz.
30 - 40 santimetre boyundaki ve 2 metre enindeki basık girişinden sürünerek girdiğimiz bu mağaranın içi de yaklaşık 30 - 40 metre uzunluğundadır.
Bu bakımdan bu mağaraya Serin in veya Nemli in adı verilebilir.
Burada özellikle bu mağaraları keşfedip bize 5 - 6 saat zaman ayıran Ali Bayındır arkadaşımıza ve patpatıyla bizi dağ bayır saatlerce getirip götüren kardeşi Ahmet Bayındır kardeşimize samimi olarak teşekkürü bir borç biliyoruz.