Maarif, milletleri millet yapan temel yapı taşlarındandır. Maarifin destekleyici ve en önemli unsuru kültürdür. Toplumdaki problemlerin esas kaynağı bu iki cihettedir. Maarif ve kültür olmadan, hemen her aşamada problemler art arda yaşanır ve bitmek bilmez.
Hal böyleyken ekonomik sıkıntılarda insanımızın vazgeçtiği ilk alan da kültürdür; kültür ve sanattan kısarak tasarruf yaptığımızı, tedbir aldığımızı düşünürüz. Bilmeyiz ki karnı doyurunca açlık, uyuyup dinlenince yorgunluk geçer ama ruhlardaki boşluğun geçmesi bu kadar basit değildir.
İran ve Azerbaycan örneklerinin konuya iyi birer örnek teşkil edeceğini düşünüyorum. Meselâ uzunca bir zamandır büyük sorunlarla boğuşan İran, gerek devlet gerekse toplum olarak kültüre yatırım yapmaktan, para harcamaktan hiçbir zaman vazgeçmeyen bir devlettir. Kadim tarihlerinden bugünlere İran, ileri kültür ve medeniyetlerin, üstün bir edebiyatın beşiği olagelmiştir. Farsça çok uzun süreler ve dahi devam eden bu süreçte edebi bir dil olarak çeşitli kültürleri de etkilemiştir. Her ne kadar tarih boyunca İran’la sürekli mücadele içinde olduysak da bu gerçekler değişmez.
Hakeza, bir Azerbaycan da nüfusu bizden kat be kat az olmasına rağmen, kültür ve okuma düzeyinde ülkemize göre ileri seviyededir. Kitap ve dergi satışlarından geçtik, gazete tirajları ile nüfusu oranladığımızda dahi bariz farklar zuhur eder maalesef.
“Ruhun ihtiyaçlarının giderilmesi, ekonominin ve pek çok etkenin üzerindedir.” Demiştik, buradan devam edelim. Ruhu terbiye ve teskin etmenin çeşitli yolları vardır. Bu konu hakkında hemen her asırda pek çok kaynak kitap yazılmış, insanlığa yol gösterici ve faydalı olmaya çalışılmıştır, ki bunların belli başlılarının bir listesine küçük bir internet taramasıyla ulaşmanız mümkündür.
Bu kutlu yolda tetikleyici ilk etken öğrenme iştiyakıdır. Öğrenme sadece okuma yoluyla değil çeşitli yollarla kazanılacak bir haslettir. Öğrenme iştiyakını kaybetmiş bir insanın yeteneklerinin ve çeşitli melekelerinin de körelip gitmesi kaçınılmazdır. Bu haseple kültürel faaliyetler ve okuma alışkanlığı yanında öğrenme merakı ve arzusu olmazsa olmazdır.
Maarif ve kültürün sacayakları oldukça çeşitlidir ve birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdırlar. Aksayan bir parçadaki arıza genele yansır, etkin neticeler almaya ket vurur.
Nedir sistemin sacayakları? Bakanlıklar, muallim, aile ve öğrenci sistemin temel parçalarıdır. Bakanlığın maarif ve kültürü millileştirmesi, müfredat ve programları buna uygun şekilde belirlemesi en önemli iş diyebiliriz. Muallimin de kendini sürekli geliştirmesi ve yenilemesi, yeni teknik ve uygulamalara uyum sağlaması gerekir. Talebeyle kurulacak ilişkinin etkin ve yetkin olması için aile de olmazsa olmazlardandır. Az önce altını önemle çizdiğim gibi bunlar birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Çarklar dönmüyorsa küçük bir tıkanma, genele sirayet etmiştir.
&&&
Milli Eğitim Bakanlığı iyi niyet ve kararlılıkla 2023 eğitim vizyonunu ortaya koydu, bu minvalde sıkı çalışmalar ve fedakârlıklar herkesin malûmu. Sınıf geçme sisteminin gözden geçirilerek düzenlenmesi, ders saatlerinin azaltılarak müfredatın daha verimli hale getirilmesi, mesleki eğitime/üretimi önceleyen bir sisteme ağırlık verme ilk tahlilde bakanlığımızın atacağı önemli adımlar olur. Hasılı kelâm; yol uzun, iş çok…
Rahmetli Nurettin Topçu hocanın; ‘sınıfa mabede girer gibi girdim, kırk sene abdestsiz derse girmedim’ sözünden mülhem, bir eğitimci bu istikrarı, azmi, kararlılığı ve prensipli duruşunu kaybetmemeli. Nasıl ki evlâdı için her şeyi feda eder bir anne baba; muallim de talebeleri evlâdı gibi gördüğünde meseleler hayırlı neticelerle sonuçlanacaktır. Her ne kadar sistemde elden geçecek bazı durumlar olsa da görevini iyi yapan, yaptığı işin hakkını veren bir muallime kimse engel çıkarmayacak ve hesap sormayacaktır.
Ailenin küçük yaşlardan itibaren biricik yavrularının karakterlerini şekillendirmesi de oldukça ehemmiyet arz eder. Son zamanlarda; ‘annem babam bile bana karışmıyor’ şeklinde sözlerle öğretmenlerine güçlük çıkaran talebelerin çoğalması, çocuğun dikkate aldığı ve önemsediği ilk kuumun ailesi olduğuna en somut delildir. Nasihat devrinin bittiği, işe yaramadığı bir çağda doğru olan örnek olarak çocukların yetiştirilmesidir.
Çocuklarımız da sorumluluklarının bilincinde, olması gereken hasletlerle kuşandığında ve dahi bu yolda kararlı yürüdüklerinde halkalar tamamlanacak, dünyanın en zeki ve vicdanlı devleti olan Türkiye’miz hak ettiği yere gelecektir evelAllah..