Kelimelerin düğümlendiği an nedir bilir misiniz? Elbette bilirsiniz. Çünkü bunu şuan hep birlikte gururla yaşıyoruz. Havasına suyuna alışkın olmadığımız Samsun'da, futbolu zaferle taçlandırırsanız bu anı nasıl unutabilirsiniz. Puslu, nemli ve oldukça sıcak geçen bir akşamın gecesinde ayın şavkı tüm Samsun'un üzerine doğmuşken tarih seni, beni, bizi; Konyaspor'u yazdı.
Çok mu ballandırıyorum diye yazdıklarıma dönüp baktım, bir de kafamı kaldırmadan göz ucuyla aracın camından gökyüzüne süzülünce az bile yazmışım diye iç çekiştiriyorum. Evet, şu an dönüş yolundayım. Akın akın bizim tabirimizle sabahın köründe bu arma uğruna yüzlerce araçla Samsun'a adeta çıkartma yapmıştık ki aslanlar gibi geri döndük. Umarım bir zarar ziyan olmadan tüm kardeşlerimiz evinin yolunu bulmuştur.
Kupa hepimize hayırlı olsun. Daha Ramazan ayı içerisinde alnımızın akıyla Türkiye Kupası'nı almanın heyecanını yeni yeni atmıştık ki şimdi de kupaların kupasını Konya'ya getiriyoruz. Bence çok yakıştı. Elbette alışkın değiliz ama zamanla alışacağız. Hatta öyle bir dönem gelecek ki kazanmanın heyecanını bile bu kadar içten yaşamayıp sıradan göreceğiz. Gerçekten laf olsun diye yazmıyor, şaka olsun diye söylemiyorum. Çünkü zafer inananlarındır. Bunu kupadan dört gün önce "Tiridine Bandım" başlığı altında köşeme taşımıştım. Emin olun inananlar kaybetmiyor. Bu durum bu kupa için de geçerliydi.
Malzemecisinden futbolcusuna, yöneticisinden taraftarına kadar inandık ve hep birlikte kazandık. Ama kazanamayabilirdik de! Fırat Aydınus gibi sisteme gebe ve köle adamlar yüzünden bir şehrin hakkı göz göre göre yendi. Müsabaka içerisinde resmen maçı katletti. Beşiktaş'ın yüzü gülsün diye saf tutan bu adamlar ilahi adalet karşısında son iki dakika basireti bağlanınca kupa gerçek sahibine kucak açtı.
Evet, bunu kupa alınca da dile getirmek istedim. Çünkü nasıl Anadolu'yu onlar hazmedemiyorlarsa biz de sizi hazmedemiyoruz. Ama zamanla biteceksiniz. Çünkü karşınızda bu sisteme kafa tutan ve başı çeken bir Konyaspor var. Bu büyük bir inançtır. Bu milyon dolarların döndüğü sisteme kafa tutmaktır. Bu Fırat Aydınus gibi yetim hakkı yiyenlere elinin tersini vurmaktır. Bu Anadolu'nun haykırışıdır. Buna kulak vermezseniz bu sistemin içinde boğulup kaybolacaksınız.
Kupaların kupasını da alnımızın akıyla cebimize koyduk ama bu kadar çok istiyorsanız alın yine de sizin olsun. Çünkü bu sisteme karşı dik duruşumuzun bize verdiği bu gurur yeter. Hani Yeşilçam replikliğinde fakir ama gururlu olan Ediz Hun, Kartal Tibet ve hatta Ayhan Işık kadar bizde bu sistem içinde gururlu ve bir o kadar da fakiriz. Bir gerçek varsa bu sezon sportif anlamda lige damga vuran tek takım Konyaspor'dur. Siz hala milyon dolarlık oyuncularla borç batağında yüzerken yeşil beyazlı camia Kupa beyi olmayı başardı.
Ayrıca dört büyükler haricinde Süper Kupa'yı alan tek takımın Konyaspor olduğunu biliyor muydunuz? Bu ülkenin dört büyükleri varsa artık Konyaspor gibi bir gerçeği de var. Siz hala maç sonunda kupa sevincini saha içerisine girip futbolcusunu bağrına basarak kutlayan büyük Konyaspor taraftarını ayıplamakla meşgul olun.
Biliyorum ki kupaya uzanan Beşiktaş olsaydı kimse böyle veryansın edemeyecekti. Neyse biz işimize bakalım. Bir horoz hikayesi var da dillendirmeyeyim. Anlayan anladı zaten. Son cümle olarak geçtiğimiz hafta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan bir çiftin nikahını şahit olarak onurlandırmış ve evlilik cüzdanlarını çifte takdim ederken "Bir olur garip olur, iki olur rakip olur, üç olur denge olur, dört olur bereket olur, gerisi Allah Kerim" diyerek nasihatini mizahi bir üslupla dile getirdi. Eeee bizim de bu sezon içerisinde iki kupamız olunca birbirine artık rakip oldu. Umarım üçüncüye de lig şampiyonluğunu temenni ederek bu yola baş koymuş herkese nice başarılar, zaferler diliyorum.