Tüm ulusal futbol adamlarının maçın son düdüğü ile beraber söylediği söz Galatasaray yedek ağırlıklı kadro ile çıktı. Öyle ya zaten Konyaspor’da, Patrik, Eren, Selim, Amir, Musa ve Jonsson on birin değişmez ismi hatta oynadığı pozisyonu düşünürsek Moke de eklenebilir. Hal böyle olunca Anadolu takımlarına saygısızlığın diz boyu olduğu, Konyaspor gibi üç beş takımın, değer kattığı kupada bari hak ettiği saygıyı görebilmeleri için Türkiye’de ekstra neredeyse tüm takımlar hakkında fikir sahibi olan kişileri de bu kişilerin karşısına koyun, koyun ki bol kepçe, bol keseden sallamasınlar…
Dönelim maç öncesine koreografide Türkiye’de tek rakibi ile karşılaşan Nalçacılılar, Galatasaraylı taraftarları da bu enfes koreografi ile kendilerini alkışlatmayı başardılar. Emeği geçenlere yürekten teşekkürler. Muazzam enfes bir koreografi olmuş…
Kadrolar açıklandığında bu kadar rotasyon beklemesem de bir rotasyon bekliyordum. Ancak bu kadarı bana bile sürpriz oldu. Karşılaşmaya hızlı başlayan temsilcimiz Konyaspor alışılanın aksine sol kanadı daha çok kullandı. Eren’in hücumcu bek olması bu durumu tetikleyen baş neden olduğunu söylersek sanırım yanılmayız. Duran toplarda Orkan transferine kadar gol atamayan temsilcimiz ikinci büyük maçında da duran toptan gol atmayı başararak, Özdilek yönetimiyle gelen gol silahlarına bir yenisi eklemiş oldu. Hatırlayacağımız üzere son dönemde kontra atağa çok hızlı çıkabilmeyi sağlamıştı hoca, devre düdüğü çaldığında herkes mutluydu. İkinci yarıda Musa ile Fofana, Ömerali ile de Jahovic değişikliği ile ikinci yarıya başlayacağını düşünmüştüm. Böylece Galatasaray saldıracak saldırdığı her pozisyonda da hızlı hücumlar ile kalesinde gol görebilecekti. Fakat bu hamleler yapılamadan 5 dakika içinde yenilen iki golden sonra hoca farkın açılmaması adına Filipovic’i oyuna sürerken Fofana ve Jahovic ile de fırsatları değerlendirmeyi düşündü. Skoru eline alan Galatarasay ise bizim beklediğimiz hamleyi yaparak Gomis ve Rodrigez’i oyuna aldı. Fakat futbolda her zaman planlar tutsa bu kadar zevkli bir oyun olmazdı. Takımda belki hücumsal olarak en son düşünülecek adamların başında gelen Selim’in muazzam asisti Jahovic’in 40 yıldır bu takımda oynarmışçasına durduğu ve vuruş kalitesinin muazzamlığı ile tura tutunması muazzam bir olaydı.
Jahovic’in golü birçok açıdan önemliydi. Ceza alanına girdiğinde sadece golü düşünmesi ve Konsantrasyonu mükemmel bizde olmayan bir özellikti bu. Taraftara ümit verdi. Tıpkı Orkan gibi oda uzatmalarda ilk maçında ilk golünü attı. Bu gol olmasa Türk Telekom stadında oynanacak maçta galibiyet bile yetmeyebilirdi. Bu maç hafta sonu oynanacak maç için hem taraftara hem takıma ümit verdi.
Maç sonu sahaya atlamayı başarabilen bir çocuğu güvenlik güçlerinden alıp tribüne salan ve formasını çocuğa hediye Jahovic taraftarın gönlünü çoktan kazandı.
Stadyum etrafındaki karların ve buzların temizlenmemesiyle birçok taraftar düşerken, lavabolardaki ve tuvaletlerdeki suların dondan dolayı akmaması ve stadyum ısıtmaların yeterli çalışmaması sınıfta kaldığımız yerlerdi.
Sonuç olarak; Volkan ve Eto’o’nun da takıma katılmasıyla birlikte geçireceğimiz adapte süreci bu haftalarda oynayacağımız önemli maçlar için bir avantaj olabilir. Adaptasyon süresi önemli maçlarda hızlanırken alınan her puan kazanılan her maç Konyaspor’un pik yapmasını sağlayabilir. Biz bu Galatasaray’ı çok zorlansak da eleyebilir kupayı yeniden alabiliriz. Şimdiden yeni statü ne olabilir diye düşünseniz iyi olur.
Maçın sözü; çoğu insanın kazanma arzusu vardır; ancak çok azının, kazanmak için hazırlanma arzusu vardır. Rövanş için hazır olacağız.