Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanımız ile Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın görüşmesi vardı. Piyasalar adeta bu toplantıya kilitlenmişti. Cumhurbaşkanımız yine merkez bankası için sert ifadeler kullanacak mı? Bu endişe ile beklenen toplantı sonrası yapılan açıklamalar çok olumlu ve ılımlı gelince Dolar/TL’de 2,600’ün altına 2,580 seviyelerine kadar geri çekilmeler gördük. BİST Borsa İstanbul ise 80,000 seviyesinin üzerinde tutunma çabalarını gördük. Daha sonra ABD tarafından gelen ekonomik datalar olumlu olarak beklentilerin de üzerinde gelince dolar endeksi 99 seviyelerine yani 100 sınırına dayandı. Bu gelen önemli veriler sonrası da dolar/TL yine 2,625 seviyelerine yöneldi. Burada dış piyasaların etkisi daha fazla oldu. Aynı gün Rusya merkez bankası da agresif bir şekilde faizlerde 100 baz puanlık bir faiz indirimine gitmesi borsaya da satış getirdi. Piyasalar Ruble’de yaşanacak yeni bir olumsuz senaryo karşısında hemen gardını aldı. Dolar/TL 2,625-2,650 bandında hareket ediyor. Bundan sonra piyasaları etkileyecek gelişme Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının atacağı adımlar olacaktır. Faizlerde yapılacak 50 baz puan ve üzeri faiz indirimleri piyasalardaki dalgalanmayı artıracaktır. Çünkü ABD tarafından gelen son veriler gayet iyi ve olumlu gelmektedir. Bu zaten dolara olan ilgiyi artırmaktadır. Tüm dünya para birimleri dolara karşı değer kaybetmektedir. Gelişmekte olan ülkeler Güney Afrika, Hindistan, Brezilya, Çek Cumhuriyeti ve Türkiye’de yerel para birimleri de hızla değer kaybetmektedir. ABD tarafından gelen her iyi veri dolara olan ilgiyi daha da artıracaktır.
Yaklaşık altı aydır dolar tüm para birimlerine karşı değer kazanmakta, dünya piyasalarında bu kadar değerli bir doların ABD ekonomisine uzun vadede zarar vereceğini de unutmamak gerekir. ABD’nin ekonomik krizi atlatmasındaki en büyük etkenlerden bir tanesi de uzunca bir süredir doların ucuz kalması yani doların düşük olması ABD’ye ekonomik olarak çok büyük katkı sağlamıştı. Şimdi ise tüm para birimlerine karşı değerlenmiş bir dolar kuru görmekteyiz. Elbette ki bundan sonraki süreçte bu olay ABD ekonomisine zarar verecektir. Değerli dolar ihracatta rekabeti zorlayacaktır.
Avrupa tarafına bakacak olursak Euro bölgesi ekonomisini canlandırmak için bir dizi adım atılıyor. Yine ABD’ye göre tam tersi bir operasyon ABD’de parasal genişleme sonlandırıldı, faiz artırımları bekleniyor.
Avrupa’da ise parasal genişleme başladı. Yani para basılıyor. Ekonomiyi canlandırmak için ve faizlerde negatif bölgelerdedir. ABD’nin krizden çıkmak için daha önce uyguladığı para politikasını şimdi Avrupa yapıyor. Bunu da Euro’nun üzerinde değer kaybetmesiyle görebiliyoruz. Avrupa bu krizin üstesinden ancak böylelikle gelebilir. Geçmişte uygulanan birçok ekonomik program başarısız oldu. Uzun yıllar Euro tüm dünya para birimlerine karşı aşırı değerliydi ve bu süreç Avrupa ekonomisini yaklaşık 8 yıldır ekonomik krize sürükledi. Şimdi ise bu süreçten krizden kurtulabilmek için hem para basıyorlar hem de faizleri sıfırın altında negatif tutuyorlar. Ben Avrupa’nın bu süreçte başarıya ulaşacağını orta ve uzun vadede Euro’nun değer kaybetmesiyle Avrupa ekonomisinin rekabet edebilir bir hale geleceğini bu gelişmelerinde krizden çıkış sürecini hızlandıracağını bekliyorum.
İçeride önümüzdeki günlerde merkezden sert bir faiz indirimi gelmez ise ben rahatlama olacağını bekliyorum. Özellikle dolar/TL ve Euro/TL’de düşüşler olacaktır. Tabii ki merkez bankasına faiz indir baskısı siyasilerden olmaz ise Borsa İstanbul’da da 80,000 seviyesinin kalıcılık bekleriz o zaman.
Altın fiyatları 97,50 seviyelerinde, geçtiğimiz hafta yazdığım yazılarda altında çok sert değer kayıpları beklemiyorum demiştim. Altın bizi yanıltmadı 95 ila 100 TL seviyelerinde dalgalanıyor. Altının değer kaybetmesi için ilk önce doların değer kaybetmesi lazım, bunu da unutmamak gerekir. Çünkü altının değerini bulmak için doları kullanırız doların her değerlenmesi altınında gram fiyatını yükseltecektir.