Kur’an’ın Allah'ın sözü olduğunu ispatlayan pek çok mucizevi özelliği vardır. Bu özelliklerden biri, 20. ve 21. Yüzyılda gelişen teknolojiyle eriştiğimiz bazı bilimsel gerçeklerin 1400 yıl önce Kuran'da bildirilmiş olmasıdır. Kuran'ın indirildiği dönemde bilimsel olarak saptanması mümkün olmayan bu bilgiler, Kur’an’ın Allah tarafından indirildiğinin bir kanıtıdır.
Kuran'ın bilimsel mucizelerini anlamak için, öncelikle bu İlahi kitabın indirildiği dönemdeki bilim düzeyine bir göz atmak gerekir.
Kuran'ın indirildiği 7. yüzyılda, Arap toplumu bilimsel konular hakkında sayısız hurafeye ve batıl inanca sahipti. Evreni ve doğayı inceleyecek teknolojiye sahip olmayan Araplar bir takım efsanelere inanıyorlardı. Örneğin, gökyüzünün dağlar sayesinde tepede durduğunu sanıyorlardı. Bu inanışa göre Dünya düzdü ve iki uçtaki yüksek dağlar birer direk gibi gök kubbeyi ayakta tutmaktaydı. Fakat örnek verecek olursak "Allah O'dur ki, gökleri dayanak olmaksızın yükseltti..." (Ra'd Suresi, 2) ayeti göğün dağlar sayesinde tepede durduğu inancını geçersiz kıldı.
Kur’an bir bilim kitabı değildir. Ancak 20. Yüzyılda keşfedilen bilimsel bilgiler içerir. Şimdi biraz bu bilgeleri inceleyelim.
20. yüzyılın başlarına dek bilim dünyasında hakim olan tek görüş, "evrenin durağan bir yapıya sahip olduğu ve sonsuzdan beri süregeldiği" şeklindeydi. Ancak, günümüz teknolojisi sayesinde gerçekleştirilen araştırma, gözlem ve hesaplamalar evrenin bir başlangıcı olduğunu ve sürekli olarak "genişlediğini" ortaya koydu.
Rus fizikçi Alexander Friedmann ve Belçikalı evren bilimci Georges Lemaitre, 20. yüzyılın başlarında evrenin sürekli hareket halinde olduğunu ve genişlediğini teorik olarak hesapladılar.
20. yüzyılda keşfedilen bu bilgi Kur’an’da 14 asır önce zaten bildirilmişti:
Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz. (Zariyat Suresi, 47)
Kuran'da Güneş ve Ay'dan bahsedilirken her birinin belli bir yörüngesinin olduğu vurgulanır:
Geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yaratan O'dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor. (Enbiya Suresi, 33)
Güneş de, kendisi için (tespit edilmiş) olan bir karar yerine doğru akıp gitmektedir. Bu üstün ve güçlü olan, bilenin takdiridir. (Yasin Suresi, 38)
Evrende bizim görebildiğimiz kısımda 100 milyardan fazla galaksi bulunur ve bu galaksilerde de milyarlarca yıldız. Ve pek çoğunun gezegenleri, gezegenlerin de uydusu vardır. Bu cisimler çok ince hesaplar içeren yörüngelere sahiptir. Ve her biri milyonlarca yıldır yörüngelerinde diğer gök cisimleriyle uyum içerisinde akıp gider.
Şu da çok önemli bir gerçektir ki evrendeki yörüngeler sadece bazı gök cisimlerine ait değildir. Dünya ve onunla birlikte Güneş Sistemi her yıl, bir önceki yerinden 500 milyon km uzakta bulunur. Bu cisimlerin yörüngelerinden en ufak bir sapma bile sistemi altüst edecek kadar önemli sonuçlar doğurabilir. Gök cisimlerinin bir başka özelliği de, yörüngelerinin dışında bir de kendi etraflarında dönmeleridir. Kuran'da "Dönüşlü olan göğe andolsun." (Tarık Suresi, 11) ayeti ise tam da bu gerçeğe işaret eder.
Sizin için yerde olanların tümünü yaratan O'dur. Sonra göğe istiva edip de onları yedi gök olarak düzenleyen O'dur. Ve O, herşeyi bilendir. (Bakara Suresi, 29)
Allah ayetinde Dünya göğünün, bir başka deyişle atmosferin, 7 katmandan oluştuğunu soyler.
"Limited Fine Mesh Model" (LFMII) olarak adlandırılan atmosfer modeline göre de atmosfer 7 katmandır. Modern jeolojik tanımlamalara göre atmosferin 7 katmanı şu şekilde sıralanmaktadır:
1)Troposfer 2- Stratosfer 3- Mezosfer 4- Termosfer 5- Ekzosfer 6)İyonosfer 7) Manyetosfer
Allah dağların görevini de ayetinde şöyle bildirir:
Yeryüzünde, onları sarsmasın diye, sabit dağlar yarattık... (Enbiya Suresi, 31)
Allah ayetinde dağların yeryüzündeki sarsıntıları önlediğini bildirmiştir. Çünkü dağların yeryüzünün altına uzanan yaklaşık 10-15 kat daha büyük kökleri bulunur. Bu bilgi son dönemlerde jeolojik bulgular sonucunda elde edilmiştir.
Bu bilgiler, Kur’an’da bildirilen mucize örneklerinden yalnızca bir kaçıdır. Ve Kur’an’ın yüzyıllar öncesinden bu bilgileri içermesi, üstün bir aklın sözü olduğunu, Allah’ın sözü olduğunu açıklar. İlerleyen zamanlarda bu mucizelere daha çok yer vermeye ve düşünmeye çalışacağız.