Kurban katliam değildir! Katliam Gazze’de yaşanıyor

Rasim Atalay

Dini bayramlarımızdan ikincisi olan Kurban Bayramı’nı idrak ediyoruz. Bu bayram da her sene olduğu gibi ipini koparan kurbanlıkların sokak maceralarını, kurbanı keseyim derken elini, ayağını kesen acemi kasapların hastane görüntülerini bol bol izleyeceğiz. Önce et çektirip, sonrasında fırında etliekmek kuyruğuna girenleri göreceğiz. Akraba, eş dost ziyaretleri ile devam edecek bayramımız. Bir kısmı da önceden yaptığı tatil programlarını icra edecek. Bayram değil, tatil yapacak...

Kurban Bayramı İslami kaynaklara göre ilk kez 624 yılında Medine’de, Hz. Muhammed’in (Sav) Müslüman cemaate kıldırdığı “ilk kurban bayramı namazının” ardından vermiş olduğu hutbede kurban kesmenin faziletlerinden bahsetmesi, Allah’a adanarak kesilecek kurbanın kazandıracaklarını açıklaması ile beraber kutlanmıştır. Bu tarihten sonra da bu gelenek bayram şeklinde süregelmiştir. Hz. Muhammed kendisi de ilk Kurban Bayramı’nda 2 kurban kestirmiştir. Bunlardan bir tanesinin duasını: “Allah’ım! Bu senin birliğine ve senden bana gelenlere şehadet eden bütün ümmetim namınadır.” şeklinde yaparken diğerinin duasını: “Allah’ım! Bu da, Muhammed ve Muhammed’in ev halkı içindir.” şeklinde yapmıştır. Bu da aslında kurbanın hem toplumsal hem de bireysel bir yön taşıdığına en güzel örnektir.

Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de yazan bilgilere göre ilk “kurban” tecrübesi Hz. İbrahim zamanına uzanmaktadır. Allah’a oğlu olması için yakaran Hz. İbrahim’in “oğlu olması halinde onu Allah’a kurban edeceğini” söylemesi üzerine kendisine yapılan büyük bir imtihan olarak karşımıza çıkmıştır ilk kurban. Kur’an-ı Kerim’de bu olay şöyle tasvir edilmektedir:

“İbrahim ‘Ey Rabbim, bana iyilerden (bir oğul) ihsan et’ dedi. Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. Oğlu yanında koşacak çağa gelince, ‘Ey oğlum, ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?’ dedi.

İsmail, ‘babacığım, sana ne emrolunuyorsa yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.’ dedi. Her ikisi de Allah’a teslim oldular (Allah’ın emrine boyun eğdiler). İbrahim, oğlunu şakağı üzerine yatırdı. Biz de ona şöyle seslendik: ‘Ey İbrahim, rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı.’ Dedik ve ona (İsmail’e karşılık ) büyük bir kurbanlık fidye verdik. Kendisine sonradan gelenler için de iyi bir nam bıraktık. Selam olsun İbrahim’e. İşte biz iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandır.”

Görüldüğü üzere, Hz. İbrahim oğlu yerine kendisine gönderilmiş olan kurbanlık hayvanı kesmiştir. Böylelikle de Allah için “insan kurban etmek” gibi kötü bir alışkanlığın önüne geçilmiş, Allah için “kurban kesmek” adeti de günümüze kadar ulaşmıştır.

Müslümanların toplumsal dayanışma örneklerinden birisi olarak modern hayatta yerini bulmuştur.

Batılı batıl gericilerin söylediği gibi bir şey yoktur. Kurban katliam değildir! Allah’ın emrini yerine getirmek, Allah için kurban vermek, Allah’ın kulları için ikramda bulunmak ve ihtiyaç sahiplerini koruyup gözetmek içindir.

Asıl katliam, sistematik bir şekilde İslam coğrafyasında devam eden, özellikle yaklaşık 250 gündür Gazze’de, Kudüs’te, Refah’ta ve bilumum Filistin topraklarında, insanların sadece inançları nedeniyle tepelerine bombaların yağdırılması, masum yavrucakların kurşunların hedefi haline getirilmesi, anasız, babasız, öksüz ve yetim bırakılması, şehirlerin yerle bir edilmesi, her gün onlarca, 250 günün sonunda on binlerce Müslüman’ın şehit edilmesidir.

Bu katliamın bir an önce son bulması ise kalbi duamızdır…

Kesilen kurbanların etlerinden, derilerinden, her türlü nimetlerinden gerçekten ihtiyacı olan kişilerin faydalanacak olmasını temenni ediyor, hayırlı bayramlar diliyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.