Son günlerde gerçekleşen olaylarda yaklaşık 30’un üstünde vatandaşımızın öldüğünü öğrendik. Son zamanlarda ülkemizdeki olayların neden bu şekilde geliştiği konusunda bir öngörü sahibi değilim. Fakat şurasını çok iyi biliyorum ki bu tür olaylar, insanlarımızı yaşlı genç, kadın, erkek, çoluk çocuk ayırt etmeksizin veya hangi dine hangi etnik yapıya sahip olduğu fark etmeksizin bütün ülkemizi karışıklığa sürüklemektedir.
Bir eğitimci olarak, sabah erken saatlerde yeni bir enerjiyle öğrencilerime ders anlatabilmek için büyük bir heyecanla başladığım bir günde sabah haberlerini seyrederken pek çok ilimizde olayların yaşandığını öğrendiğimde bütün enerjimi ve heyecanımı kaybetmiştim. Ben görevimi yapmak için büyük bir heyecanla dolmuş dersime hazırlanırken, ülkemin yangı yerine dönmesi yaptığım meslekten ideallerimden hayallerimden birkaç dakika soğumama neden oluverdi. 15 yıllık eğitim hayatımda karşılaştığım binlerce öğrenciye, doğulu batılı, Türk-Kürt ayırt etmeden hayallerinin peşinden koşmayı salık veren, kendilerine inanmaları gerektiğini her fırsatta dile getiren, vatanını en çok sevenin işini en iyi yapan olduğunu sürekli öğütleyen bir eğitimci olarak ilk defa içimde büyük bir acı ve ümitsizliğin belirdiğini hissetmiştim. Acaba üniversite sıralarındaki gençlere kardeşlik duygularını aşılamak hususunda gösterdiğimiz yoğun çaba boşa mı gidecekti? Kürt vatandaşlarımızın davasını savunduğunu iddia eden terör örgütü, Anadolu’nun herhangi bir köyünde bir garip anasından başka hiçbir şeyi bulunmayan 20 yaşındaki polisi öldürerek, benim; Kürt kardeşlerimin davasına nasıl katkı sağlıyordu. Öğretmenlik hakkına kavuşamadığı halde, giyecek ayakkabısı, içecek bir paket sigaraya vereceği parası bulunmadığı için, günlerce sağda solda çalışan ve geçim derdiyle polis olan kardeşimin kanının toprağa düşmesi doğu Anadolu’daki yoksul vatandaşlarımızı felaha mı erdirecekti? Gariban anasıyla çeyiz hazırlama telaşına düşmüş Ayşe’nin yavuklusunu şehit edenler, 3 yaşındaki Fatma’nın babasına kıyanlar, ondan başka dalı kalmamış Emine Ana’nın biricik evladının göğsünü parçalayanlar, akan kanla Doğu Anadolu’daki susuz ovaları, çorak tarlaları sulayabilecekler miydi?
Acı hadiselerin yaşandığı şu dönemde Türkiye Cumhuriyeti ve Hükümeti’nin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Türk Ordusunun, vatanımızın bölünmez bütünlüğünü savunmak hususunda elinden gelen her şeyi fazlasıyla yapacağı inancını kaybetmiş değiliz. Hükümetimiz bu konuda gerekeni fazlasıyla yapacaktır. Ancak yaşanan bu acılar nedeniyle, şehit vermemiş il, ilçe, köy kasaba ve mahalle kalmadığı şu memleketimizde, birlikte yaşama mücadelesi veren Türk ve Kürt toplumunun birlikteliğine ağır hasarlar verildiği gözden kaçırılmamalıdır. Bu nedenle yaşanılan karışıklıkların seviyesi tahammül edilmeyecek derecede olsa dahi, amacı Kürt toplumunun davası olmadığı çok açık olan terör örgütünün gerçek amacına hizmet etmemek için, başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere içinde insaf ve vicdan taşıyan bütün insanların sokaktan uzak durmaları ve olayları nefretle kınamalarının gerektiğine inanıyorum. Eğer bu olaylar özellikle Kürt kökenli kardeşlerimiz tarafından tel’in edilirse inanın bu konuda önemli bir mesafe kaydedilecektir. Ben ülkemizdeki Kürt kardeşlerimizin bu bilince fazlasıyla sahip olduğunu düşünüyorum. Unutmayınız ki terörün dini, dili, olmadığı gibi iyisi, güzeli de olmaz. Ve üstelik kurşun adres sormaz…