Ülkemizin iki büyük partisi Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi olağanüstü kongre ve kurultay sürecini yaşadı…
Her iki partide kendine demokrasi anlayışlarına ve demokrasi kültürlerine yakışır bir şekilde kongre ve kurultaylarını tamamladı.
Hangi partinin demokrasiyi içselleştirdiği, hangi partinin biat kültürüyle hareket ettiği net bir şekilde görüldü.
Adalet ve Kalkınma Partisi, cumhurbaşkanının atamasını onaylamak için olağanüstü kongresini topladı. Yurdun dört bir tarafından gelen partililerin eline bir kâğıt tutuşturularak “Ahmet Davutoğlu’nu seçeceksiniz” denildi. Kimse itiraz edemedi. Belki de gönlünden adaylık geçse bile oluşturulan mahalle baskısı sebebiyle ortaya çıkamadı… Sonunda da “tıpış tıpış” gidip oyunu kullandı… Yani olağanüstü kongrede olağanüstü ileri demokrasi yaşandı.
Cumhuriyet Halk Partisi ise, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından seçim sonuçları sebebiyle bazı partililerimizin talebi üzerine genel başkanın çağrısıyla toplandı… Yani kurultay talebi partililerden geldi ve genel başkan kurultayı topladı.
Cumhuriyet Halk Partisi demokrasiyi ne denli içselleştirdiğini bu kurultayla bir kez daha gösterdi. Genel başkanlık için iki ve parti meclisi ile yüksek disiplin kurulu üyeliği için yüzlerce adayın yarışabildiği bir demokrasi şölenidir.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurultaylarının bir demokrasi şöleni olduğu bu görüntülerle tekrar ispatlanmıştır.
Gönlünden adaylık geçen herkes istedikleri organlara aday olabilirler, konuşurlar, eleştirilerini sıralarlar… Kurultaylar Cumhuriyet Halk Partisi üyelerinin ve dertleşme yeridir. Partiye dair her şey orada konuşulur. İktidar yürüyüşlerine orada başlanır.
Kurultaylar Cumhuriyet Halk Partisi’nin zenginliğidir... Kurultaylar hesap verebilecek yöneticilerin eleştirildiği toplantılardır... Kurultaylar bizim ne kadar eleştiriye açık, tartışılabilir bir kurum olduğumuzun en büyük göstergesidir... Kurultayların Cumhuriyet Halk Partisi’ne zarar vereceğini umanlar, bunu ellerini ovuşturarak bekleyenler bir kez daha hayal kırıklığına uğradılar. Çünkü kazanan birlik olmuştur, kardeşlik olmuştur.
Gerek adayların ve gerekse partililerin davranışları 90 yıllık çınara yakışmıştır.
Demokrasi kültürü ve olgunluklarından dolayı hem Sayın Muharrem İnce'yi hem de Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu kutluyorum... Kurultayın amacı birlik ve beraberlikti. Bu kurultay sonucunda elele Sayın Kılıçdaroğlu’nun davetiyle sahneye çıkmalarını ve özellikle Sayın Muharrem İnce’nin, “Bir saat öncesine kadar Sayın Kılıçdaroğlu rakibimdi, şimdi genel başkanım” ifadesini çok önemsiyorum…
Şimdi de bir partili olarak benim de gönlümden geçen genel başkanlık yolunda rakibi bile olsa Kemal Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce’nin gru başkan vekilliği görevine devam etmesini istemesidir. Bu duruş genel başkanımızın parti içi demokrasiye olan inancını ve saygısını ortaya koyması açısından çok önemli olduğunu düşünüyorum. Parti içi demokrasi adına “genel başkanlık yarışında rakibim olabilir ama benim grup başkan vekilliği görevimi en iyi yapacak isimlerden biridir, bu konuda liyakat sahibidir” demesi Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti içerisindeki elini güçlendirecek ve saygınlığını artıracaktır diye de düşünmekteyim.
Sonuç olarak, Cumhuriyet Halk Partisi’nde artık sular durulmuştur. Genel başkanlık yarışı bitmiştir. Şimdi çalışma zamandır. Önümüzde çok önemli bir seçim süreci yaşanacaktır. Bu seçimde Recep Tayip Erdoğan’ın devlet başkanlığına geçişi oylanacaktır. Bu sebeple tüm Cumhuriyet Halk Partililerin parti içi kavgaları bir kenara bırakarak seçimlere odaklanması gerekmektedir.
Kurultayın Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve ülkemize güzellikler getirmesini diliyorum…