Doğrusu, normal şartlarda bir Müslümana böyle bir tercih sorusu sorulması abesle iştigalin çok ötesinde hiç tereddütsüz saçma olur. Hatta saçmanın ötesinde olduğuna inanıyorum.
Ancak, son zamanlarda televizyonlarda yer alan sokak röportajları, televizyon yorumcuları ve bir çok ortamlarda bu tür konuşmalara sık sık rastlıyoruz. Bundan kaynaklı bu konuyu yazımda işleme zorunluluğunu hissettim. İnanın, düşündükçe içim bir hoş oluyor.
-Laiklik mi Şeriat mi?
Bir sokak röportajına katılanların kahir ekseriyeti bu soruya “laiklik” cevabı verdiler. Bu röportaj kasıtlı çekilmiş denilebilir; ancak, sadece röportajlarda değil, toplumun bir çok kesiminde bu anlayışın yaygınlaştığını görüyoruz.
Adam laikliği övüyor, ondan sonra “ama ben Müslümanım” veya “Müslümanım ama aynı zamanda laikim” gibi lafları düşünmeden sarfediyor. Ne dediğinin farkında değil!
-İyi ya işte adam hem laikliği benimsiyor hem de Müslümanlığı, diyebilirsiniz.
-Hiç iyi değil!
“Müslümanım ama aynı zamanda laikim” diyen bir Müslümana “Laiklik mi Şeriat mi” sorusu sorulduğunda büyük bir ihtimalle “Laiklik” diyecek ve diyorlar da.
Kendisini Müslümanım diye tanımlayan birine “Laiklik” cevabının ne ağır sonuçlara yol açabileceği anlatılmalıdır. Bunlar basite alınamayacak kadar hatta hayati derecede önemlidir. Müslümanın Müslüman kardeşini ikaz etmesi en temel vazifelerindendir. Bütün Müslümanlar bu sorumluluk şuuru içerisinde hareket etmeliler. İşte bu sorumluluk şuuru içerisinde “Laiklik ve Şeriat” üzerinde durmaya çalışacağım ki kaygım daha iyi anlaşılsın. Konu çok geniş olmakla birlikte kısaca değinelim:
-Laiklik Nedir?
Laikliğe “la dinilik yani dinsizlik” olmak üzere bir çok anlam yüklenmekle birlikte genel olarak din işleriyle dünya işlerini ayıran, dinin dünya, özellikle de devlet işlerine karışmaması; iman ve inancın yerine, aklın konulması; hukuk sisteminin dini kurallara göre değil, insanların kendi koydukları kurallara göre tesis edilmesine denir.
Yani, Allah(cc)’ın koyduğu kurallar yerine kulların kendi oluşturdukları kurallar tercih edilecek ve dini olan her şey hükümsüz olacak.
Laiklik bir kısım insanların açıkladığı gibi “din ve vicdan özgürlüğünü” sağlamaz tam tersi insanları dinden uzaklaştırır. Din ve vicdan özgürlüğünü sağlaması tanımlaması tamamen kandırmacadır. Laikliğin uygulandığı ülkelere bakınca bu durumu rahatlıkla görebiliriz. Mesela, Fransa’da ateistlerin oranı yüzde 50’lere ulaşmış durumdadır.
TBMM 10 Nisan 1928 tarihli toplantısında anayasanın laikleşmesi prensibini kabul ederek Anayasanın ikinci maddesinde yer alan "Türkiye Devleti'nin dini İslam'dır" fıkrasını ve 26. maddenin baş tarafında Şeriat hükümlerinin TBMM tarafından yürütüleceğini belirten cümle kaldırıldı.
Laikliğin temelini oluşturan değişimler 14 yılda tamamlanarak 5 Şubat 1937 tarihinde laiklik Anayasaya girdi. Cumhuriyetin kurulmasından laikliğin Anayasamıza girinceye kadar yapılan tüm değişimler Şeri Hükümleri ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bugün yaşadığımız bir çok sorunun temelinde bu değişikliklerin büyük etkisinin olduğunu düşünüyorum.
-Şeriat Nedir?
Şunu samimiyetimle ifade edebilirim; yüzde 99’nun kendisini Müslüman olarak tanımlayan toplumun kahir ekseriyeti “Şeriatin” İslam’ın bizatihi kendisi olduğunu bilmez. İsterseniz çevrenizdeki insanlara sorabilirsiniz.
28 Şubat Darbesinden kısa bir süre önceydi, inançlı bir meslektaşım samimi bir inançla “Ali Bey Allah bizi şeriatten korusun” diyerek kaygılarını dile getirdi.
Ben de “Hoca Hanım sen ne diyorsun Şeriat İslam’dır” dedim. Benim tepkime biraz şaşırdı. Şeriat’in İslam’ın kendisi olduğunu bilseydi inanıyorum ki böyle bir sözü söylemezdi.
Şeriat; İslami hükümlerin tamamıdır. Şeriat kavramının içinde, imani hükümlerin yanında ahlaka, ibadete ve günlük hayattaki işlere dair hükümlerin hepsi vardır. Yani, Kur'an'ı Kerime, Hadis-i Şeriflere, İcma ve Kıyasa dayanan hükümlerin tamamını içine almaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti laik bir ülke olsa da Müslüman halk “Laiklik mi Şeriat mi” tercihinde “laiklik” diyemez! Demesi durumunda nelerle karşılaşacağını yukarıda açıklamaya çalıştım. Bir Müslüman Allah(cc)’ın hükümlerini gerekçesi ne olursa olsun istemiyorum, diyemez!
-Derse ne olur?
Sonu ebedi cehennem olur!