Çaya çorbaya limon! Etli ekmeğe limon! Balığa limon! Gribe nezleye, virüs ve varyantlarına limon! dahası lafa limon! Siyasete limon! Enflasyona limon!
Kimi sıkılır dedi, kimi sıkılmaz!
Limonu biz mi sıktık, limon gibi bizi bir sıkan, sonra bunun sıkılacak hali kalmadı, işi bitti, posası çıktı diye bir köşeye fırlatıp atan mı oldu, lafta çok, yorum da…
İçinde bulunduğumuz ve yaşadığımız süreç baharı görmeden yaz geldi geçti denecek cinsten bir süreç!
Diyeceksiniz ki, limon ne alaka? Var mı bu işlerde bir suçu, dahli, günahı?
Garibim limon takıldı mecazın peşine, bu kadar lafın sözün içinde işi ne?
Limonun kendi gerçeğini ise görmemekte direnen direnene!
Eskiden limon gibi ürünün olsun derlerdi!
Lakin gerçek öyle değil! Hem limon olmadan yapamıyoruz, hem de limonun içinde bulunduğu durumu pas geçiyoruz!
Tarımda yüzüne bakılmadığı için serilip kalan limon değil sadece!
Limonun serilip kalması, tarımın serilip kaldığının, doğrulamadığının bir göstergesi, o taraftan nedense kapak kaldırmıyoruz!
Kuruş hesabı yapmayı bırakalı çok oldu! Kuruş güya geçmiyor! Geçmiyor lakin, limon on kuruş!
On kuruş veren bile yok!
Deniyor ki; İhracı neden sonra açıldığı söylenen limon, alıcı pazarlar, başka limon üreticisi ülkeler tarafından doldurulduğu için elde kaldı. Dalda kaldı. Bahçesinde kaldı. Ağacında kaldı!
Üretici silkeledi ağaçları, o canım, o güzelim limonlar serildi kaldı, üreticinin umutlarıyla birlikte toprağa…
*****
Bugünlerde hemen her şeyle aramız limoni! Limonun durumu ise oldukça vahim! Benzimiz limon gibi sarı! Yüzümüz limonun tadı misali ekşi!
Limon kolonyası dökmüş gibi içimiz açılmıyor, ferahlayamıyoruz!
Sonunda limonunda canına okuduk! Limona da yaptık yapacağımızı! Limon bahçede kaldı! Alan yok, soran yok, satan yok, yüzüne bakan yok! Yerinde, yani dalında, bahçesinde kaldı o güzelim limonlar! Limonun canı sıkkın, üreticinin canı sıkkın! Bir memnun olan marketler, birde pazarlar!
Nasıl mı?
Limon üreticisinin efkârından. Bir liraya mal ettiği limona on kuruşa dahi alıcı bulamadığından…
Marketlerde kaç lira?
En az beş lira! On kuruş nerde, beş lira nerde?
Üreticinin elinden bir liraya, bir buçuk liraya alınamıyor limon! Zararı karşılanamıyor.
İhraç kapılarının iş işten geçtikten sonra açılması, Gübre parası, toplama parası, litresi 24 liraya dayanmış mazotla gelen ulaşım parası limonu limon bahçesine sermiş durumda…
Limon serilir kalır da, üretici serilmez mi?
Tarımla ilgili yaralarımız, açmazlarımız her geçen gün daha da derinleşiyor!
Çaya çorbaya limon yalan oldu!
Limon bahçesinde limonun neşesi de kalmadı, hükmü de!
*****
Limon ağacından çırpıldı, on kuruşa dahi alan, yüzüne bakan olmayınca bahçeye serili kaldı kahrından, üzüntüsünden…
Bazı tarihi sözlerimiz artık değişmeli…
Plansız, programsız tarım olursa, tarıma da limon sıkılır diye yeni şeyler söylenmeli artık!
Limonun çektiği, limondan rızkını kazananların çektiği içler acısı!
İstese iki -üç Türkiye’yi doyuracak, meyve ve sebze de eline su dökülemeyecek verimlilikte tarlalara, arazilere ve narenciye bahçelerine sahip olan ülkemizin geldiği nokta aynı limonun başına gelenler gibi!
Limon sıkılmadan olmaz olmasına amma…
Limona olan ihtiyaç başka…Limon olmadan olmaz demek başka…
Limonu sıkıp, posasını çıkarıncaya kadar var gücüyle sıkıp, fırlatıp atmak yine başka…
Limon, C vitaminini kaynağı, çayın çorbanın tadı, tuzu, neşesi, kardeşi, haldaşı, yoldaşı!
Hastası var, keki pastası var!
Lafa sıkılanı var!
Virüs ve varyantlarına da birebir diyenler vardı bir zamanlar!
*****
Diline limonu dolayanlar, mecazı söz meydanlarına sürenler, limonu enflasyona da sıkalım, ardından enflasyon sizlere ömür diyelim diye az mı espri patlattılar? Limon, tarımın içine düştüğü derin yalnızlık karşısında, kurtulması zor girdaplarda dönmeye başlayalı çok oldu!
Tarım ülkesi olan Türkiye’de, öteden beri var olan yetişen ürünlerimiz yerine ithal ürünlerin işgal ve istila ettiği raflar, ne yazık ki bizim raflarımız!
Yarın Tarımdaki bu vurdumduymazlığımız devam ettiği takdirde, limon bulmakta zorlanacağız!
Limon cenneti bir ülkenin limonu da ithal ettiğini bir düşünün!
Adama gülerler falan diyeceksiniz de! Gülerler dediğimiz ne varsa cümbür cemaat gelmediler mi? Lebalep raflarımızı doldurmadılar mı?
Gelen ithaller gülüyor şimdi! Beni bulduğuna şükret, ben gelmeseydim, ben olmasaydım, ben bu rafa konmasaydım açtın, aç diyerekten!
Çünkü, aklınıza ne gelirse ithal! Tarımı limon gibi sıkmışız! Hem Tarıma yazık olmuş! Hem limona, hem de limon gibi sıkılan ne varsa! Başta buğdaya…Ay çiçeğine…Fasulyeye…Nohuda…Mercimeğe…
Samanı dahi limon gibi sıkmışız, samanı! Sakla samanı, gelir zamanı derlerdi ya hani…Bu ülke de saman pazarları vardı bir zamanlar! O bir zamanlar yalan oldu olalı, samanda ithal!
*****
Hayvancılık eti, sütü öne çıkarmıştı! Peynirimiz, yoğurdumuz, kaymağımız meşhurdu! Tüfek icat oldu mertlik bozuldu demiş ya Köroğlu! İthal icat oldu, tarıma limon sıktık! İkaz edenlere limon sıktık! Yanlış yapılıyor, yanlışımızdan dönmeliyiz, bu böyle olmaz, gitmez diyenlere de limon sıktık!
Bu işi bilenleri, üstesinden gelebilecekleri, çektik bir kenara, limon ağaçlarını silkeler gibi, silkeledik bulundukları ağaçları, serdik her birini yerlere…
Sonra dayandık ithale…Tarım arazilerine de, konut ektik, konut diktik!
Tarıma limon sıktığımızı Ukrayna-Rusya savaşında daha iyi anladık. Buğday ithal, Ayçiçeği ithal. Fiyatlar tavan. Raflarda keyif çatıyor, bize ait olmayan, bizim olmayan markalar!
Biz ne mi yapıyoruz? Bildiğiniz “-ecek” ve “-acak” diye biten cümleler kuruyoruz. Böyle cümleler kurulduğunda bilin ki, bir şeylerin üstüne limon sıkılmış. Tarıma öyle bir limon sıkmışız ki, limon misali serilip kalmış tarım! Limona limon sıkmakta böyle bir şey işte!