Mahalle yanarken o..... saçını tararmış ....

Uğur Özteke

Her geçen saat her geride kalan olayın ardından “direkten hatta çataldan dönen top” gibi uçurumu daha iyi anlayabiliyoruz.

Gördüklerimizle, okuduklarımızla durumun vahametini idrak etmeye çalışıyoruz.

Büyüklerimiz önceki gün İkinci Dünya Savaşını, 60 İhtilalini, muhtıraları anlatıyorlardı.

Dahası daha önce de yaşadıklarını bize defalarca anlatmışlar biz de her seferinde bunları birer hikaye gibi dinlemiştik.

Mesela benim için 12 Eylül Darbesi; 2. Dünya Savaşı’ndan daha önemliydi.

Niye?

Çünkü kendim bire bir yaşamıştım.

Hem üniversite öğrencisi idim hem de gazeteci.

Ama tarih için hangisi daha ağır ve önemliydi.

Bana ne tarihten değil mi? Ben kendi yaşadığımı bilirim.

İşte bu 15 Temmuz akşamı da yaşayanlar için 2. Dünya Savaşı’ndan hatta gençler için 12 Eylül’den daha önemli olarak hafızalara geçecektir.

..........

Dün biraz daha normalleşmiş gibiydik.

Yani tamam gözümüz televizyonlarda, elimizde telefonlardan sosyal medyadaki paylaşımları takip etmeye çalışıyorduk, bilgisayardan gazeteleri tarıyorduk ama düğün dernek, nişan sünnet işleri de tam gaz devam ediyordu.

Bir ara şöyle bir geri çekilip kendi dünyamıza baktık.

Gece ne kadar geç yatılmış olsa da düğün salonlarında etli pilav işi eksiksizdi. Herkes darbe girişimini kendince yorumlasa da ete kaşık sallamada duraksamıyorduk.

Geçelim salonlardan sokaklara.

Mahalle aralarında sabahın köründe o sıcağa rağmen gölgelikler çekiliyor kazanların altına odunlar atılıyordu.

Vallahi kendim gözlerimle birebir en az on yerde şahit oldum.

Çiçekçilerde otomobiller süsleniyor, kuaförlerde gelinler damatlar birbirleri beklemek için sırada idiler.

Biz bu satırları yazarken bir etliekmekçi dostumuz geldi.

Sohbet sırasında heyecanlı heyecanlı anlatıyordu;

“Abi bugün kasaptan eti zor aldık” deyince gayri ihtiyarı sordum;

“Hayırdır ne oldu yine?”

-“Abi kasapta millet et alabilmek için birbirini eziyordu. Vallahi hele biri vardı dört kişilermiş. Tam 6 kilo pirzola aldılar. Meram’ın ilerisinde parka gidiyorlarmış. Demokrasi bayramını kutlayacağız” diyordu.

.............

24 saat öncesini düşündüm.

Bankamatikler önündeki sıraya giren korkak gözleri hatırladım.

Ya da marketlerde un, ekmek, makarna için tezgahlara saldıranları düşündüm.

Dünü ne çabuk unutuyorduk.

Millet olarak yoksa ipten dönmemiş miydik?

Yoksa yoksa dün (Pazar günü) yiyip içerken vur patlasın şıkıdım şıkıdım oynarken, cuma gecesi olanları da unutacak mıydık?

Ya da eğlenirken ülkenin geleceğine sıkılan kurşunu hatırlayabiliyor muyduk?

Hatırlıyorsak böyle nasıl eğlenebiliyorduk?

...............

Sakın bunları böyle düşünüyorum ya da yazıyorum diye Konyalıları dahası kendimi, eşimi, dostumu eleştiriyorum sanmayın...

Çünkü meydanları aile boyu dolduran insanlarımızı da gördüm.

İnsanların Sille’den Belediye otobüslerine binip Mevlana Meydanına gelişlerini izledim.

Asla o noktada kimseye haksızlık edemeyiz.

Edeni de Allah taş yapar.

Tamam ben de cumartesi günü hayırlı bir iş için bir genç kızın Allah’ın izni peygamber Efendimizin kavli ile istenmesine aracılık etmiştim. Aile arasında söz kesiliyordu. Ama o mutlu heyecanlı anda bile biz ülkemizi konuşuyorduk. Vallahi de billahi de tek bir müzik olmadığı gibi Kur’anı Kerim okunmuş dualar edilmişti.

Şimdi bu satırları yazarken kendi kendime soruyordum.

Cumartesi gecesi söz merasiminde eğlenseydik, gece yarısı da konvoya katılıp tekrar direkten dönüşümüzün zaferini kutlasaydık; darbeye “dur” demek için şehit olan askerimizi, polisimizi ya da boğaz köprüsünde can veren baba ve oğlunun yanında görevimi yapmış mı olacaktım?..

Cenab-ı Allah bana sormayacak mıydı?

“Ey fani gafil sen ne ikiyüzlüsün. Vur patlasın çal oynasın tepin sonra da ipten döndük diye dua et, bildiğin bütün duaları oku. Aman bugünlerde ölüm korkusu ile namazını asla sektirme, hatta ezan vakti geldi mi diye iki de bir saatini kontrol et...”

Haaa böyle mi?

..........

Nur içinde yatasıca atalarımız sizler ne mübarek insanlarmışsınız.

Ne güzel söylemişsiniz “Mahalle yanarken o...... saçını tararmış”...

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

 

Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur. Düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, yine de yaşarsın.

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?   

 

Sabahın ilk saatlerinde ağır tonajlı araçlar, kamyonlar büyük araçlar sürekli korna çalarak hasta insanları rahatsız etmedikleri zaman daha iyi ADAM oluruz.    

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.